Taşıyamadığın elektriğin maliyeti yüksek olur

Mehmet KARA
Mehmet KARA ENERJİ GÜNDEMİ mehmetkara2007@yahoo.com.tr

Eskiden su kaynaklarının elektriğe çevrilememesi konusu gündeme getirilirken, “Su akar Türk bakar” cümlesi kullanılırdı.

Son zamanlarda ise geride bıraktığımız 40 yılda yapılan yatırımlarla, Türkiye’nin hidroelektrik kapasitesini yüzde 70 oranında kullanır hale geldiği söylenir oldu. Yani durum değişti.

Geçtiğimiz haftalarda Güneydoğu Anadolu’daki büyük ölçekli hidroelektrik santrali barajlarında aşırı yağışlar nedeniyle tahliye savakları açıldı.

Peki neden bu sular türbinlere gönderilmek yerine tahliye savaklarına bırakılıyor?

Türkiye’nin elektriğe ihtiyacı yok mu?

Var elbette. Peki elektrik fazla mı geliyor?

Hayır, ne ilgisi var. Fazla bile olsa, su yerli ve yenilenebilir kaynak. Eldeki sudan elektrik üretip, doğalgaz ve kömür santrallerini kapatırsınız olur biter. Yani dışa bağımlılık oranımızı düşürürüz.

Peki ne oluyor? Şu oluyor. Türkiye elektriği üretebiliyor ama istediği anda ülkenin istediği noktasına taşıyabilmekte zorlanıyor.

Yani iletim şebekesi yetersiz.

Bu yetersizlik, 2016 ve 2017 yıllarında yaygın elektrik kesintilerine bile yol açmıştı. Hatta sistem çökmesi denilen, kırk yılda bir yaşanabilecek bir olay yaşanmıştı.

Her neyse, bugüne dönelim.

Taşıyamayacağınız için elektrik ürettirmediğiniz santral orda dururken, bir başka noktada, normalde yüksek maliyetleri nedeniyle piyasa fiyatından elektrik üretemeyen santralleri çalıştırmak zorunda kalıyorsunuz.

Ve bu santrallere, istediği yüksek meblağları ödüyorsunuz.

Bu tüketiciye yansıyor mu?

Aslında yansıyor ama o kadar dolambaçlı bir şekide yansıyor ki, anlamak için en azından üniversitede bir dönemlik ders alır gibi bu konu üzerinde kafa yormak şart. Ama şöyle anlatmaya çalışalım, şebeke yetersizliği nedeniyle düşük fiyata elektrik üretebilecek bazı santralleri çalıştıramayıp, normalde çalışamayacak yüksek maliyetli santrallere elektrik ürettirmenin bedeli, sistem kullanım maliyeti kalemi üzerinden tüketiciye bir şekilde yansıyor, yansıyacak.

Biz konuya Güneydoğudaki santrallerden girdik ama bu mesele, Kuzey Doğu Anadolu’daki HES’ler için de yıllardır yaşanan bir durum.

Peki ne yapmalı?

İki şey yapılabilir. Ya şebekenizi güçlendireceksiniz, ya da elektriği oradan oraya taşımak istemiyorsanız, talebin yüksek olduğu yerlere yeni santraller kuracaksınız. Teorik olarak baktığımızda kapasite fazlası olduğuna göre, yeni santraller yerine şebekeyi daha yetenekli hale getirecek yatırımlara ağırlık vermek daha akıllıca görünüyor.

Bu konunun başka boyutları da var. Gelecek yazılarımızda devam ederiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar