Seçim sonrası piyasalarda yeni senaryolar

Volkan DÜKKANCIK
Volkan DÜKKANCIK Yatırım Dünyası volkan.dukkancik@dunya.com

Mayıs 2023 seçimleri sonrasında başlayan ekonomide normale ve normlara dönüş sürecinin öncelikli hedefi dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin kararlılıkla sürdürülmesi olarak karşımıza çıkmıştı.

Bu doğrultuda TCMB politika faizinde bir artırım döngüsüne girerken Mayıs seçimleri öncesi %8,5 olan politika faizi 36,5 puan artışla %45 seviyesine çekilerek izleme moduna geçilmişti. Ancak son haftalarda rezervler ve TL üzerindeki baskının tekrar artması, makroihtiyati tedbirler ve zorunlu karşılıklara yapılan düzenlemelerle duruşunu daha sıkı hale getiren TCMB’yi 21 Mart’ta, yerel seçimlerden 10 gün önce, sürpriz denebilecek 500 baz puanlık bir artışa daha sevk etti.

Böylece yerel seçimlere %50 politika faizi ile girildi. Bu bağlamda hafta sonu gerçekleşen yerel seçimlerden muhalefet partisinin birinci parti çıkması ile birlikte piyasaların sorguladığı ilk konu, mevcut ekonomik politika setinin ve para politikasındaki sıkı ve kararlı duruşun sürdürülüp sürdürülemeyeceği oldu.

Seçim gecesi Cumhurbaşkanın, devamında hazine ve maliye bakan Mehmet Şimşek’in açıklamaları bu konuda mevcut politikalardan ödün verilmeyeceğine net bir şekilde işaret etti. Gelinen noktada iktidarın başka seçeneği kalmadığı, daha fazla hata yapma lüksü bulunmadığı gerçekliği de ortaya çıkmış durumda.

Bu noktada hem yerli hem de yabancı yatırımcıyı, son 10 aydır uygulanan politikaların devamı yönünde ikna etmek piyasanın seyri açısından en belirleyici nokta olmaya devam edecek. Gelen açıklamalar sonrası bu aşamada negatif bir piyasa fiyatlaması riski azalmış olmakla birlikte bir süre daha yüksek volatiliteye hazır olmak gerekiyor. Mevcut enflasyon düzeyi ve trendi, kur üzerinde zaman zaman artan baskı daha sıkı bir parasal ve maliye politika setinin uygulanmasını bir süre daha kaçınılmaz kılıyor.

Ancak yerel seçimlerde iktidar cephesinin yaşadığı ciddi oy kaybı, mevcut politikaların iktidar tabanında sorgulanmasına neden olabilir. Diğer taraftan ana muhalefet partisinin beklenmedik çıkışı da muhalefetin iktidar üzerinde baskısının artmasına neden olabilir. Ancak, böyle bir ortamda hem iktidar cephesinin hem de muhalefetin erken seçim söylemlerinden uzak kalmaya çalışacağını düşünüyorum.

Hem ortaya çıkan bu tablo hem de yüksek faiz ve daralan likiditeyle geçici de olsa birkaç çeyrek büyümede sert bir yavaşlama senaryosu, riskli varlıklara temkinli yaklaşma eğilimini bir süre daha devam ettirebilir. Özetle, ekonomide sıkı ve kararlı duruşun sürdürüleceği noktasında ikna edilmiş bir piyasa, seçimlerin arkada bırakılmasıyla birlikte kendine yeni bir hikaye yaratma eğilimine girmek isteyecektir. Ancak yüksek faiz, yüksek enflasyon ve yavaşlayan büyüme bu hikayeyi fiyatlamanın zamanlaması konusunda hala bir takım soru işaretleri yaratmayı sürdürecek.

Bu da bir süre da ha yüksek volatilitenin devamını kaçınılmaz kılıyor. Önümüzdeki 6-8 haftalık süreçte varlık dağılımı açısından daha dengeli portföyler (sabit getiri-riskli varlıklar arasında) tercih etmek gerekecek. Özellikle hisse senetleri piyasasında, yeni normali ve normlara dönüşü satın almak isteyen, uzun vadeli bakış açısına sahip yabancı fonlarla, kısa vadeli yüksek sabit getiri avantajından faydalanmaya çalışan/çalışacak yerli yatırım fonları ve büyük oyucuların bir süre piyasada mücadelesini izleyeceğiz.

Ben en azından bir süre bu mücadeleyi biraz kenardan izlemeyi, ama bir yandan da bariz yabancı ordinosunun aktığı sektör ve şirketler için tetikte olmamız gerektiğini düşünüyorum. Piyasa bu kararı verene ve tablo netleşene kadar da biraz temkinli durmak bana daha makul geliyor. Yani “korumacı ama fırsatçı” bir yaklaşımda olmak gerekecek bir süreliğine.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar