Tanzim satışın şubat enflasyonuna doğrudan etkisi olmayacak

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Meyve ve sebze fiyatlarında gözlenen hızlı artışa karşı çare olacağı umuduyla Ankara ve İstanbul’da belediyeler eliyle tanzim satışlara başlandı.

Yalnızca iki ilde ve belli noktalarda gerçekleştirilecek bu satışlar meyve ve sebze fiyatlarında genel bir düşüş sağlayabilir mi, zaman gösterecek.

Ama bu satışların şubat enflasyonuna doğrudan bir etkide bulunmayacağı kesin... Dolaylı bir etki, elbette söz konusu olabilir.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun TÜFE’ye ilişkin çalışma prensipleri, şubat ayında tanzim satış noktalarından fiyat derlemeye pek elvermiyor. Bunun birkaç nedeni var.

Bir kere tanzim satış noktalarının birkaç gün mü, hafta mı, ay mı ya da yıl mı açık kalacağı belli değil. Herhangi bir satış noktasının fiyat derlemek için uygun olup olmayacağını belirleyecek ölçütlerden biri süreklilik gösterip göstermediği.

Dolayısıyla tanzim satış noktalarına ilişkin temel belirsizliklerin başında ne kadar süreyle açık kalacaklarının bilinememesi geliyor.

Meyve ve sebzede fiyatlar ayda dört kez derleniyor ve TÜİK meyve ve sebzede şubatın iki fiyat derlemesini zaten yaptı. Geriye iki kez daha fiyat derlemesi kaldı.

Şu durumda tanzim satış noktalarından fiyat derlenmek istense bile bir eksiklik olacak.

Kaldı ki bu ay tanzim satış noktalarından fiyat derlenmesi söz konusu değil. Dolayısıyla buralarda fiyatlar çok ama çok gerilemiş olsa bile bu fiyat düşüşünün şubat ayı enflasyonuna doğrudan bir katkıda bulunması mümkün olmayacak.

Şubattan sonrası belli değil

TÜFE’de fiyat derlenecek yerler açısından buraların cirosu önemli. TÜİK gidip çok az ciro yapılan herhangi bir pazardan fiyat derlemiyor. Buradaki fiyat çok düşük ya da çok yüksekse bu fiyat geneli çok etkilemiyor böylece. Önemli olan fiyat derlenecek yerlerin ciro büyüklüğüne göre seçilmesi ve bu yapılıyor zaten.

Dolayısıyla Ankara ve İstanbul’da sınırlı sayıda tüketiciye ulaşacak olan tanzim satış mağazalarından fiyat derlenmesi de TÜİK’in TÜFE’ye ilişkin genel prensiplerine pek uymuyor zaten.

Tanzim satış yaygınlık kazanır, buralarda önemli bir ciroya ulaşılır, satışlar sürekli hale gelir; işte o zaman TÜİK’in buralardan fiyat derlemesinin bir anlamı olur. Aksi halde şimdiden buralardan fiyat derlenmesi yoluyla TÜFE’nin düşük çıkması sağlanırsa bu durum zaten hep kuşkuyla bakılan enflasyon verilerine daha bir kuşkulu yaklaşılmasına yol açar.

Bu hamle fiyat düşüşü sağlayabilir mi?

Tanzim satış, bir dizi soruyu da gündeme getirdi. Bırakın çok büyük kiralar ödeyen marketleri, pazarlarda bile bu uygulamaya çok büyük eleştiriler var.

Tanzim satış yapan belediye kira ödemiyor; oysa işyerlerinin önemli bir kira gideri var.

Belediyeler buralarda çalışan kişilere ayrıca ücret ödemek durumunda değiller, diğerlerinin işçilik gideri söz konusu.

Marketler de, pazarcılar ya da manavlar da kar etmek zorunda, oysa belediyelerin öyle bir amacı yok.

Şu durumda tanzim satışın çok ucuza yapılıyor olması gayet normal.

Aslında esnaf adeta şunu söylüyor: “Devlet kiramı ödesin, elemanımın ücretini versin, beni de maaşa bağlasın, belediyenin sattığı fiyata ben de satarım.”

Ucuzluk, ne kadar ve ne kadar süreyle?

Bu satış noktalarından alım yapma fırsatı elde edebilenler için bir ucuzluk söz konusu olacak elbette. Ama önemli olan buralardaki ucuzluğun diğer satış noktalarındaki; pazarlardaki, marketlerdeki fiyatları etkilemesi.

Türkiye’de on binlerce meyve sebze satış noktası var; marketler, pazarlar, manavlar. İki ilde sayıları 100’ü bile bulmayan tanzim satış noktalarındaki fiyatların tüm Türkiye’yi etkilemesi nasıl mümkün olacak?

Şöyle mi düşünülüyor acaba: ”Tanzim satış noktalarında düşük fiyat uygulanınca, diğer satış noktalarında da tanzim satışla rekabet edebilmek için fiyatlar mecburen düşürülür...”

Eğer böyle düşünen varsa, bunlar rekabet kavramını hiç ama hiç duymamış demektir. Öyle 70-80 noktada satış yaparak fiyatlar düşürülebiliyorduysa şimdiye kadar neredeydiniz?

Sorular, sorular...

Birincisi; Ankara ve İstanbul’un belli noktalarında gerçekleştirilecek ucuz satışlardan herkes yararlanamayacak. Kaç kişi buralara gidebilecek. Bu satışlar belli bir miktarla sınırlı olacak, dileyen dilediği kadar alım yapamayacak.

İkincisi; çok az sayıda noktada ve sınırlı miktarda satış yapılınca, bu noktaların çok uzağındaki marketler, pazarlar, manavlar bu düşük fiyatlarla rekabet edemeyip fiyat mı kıracak yani?

Ve üçüncüsü; hadi varsayalım bu tanzim satışlarla Ankara ve İstanbul’daki diğer satıcılar “yola getirildi”; iyi de örneğin Eskişehir, örneğin Konya, Kayseri, Aydın, Sivas, Erzurum, Van ve diğer şehirlerde nasıl ucuzluk sağlanacak? Oralarda yaşayanların günahı ne, niye oralardaki belediyeler benzer organizasyonlara girmiyorlar? Yoksa, bu satışların 31 Mart seçimiyle bir ilgisi var ve çok önem verilen iki büyük kent mi gözetiliyor yalnızca?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar