Sistemin günah keçisi bankalar

Nazlı SARP
Nazlı SARP nazli.sarp@dunya.com

2023’ün bankacılık krizine “likidite krizi” alt başlığıyla, 2008 ‘de mortga­ge kriziyle başlayıp, ardından küresel finansal krizi gibi çok daha büyük bir şeye dönüşen kaosa göre daha az anlam yükleye­bilirsiniz ancak bence fazla da küçümseme­yin. Neden mi? Çünkü sistemi sorgulatıyor da ondan…

Geçtiğimiz ay iki farklı yazımda (Bir ban­ka iflası ve tahvil piyasası üzerinden düşün­dürdükleri ve Avrupa bankalarındaki kriz ne kadar derin?) ele aldığım bankacılık krizinde sular şimdilik banka iflasları açısından du­rulmuş gibi gözükse de altta yatan nedenler hala risk oluşturmaya devam ediyor.

Bankacılık krizine likidite krizi denilmesi­nin nedeni aslında artan faiz oranlarıyla ban­kaların artan fonlama maliyetlerine karşılık, aktiflerinde büyük oranda fiyatı düşen men­kul kıymetleri (kamu tahvili ve ticari emlak senetleri) tutmalarından ötürü idi. Orta ve küçük ölçekli bankaların denetim kapsamı dışında tutulmasının vermiş olduğu güven­sizlik mevduat çıkışlarını ve ardından ban­ka iflaslarını beraberinde getirdi.

Bu duru­mun sistemik bir risk yaratmasını engelle­mek adına ABD’de büyük bankalar, Fed ve beş büyük merkez bankası harekete geçti ve durum yatıştı gibi gözükse de mevduat tara­fında oluşan güvensizliğin ABD ve Avrupa bankalarında bulaşıcı bir biçimde çıkışla­ra ve ardından rekabete yol açtığı biliniyor. Bu rekabetin bedeli ise ister istemez daha az ve daha yüksek maliyetle bir fonlama (mev­duat) demek. Sonuç; kredi kanallarının tıkanmasıdır ki bu durum bir tek mer­kez bankalarının faiz artışlarında fre­ne basmasında yararlıdır. Reel kesim ve bireyler açısından ise “kriz” anlamına gelir.

Diğer taraftan Covid kaynaklı olarak ev­den çalışmanın yaygınlaşması talebin azal­masını ve yüksek maliyet farkındalığını art­tırarak, ofislerin fiyatlarının düşmesini be­raberinde getirdi. İşte bu durum ABD ve Avrupa’daki bankalar açısından ikincil bir riski doğurdu. Niceliğini ortaya koymak gerekirse ticari emlak kredileri küçük bankaların toplam kredilerinin yüz­de 40’ını, büyük bankaların ise yüzde 13’ünü oluşturmakta ki bu özellikle kü­çükler için kırmızı alarm niteliğinde…

2023’ün ilk üç aylık döneminde banka bi­lançolarına bakıldığında bu stresin arttığı­na dair net sinyaller alınabiliyor. Örneğin Wells Fargo, takipteki ticari emlak kredile­rinin Aralık ayından bu yana yaklaşık yüzde 50 artarak 1.5 milyar dolara ulaştığını, Mor­gan Stanley ise karşılıklarında geçen yıla gö­re keskin bir artışın nedenleri arasında ticari mülkiyetin önemli bir paya sahip olduğunu beyan etti.

Görüleceği üzere bankacılık sektörü hem likidite hem de kötü kredi olarak adlandırı­lan temerrüde düşme riskinden ötürü zor za­manlar yaşıyor. Tüm bunların temelinde ise Covid’in oluşturduğu “evden çalışma” tema­sı dışında tek bir değişken var o da para po­litikasının neo liberal ekonomi sisteminde­ki yegane aracı olan politika faizi yani özetle sistem…

Ayrıca her bozuk sistemde olduğu gibi dü­zenleme kapsamı dışında kalan alanlar, in­san faktörü tarafından kendi çıkarına kul­lanılma riskiyle karşı karşıya geliyor ve risk sistemik bir hale evriliyor. Buna en güncel örnek Dodd-Frank Act’in kapsama alanı dı­şında kalan ABD’nin orta ve küçük ölçekli bankalarıyken, bizde 2001’de devlete yüksek faizle borç verme kısmını abartan Demir­bank olmuştu.

Bizdeki kriz keskin düzenlemeleri bera­berinde getirdi ve güçlü bir bankacılık siste­mimiz oluştu. ABD’de ise çok daha büyük bir bankacılık sistemi ve sadece küçük ölçekte (büyüklüğü 100-250 milyar do­lar arasında ) 20 adet banka mevcut ve yakın dönemde bu bankaların büyük öl­çekli bankalar tarafından satın alınarak düzenleme kapsamına alınması duru­mu gerçekleşebilir.

Sistem demişken Netflix’ten iki seyirlik önermek isterim: İlki biraz da bu anlattıkla­rımı ilgilendiren İstanbul Film Festivali’nde de gösterilmiş başarılı bulduğum Onur Say­lak yönetmenliğindeki Boğa Boğa filmi; ikin­cisi ise seçimlere de yaklaşmışken siyasete ilgi duyanlar için Homeland’in de yapımcısı Deborah Cahn imzalı The Diplomat dizisi.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kur, faiz, enflasyon 25 Mart 2024