Üniversite eğitiminde inovasyon mümkün mü?

Ali Argun KARACABEY
Ali Argun KARACABEY VERİDEN BİLGİYE argunkaracabey@arel.edu.tr

Bayram ertesi yoğun başlayan bir gündemin içinde gündemden bağımsız bir şeyler söylemek oldukça zor. Siyasi gündemin yanında milyonları ilgilendiren bir belirsizlik de nihayete erdi. Üniversite yerleştirme sonuçları açıklandı. Umarım bütün öğrencilerimiz istediklerini elde etmişlerdir ve umarım istedikleri, uzun hayatlarında onları mutlu edebilecek bir tercihtir. 

Biraz da yoğun gündem içinde hakettiği dikkati çekemeyen üniversite yerleştirmelerini hatırlatabilmek adına, bugün üniversite eğitimi ve iyi eğitim uygulamaları konusunda bazı görüşlerimi sizinle paylaşmak uygun olur diye düşündüm. Bir anlamda başucu kitabım sayılabilecek olan ve aklıma geldikçe açıp okuduğum “Shakespeare, Einstein and the Bottom Line: The Marketing of Higher Education” da anlatılan Şikago Üniversitesi’nde 90’lı yıllarda yaşanan değişim çok ilgimi çekti ve sizlerle paylaşmak istedim. Neden çok ilgimi çektiğini de öncelikle belirtmek isterim. Benzer bir değişimi şu anda benim de bir öğretim üyesi olduğum Okan Üniversitesi’nde birkaç yıl önce biz de yaşadık. 

Şikago Üniversitesi’nde yaşanan mali sıkıntılar nedeniyle eğitim anlayışında temel bir değişime gidilir. Kendisini “Burası çok da iyi bir üniversite değil, sadece mevcut üniversitelerin en iyisi” şeklinde tanımlayan, dışarıdan çok içi ile ilgilenen bir üniversite için bunun ne kadar zor olduğunu tahmin edersiniz. Bu değişim iki ana eksene oturtulmuştur. Birincisi lisans öğrenci sayısının artırılması, ikincisi ise müfredatın ağırlığının ve süresinin kısaltılması. Önceleri eğlence katili olarak bilinen üniversite öğrencilerine eğlenebilecekleri zaman da yaratmayı da amaçlamıştır. İlk başta, özellikle üniversitenin ağır topları bir araya gelerek mütevelli heyete yazdıkları bir mektupla durumu eleştirip üniversite eğitiminin sulandırıldığından şikâyetçi olmuş, ama özetle sonunda herkes bu durumu kabullenmiştir. İlk başta çok tepki çeken bu uygulamalar ne sonuç üretti diye düşünürseniz, yorum yapmadan, çeşitli kuruluşlar tarafından yapılan üniversite sıralamalarında dünya ölçeğinde üniversitenin en üst sıralarda yer alıyor olduğunu söylemekle yetineceğim. 

Okan Üniversitesi’nde de 2-3 yıl önce benzer bir çalışma yapılarak öğrencilerin mezun olabilmek için gereken kredileri önemli ölçüde düşürülerek, öğrencilerin dershane dışı faaliyetlerine ayırabilecekleri zaman artırılmıştır. Şikago Üniversitesi’nden farklı olarak bu değişim mali gerekçelerle değil, öğrencilerin ders dışı eğitim ve faaliyetlerine ayırabilecekleri süreyi artırabilmek için yapılmıştı. Bu akademik programlardaki sadeleştirme yanında “Happy Life” isimli öğrencilerin akademik derslerinin yanı sıra belirli spor veya sanat dallarında da kendilerini geliştirebilmelerini amaçlayan zorunlu bir program da oluşturularak öğrencilerin artan zamanlarının en azından belirli bir bölümünü kaliteli bir şekilde geçirmeleri garanti altına alınmış oldu. Bu uygulama aynı zamanda günümüzde çok önemli olduğunu düşündüğüm yan dal ve çift anadal olanaklarından da öğrencilerin yararlanabilmelerini kolaylaştırmıştır. Eğitimde de inovasyonun katma değer yaratabilme gücü ve potansiyeli olduğunu daha önceki yazılarımda zaman zaman belirtmiştim. Burada kısaca bahsettiğim bu iyi eğitim uygulaması, tam da bunun bir örneğidir. Her sektörde olduğu gibi eğitim sektöründe de yenilikçilik fark yaratabilmenin temel belirleyicisidir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Abone 13 Mayıs 2019
Paylaşım ekonomisi 29 Nisan 2019
Eğitimde değişim 18 Mart 2019
Sistem bozucular 21 Ocak 2019
Dijitalleşme, ama nasıl? 31 Aralık 2018
Dalgalar ve Atatürk 21 Mayıs 2018