Türkiye'de yaşam kalitesi

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM tugrulbelli@gmail.com

Ekonomide gelişme salt büyüme oranı ile ölçülemez. Büyüme oranı niceliksel gelişmeleri dikkate alırken özellikle niteliksel gelişmeleri yakalamakta yetersiz kalır. Son yıllarda ekonomi bilimi de büyüme oranı ölçütünün yetersizliğini kabul ederek hanehalkı gelirleri, gelir dağılımı ve hatta mutluluk ve yaşam kalitesi gibi daha öznel ölçütleri de dikkate almaya başladı. Kabul etmek gerekir ki bunların bir kısmı oldukça öznel, kişiden kişiye değişebilen ve ölçmesi oldukça zor kavramlar. Yaşam kalitesi de böyle. Ancak, hemen hemen herkes tarafından yaşam kalitesine etki yaptığı kabul görecek olan bazı asgari müşterekler de var.

Öte yandan yaşam kalitesi kavramının öznelliği ile ilgili şöyle bir gerçek de söz konusu: Bir nesil için kaliteyi artırıcı olarak görülen gelişmeler sonraki nesiller tarafından (artık kanıksandığı için) aynı etkiyi yaratmıyor. Özellikle Türkiye gibi genç nüfus oranının yüksek olduğu ülkelerde bu olgu daha yoğun. Örneğin 35 yaş üstü vatandaşlar için internete erişim yaşam kalitesini artıran bir gelişme olarak görülürken, neredeyse internetle doğan daha genç vatandaşlar açısından internetin yavaşlığı, pahalılığı ve erişim yasakları bu kaliteyi oldukça düşüren etmenler olarak görülebiliyor.

Avrupa Birliği’nin yaşam kalitesi konusunda 2009’da ünlü ekonomi profesörleri Joseph Stiglitz ve Amartya Sen’in kaleme aldığı bir komisyon raporunu baz alarak başlattığı bir çalışma var. Ancak bu çalışma henüz bir sonuca bağlanmış değil. Öte yandan, dünyada pek çok başka kuruluş da “yaşam kalitesi” ile ilgili anket ve araştırma yapmakta. Bunların bir kısmı ülke geneli yerine şehirler üzerinde yoğunlaşmakta ve insan kaynakları firmaları tarafından gerçekleştirilmekte. Bu mantıklı çünkü bir ülkede bir şehir örneğin hava kirliliği ve trafik açısından çok kötü puan alırken, diğer bir şehir bu kriterlerde daha iyi olabilir. Keza insan kaynakları firmalarının bu konuya eğilmesi de doğal çünkü günümüzün küresel dünyasında insanlar yaşayacakları ve çalışacakları şehirleri seçme özgürlüğüne de sahipler (veya olmalılar).

Periyodik olarak böyle bir araştırma yapan şirketlerden biri de insan kaynakları alanında faaliyet gösteren Mercer şirketi. Son 2017 yılı araştırmasına 231 dünya şehrini dahil etmiş. Listede yer alan tek Türkiye şehri İstanbul ve onun da sıralamadaki yeri 133. Üzerimizde Bogota, Windhoek (Namibya’nın başkenti), Bangkok gibi şehirler var.

Ben burada sadece Mercer firmasının bu araştırmayı yaparken ele aldığı kriterleri sıralayacağım. (Başta da dediğim gibi “yaşam kalitesi” oldukça öznel bir kavram olduğu için herkes bunlara bakarak son yıllarda Türkiye’de yaşam kalitesinin artıp artmadığı konusunda kendi değerlemesini yapabilir.) Mercer 10 kategoride toplam 39 faktörü değerlemeye almış: 1- Siyasi ve sosyal ortam, 2- İktisadi ortam, 3- Sosyo-kültürel ortam (medya üzerinde sansür ve kişisel özgürlükler üzerinde kısıtlamalar vs.) 4- Tıp ve sağlık hizmetleri, 5- Eğitim ve okul kalitesi, 6- Kamu hizmetleri ve ulaştırma (elektrik, su, toplu taşıma, trafik vs.), 7- Eğlence (restorant, sinema, tiyatro vs.) 8- Tüketici malları (gıda, günlük tüketim malzemesi ve araba gibi malların elde edilebilme müsaitliği) 9- Konut (kiralama, ev eşyaları, mobilya ve onarım hizmetleri), 10- Doğal ortam (iklim, doğal afet sıklığı, hava kirliliği vs).

Yukarıda sıralanan faktörlerin bir kısmı merkezi hükümetin icraaatına bağlı, diğerleri ise doğrudan yerel yönetimlerle ilgili konular. Son kategori olan doğal ortam bile aslında bir ölçüde yönetimlere bağlı olabilir. (Ör: barajlar , betonlaşma ve çarpık kentleşmenin yarattığı afetler.) Ben belediye başkanı olsam, herhalde şu listeyi elime alıp sıralanan faktörlerde maksimum iyileşmeyi nasıl yaratabilirim diye düşünürdüm. Bu noktada insan soramadan da edemiyor doğrusu: Acaba son dönemde değiştirilen veya değiştirilmesi gündeme gelen belediye başkanlarının kendi dönemlerinde şehirleriyle ilgili yaşam kalitesi skorları ne yönde gelişti? Tabii, buna bağlı bir soru da bu değişikliklerin merkezi hükümetin yaşam kalitesi ile ilgili sorumluluklarını geri plana atıp atmayacağı olabilir!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019