Torba Kanun'la değişecek Vergi Tebligat Hukuku

Bumin DOĞRUSÖZ
Bumin DOĞRUSÖZ HUKUKA GÖRE bumin.dogrusoz@dunya.com

Konumuza ilişkin olarak Torba Kanun Tasarısı ile öngörülen ilk değişiklik, tebligat yapılabilecek adresleri belirleyen “bilinen adresler” başlıklı 101. maddede. Tasarının yasalaşmasından sonra artık bilinen adres olarak, mükellefler tarafından işe başlamada bildirilen adresler, adres değişikliği olarak bildirilen adresler, yoklama fişi veya ilgilinin imzasının da bulunduğu tutanaklarda tespit olunan iş yeri adresleri ile Nüfus Hizmetleri Kanunu'na göre oluşturulan adres kayıt sisteminde (MERNİS) bulunan yerleşim yeri olarak gözüken adresler kabul edilecektir. Artık idare sadece bu adreslerden en son tarihli olanı tespit ederek sadece oraya tebligat yapacaktır.

Bu değişiklik ile işi bırakmada bildirilen adresler ile vergi beyannamelerinde gösterilen adresler ile vergi mahkemesindeki davalarda dava ve cevap dilekçesinde gösterilen adresler bilinen adres olmaktan çıkmaktadır.

İşyeri adresinde tebliğ yapılacak olanların bu adreste bulunamaması, işin bırakılmış olması veya işin bırakılmış olduğunun idarece kabul edilmiş bulunması (burada re’sen terkin müessesine gönderme yapılıyor) hallerinde tebliğ, gerçek kişilerde kendisinin, tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler veya temsilcilerinden her hangi birinin MERNİS’de kayıtlı yerleşim yeri adresine yapılacaktır.

Muhatapların tebellüğden kaçınması halinde tebliğ yöntemi de değiştirilmektedir. Mevcut kanunda yer alan “önüne bırakılmak suretiyle tebliğ” yöntemi terk edilmekte, “tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusulanın kapıya yapıştırılması yöntemi” getirilmektedir. Bu durumda pusulanın yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi olacaktır.

MERNİS’deki yerleşim yerine yapılan tebligatlarda, tebliğ yapılan kişinin adreste bulunamaması (adresten tatile gitme gibi geçici sebeplerle ayrılma da dâhil) halinde posta memuru tebliğ evrakını daireye iade edecek, idare de münasip bir süre sonra tekrar tebliğ çıkaracaktır. Tebligatın yine aynı sebeplerle yapılamaması halinde, “tebliğ evrakının idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula” kapıya yapıştırılacaktır. Pusulanın yapıştırıldığı günden itibaren 15 gün içerisinde evrak idareden alınırsa alındığı gün, alınmazsa 15. günde tebligat yapılmış sayılacaktır.

Görüldüğü gibi her şey posta memurunun insafındadır. Adreste bulunmadığına veya adresten geçici ayrıldığına ilişkin üçüncü şahsın (örneğin komşusunun) beyanının ve imzasının alınması yahut kapıya pusula yapıştırıldığına ilişkin bir üçüncü şahsa imzası ile haber bırakılması (örneğin komşuya veya kapıcıya) gibi medeni yöntemler tasarıda yer almamaktadır. Rüzgâr pusulayı uçurdu ise veya komşunun afacan çocuğu alıp yok etti ise yandınız demektir. Posta memuru kendi dairesinde, “gittim adreste yoktu, pusula yapıştırdım” diye yazarak tebligatı iade ederse de, yapacak hiçbir şeyiniz yine yoktur.

Elektronik tebligatta tebliğ edilen bir şey yok, elektronik yoklama da mükellefin ispat araçları yok, yazılı tebligatta da pusula uçuversin, fazla sorun değil. Nasıl olsa bizi koruyacak mükellef hakları bildirgemiz var.

Oysa tebligat konusu hem mükellef hakları hem de kişilerin yargıya erişim ve / veya diğer haklarını kullanmaları açısından son derece önemlidir. Hukuk devletinde idarenin eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi kılınması, olmazsa olmaz bir ilkedir. Kişilerin söz konusu haklarını kullanabilmesi açısından olabildiğince tebliğ çabasının yollarını arttırmak yerine, kolaycılığa kaçıp bilinen adreslerin bile azaltılması, basit bir pusula ile yetinme çabaları, bende bu haklara yeterince saygı gösterilmediği izlenimi yarattı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Konaklama Vergisi 29 Ekim 2019
Değerli Konut Vergisi 22 Ekim 2019
Yenileme Fonu… 15 Ekim 2019