Türk mutfağına yeni yorumlar ve uluslararası tanıtım gerekiyor

Fatoş KARAHASAN
Fatoş KARAHASAN Markalar & İçgörüler fkarahasan@gmail.com

Geçtiğimiz günlerde katıldığım iki etkinlikte ünlü yabancı şeflerle tanıştım ve onların gastronomiye yaklaşımları üzerine sohbet etme imkanı buldum. İlk toplantı, İtalya'nın Ankara Büyükelçisi Massimo Gaiani'nin ev sahipliğinde Venedik Sarayı'nda düzenlenen "İstanbul'da Veneto Lezzetleri" buluşmasıydı. İtalyan mutfağını tanıtarak eğitimler veren İtalya’nın ünlü şeflerinden Samuele Beccero, İtalyanların dünyadaki başarısının sırlarını anlattı.

İtalyan Şef Samuele Beccero ile

İkinci buluşmada, Sapanca’daki Richmond Nua’ya özel bir menü hazırlamak için gelen İsveçli Şef Stefan Jerkfelt’in deneyimlerini dinledim. İki farklı coğrafyadan yola çıkan şeflerin ortak noktası, geleneksel yemeklere inovatif yaklaşımlarla kendi yorumlarını katmalarıydı.

İtalyan mutfağı dünyanın en ünlülerinden birisi, bunun gerisinde, öncelikle standartlaşma var. Dünyanın her yerindeki İtalyan restoranlarında pizza ve makarna başta olmak üzere benzer yemekler yenebiliyor. Servis hızlı, çalışanlar güleryüzlü yemekler de lezzetli olunca, her ülkede İtalyanların işlettiği restoranlara yüksek talep oluyor.

Türkiye dünyanın en zengin gastronomic geleneğe sahip ülkelerinden birisi, ancak kendi ülkemizde bile kendi yemeğimizi yiyeceğimiz yerlerin sayısı çok az. Esnaf lokantaları giderek yok oluyor. Ekmeklerin içindeki yağlı, soslu, ne olduğu belirsiz etlerden oluşan sandviçler Türk mutfağını temsil ediyor.

İş yaratmak, ihracat imkanı oluşturmak için Türk mutfağına ciddi bir biçimde odaklanmak gerekiyor. Bu bağlamda, İtalya’yı örnek almakta büyük yarar var.

İtalya’nın 205 milyar euro’luk gastronomi sektörü

İtalya'nın Ankara Büyükelçisi Massimo Gaiani'nin ev sahipliğinde Venedik Sarayı'nda düzenlenen "İstanbul'da Veneto Lezzetleri" buluşmasında konuşan Gaiani İtalya'nın tarım ve gıda sektörünün, ülkenin yöresel yemeklerinin dünyaca bilinirliği sayesinde ülkenin turizm kapasitesini artırdığına dikkat çekti. “Örneğin Napoli tartışmasız bir İtalyan markası olan pizza sayesinde turizmde hızla artan bir büyüme yakaladı” diyen Büyükelçi şu rakamları paylaştı:
- İtalya'nın gıda sektörünün büyüklüğü 205 milyar avro civarında
- Gıda sekörü, gayrisafi milli hasıla içinde yüzde 12'lik bir yere sahip
- İtalyan gıda endüstrisi 1,3 milyon çalışana iş imkanı sunuyor
- Sektör, 5 yılda yüzde 33,3 oranında büyüdü
- İhracatı 2008'den bu yana yüzde 47.8 oranında arttırarak 41.8 milyar euroluk hacme erişti.
- 2018'de sektör yüzde 3,1 büyüdü

Büyükelçisi Gaiani’nin de vurguladığı gibi, 'Türk mutfağı da büyük bir potansiyele sahip. Türk turizmini yerel yemekler ve gastronomi ile çok daha yukarı çıkarmaya çalışmak öncelikli hedeflerimizden birisi olmalı.

Doğu-Batı senteziyle yaratılan bir menü

“Global Wellness Day” kavramını yaratıcısı Aksoy Group Yönetim Kurulu üyesi ve Richmond İnternational Kreatif direktörü Belgin Aksoy, Sapanca’daki Richmond Nua otelinin menüsünü tasarlaması için ünlü İsveçli Şef Stefan Jerkfelt’i Türkiye’ye davet etti.

İsviçre’de Otel Yönetimi eğitimi alan ve sonrasında dünyayı gezerek, önemli şeflerle çalışan Jerkfelt, ilhamını İsveç, Asya, Fransız ve Amerikan mutfağından aldığını dile getiriyor.
Sapanca’daki menüye, humus, falafel gibi Ortadoğu tadlarını ve baharatlarını da dahil eden Jerkfelt, taze sebzeleri kullanarak lezzetli tarifler geliştiriyor. Genç şeflerimize, dünyadaki deneyimlerini kendi yorumuyla yeni tariflere aktarak, vegan burger, kremasız çikolatalı tatlılar gibi özel lezzetler yaratan Jerkfelt’I takip etmelerini öneririm.

Türkiye’nin de yeni yorumlara ve bunu dünyaya tanıtacak yatırımlara ihtiyacı var.

Türk halkı sağlık sorunlarını görmezden gelmeyi tercih ediyor

Philips Türkiye, IPSOS iş birliği ile ikincisini gerçekleştirdiği “Türkiye Sağlık Trendleri Araştırması”nın sonuçlarını açıkladı. Araştırma, Türkiye’nin günümüzdeki sağlık alışkanlıklarının yanı sıra; 2016’daki araştırmayla kıyaslandığında geçtiğimiz üç yıldaki sağlık trendleri değişimlerini de gösteriyor.

IPSOS, Philips Türkiye için 12 ilde kamuoyunun yanı sıra, doktor, kamu personeli ve basın mensuplarının yer aldığı 1309 kişinin katılımı ile gerçekleştirdiği araştırma kapsamında, Türkiye’nin sağlık trendlerini belirleyen çarpıcı sonuçlara ulaştı.

Türkiye Sağlık Trendleri Araştırması’ndan ilgi çekici sonuçlar…

Araştırmaya göre:
- Kamuoyunun yüzde 89’u sağlık durumundan memnun
- Yüzde 84’ü mevcut sağlık durumunun hayat kalitesini olumlu etkilediğini düşünüyor.
- Yüzde 83’ü mevcut kilosundan memnun olduğunu belirtiyor
- Buna karşın fikir önderleri obezitenin hızla arttığı ve halk olarak spor yapmayıp, aynı zamanda çok hareketsiz yaşadığımızı belirtiyor.

Sağlık rakamları alarm veriyor

Araştırma ile ilgili değerlendirmede bulunan Philips Türkiye CEO’su Haluk Karabatak;
“Türkiye’de 3,3 milyon insan solunum sıkıntısı yaşıyor, her yıl 300 bin kişi kalp krizi geçirirken, 125 bin kişi kalp damar hastalığı nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu rakamlara baktığımızda Türkiye’de sağlık alanındaki riskleri kolayca görebiliyoruz. Sağlık trendlerine yönelik yaptığımız araştırma ile biz de bu farkındalığı artırmayı hedefledik” dedi.

Philips Türkiye CEO’su Haluk Karabatak , Philips Kişisel Sağlık Orta Doğu ve Türkiye Genel Müdürü Milena Elmasoğlu, Fatoş Karahasan , Prof. Dr. Murat Aksoy ve IPSOS Sosyal Araştırmalar Bölümü Proje Direktörü Sema Pak Karaca 

Ülkemizde ise her yedi kişiden biri diyabet hastası

Toplantıda konuşan Prof. Dr. Murat Aksoy ise konuyla ilgili olarak; ‘’Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre günümüzde her dokuz kişiden biri obez, her 11 kişiden biri diyabet hastası. Ülkemizde ise her yedi kişiden biri diyabet hastası. Dikkat çekmemiz gereken bir diğer konu ise; ölüm sebepleri arasında kalp-damar hastalıklarının ilk sırada yer alması. Bu oranlara baktığımızda son birkaç yıldır kronik hastalıkların hızla artmaya başladığını söyleyebiliriz. Philips’in yapmış olduğu araştırmada da gördük ki; toplum her ne kadar sağlıklı olduğunu düşünse de gerçekte bu kronik hastalıklarla yaşamaya çalışıyor ve bu hastalıkların normal olduğunu düşünüyor. Aslında bu hastalıkların pek çoğu önlenebilir ve hastalık ortaya çıktığında doğru teşhis ve tedavi ile çözümü mümkündür. Sağlık alanında kullanılmaya başlanan ‘dijital sağlık teknolojileri’ sayesinde ise bu teşhis ve tedavi süreci daha hızlı olmaktadır. Dolayısıyla teknolojinin sağlık alanında giderek daha fazla kullanılmaya başlanması hem biz doktorlar açısından hem de hasta için oldukça önemli’’ dedi.

Evde bakım kültürü oluşturulmalı

Araştırmaya göre, dijital sağlık teknolojilerinin evde bakım hizmetlerine yarar sağlayacağı düşünülüyor. Kamuoyunun yüzde 81’i ev tipi cihazların hastaya bakan kişinin hayatını kolaylaştırdığını belirtiyor. Fikir önderlerine göre, kronik rahatsızlığı olan ya da hastalıktan sonraki iyileşme evresinde olan hastalar için evde bakımın olumlu katkılar var. Bu ayrıca genel sağlık maliyetlerini düşürmeye yardımcı olacak bir gelişme olarak görülüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar