Ve yine dolar kuru mevduat ilişkisi şirazeden çıkar

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Normal zamanlarda, TL/dolar kuruyla aylık mevduat arasındaki ilişki de normal sınırlar içinde seyrediyor. Kriz dönemlerindeyse ilişki tamamen şirazeden çıkıyor. Bu başkalaşımın en önemli nedeni, yüksek hızlı dolarizasyondur. Bernanke’nin faiz artırım kararını açıkladığı 22 Mayıs 2013 tarihinin hemen ardından gelen günlere doğru bir bakalım. Tarih 24 Mayıs 2013: O günlerde toplam mevduatın %69’luk kısmı TL’de, ve %31’lik kısmıysa ABD Doları'nda plasedir. Bu veriyi alıp o kritik günlerden bu günlere getirebiliriz. Haftalık veriler 21 Ağustos 2015’teki mevduat toplamında döviz cinsinin %43’e sıçradığına işaret ediyor. Hatta bir adım daha öteye uzanıp bunları TL ve döviz cinsi olarak ne kadar değişim göstermişler bir ölçelim. Mevduatların döviz cinsi kırılımlarına ve 24 Mayıs 2013 paylarına 100 diyelim. Bu tarihteki referans mevduat dağılımını, 2 yıl 3 ay sonrasında yani 24 Ağustos 2015 verisinde yine değerlendirelim. 2015 yılının ilk sekiz ayında TL mevduat 82.7’e gerilemiş, döviz mevduatsa 137.7’e tırmanmıştır. Ocak-Ağustos döneminde 6 milyar dolar çıkışa konu olan DIBS ve hisse senedi toplamına bakılırsa, birikimlerdeki bu dolarizasyon pek de şaşırtıcı değildir. 

Aylık dolar TL kuru ile mevduat faiz oranı karşılaştırıldığında, kriz ve kriz dışı dönemler siyahla beyaz gibi ayrışmaktadırlar. Ne zaman aylık dolar kuruyla mevduat faizleri arasındaki dengeli ilişki kopmuşsa, bu açılan makas bir ekonomik uyumsuzluğa durumuma işaret etmiştir. Aylık dolar TL kuru mevduat faizi ilişkisi grafiği 2001-2015 yılları arasında beş farklı kriz periyodunu ortaya koymaktadır. İlki 2000 krizinin 2001-2003 arasındaki artçı sarsıntıları şeklinde gerçekleşmektedir. İkincisi 2004 yılının ikinci yarısında başlatılan TMSF uygulamaları, küçük bir dalga boyuyla ortaya çıkıyor da olsa, kısa süreli bir ekonomik gerginliği ifade etmektedir. Üçüncüsü Eylül 2008 Lehman Brothers’ın batışı ve küresel sistemik krizin bize yansıması şeklinde hissedilmektedir. Dördüncüsü 2010-2011 yıllarında baş gösteren Euro Bölgesi borç krizidir.

Beşincisi ve sonuncusuysa 2014 ikinci çeyreğinden günümüze kadar geçen süreçteki gelişmelerde ekonominin tamamen askıya alınmış olmasıdır. 7 Haziran seçimi hazırlıkları, sonrasında kurulamayan hükümet, erken seçim kararı, şehit haberleri, politik ve jeopolitik riskler. 

Nedenler değişse de sonuç değişmiyor. Sıcak para, yılın ilk sekiz ayındaki gibi, alıp ceketini çıkarsa dolar TL kuru, yüksek dolarizasyonu hatırlar, yükselir. 2014 Temmuz sonrasında kurun artışına tepki bir mevduat artışına dönüşmez. Kur kamçılanır, faiz baskılanırsa ekonomik huzursuzluk koşulu, krize doğru uzanmış yolların taşlarını döşer. FED’in gerçekleştireceği faiz artışı da bu etkiyi kuvvetlendirir. 

alkan-tablo.jpg
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar