Yeni bir ekonomik program gündeme gelecek

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

2011 sonunda cari açık/ GSYH oranı yüzde 10’a ulaştığında başlatılan, “yumuşak iniş” ve “yeniden dengelenme” adlarıyla ifade edilen süreçte hem büyüme hızı kontrollü biçimde düşürülecek, hem de büyüme iç talepten çok net ihracata dayandırılacaktı. 2012 yılında bunlar oldu; hatta büyüme hızı biraz fazla düştü. 2013 yılında yeniden eski desene döndük ve büyüme iç talebe dayandı; cari açık da yüzde 8’e yükseldi. 2014 yılındaysa iç talep yavaşladı: İhracatın son 30 yılın ortalamasının çok altında artmasına rağmen, ithalattaki düşüş sayesinde net ihracatın büyümeye katkısı artmış oldu. Grafikte bu gelişmeler görülüyor. 

Son çeyrek rakamıyla momentum yüzde 2,82 olarak görünmekte. Yani 2014 yılının yüzde 2,9’u bize şimdilik hafif bir düşüş vaat ediyor. Yılın bütününde büyümenin kaynakları hane halkı tüketimi yüzde 89,5; kamu tüketimi yüzde 0,51; net ihracat yüzde 1,784 ve sabit sermaye oluşumu eksi yüzde 0,26. Yani dış talep ağırlıklı. Son çeyrekte net ihracatın katkısının düşük olması nedeniyle genel görünüm biraz yumuşamış oldu; yoksa dış talep daha da büyük ağırlık taşıyacaktı. 

2015 yılında iç talep göstergeleri 2014 son çeyrek verisinden kısmen tahmin edilebilirdi, hatta zordu. İç talep halen zayıf seyrediyor: 2015 yılı büyümenin kaynakları açısından 2014 yılına benzeyebilir. 2015 ilk çeyrekte yüzde 1-1,5 aralığında bir büyüme hızı çıkacağı açık gibi. 

Elbette bu değişimleri bizzat büyüme hızının yavaşladığı ve petrol fiyatı/altın ithalatı düşüşlerinin ithalat faturasını azalttığı bir patikadan bağımsız görmemek lazım. Büyümenin kaynakları arasında dış talebin öne çıkması ancak potansiyelin üzerinde büyüme gerçekleşirken olumlu dönüşüm anlamına gelecektir. Potansiyel büyüme hızı yüzde 4-4,5 aralığında olduğu halde yüzde 2,5-3 aralığında büyümek başarı değildir. Büyüme hızı bu kadar düşük iken net ihracatın katkısının iç talepten yüksek olmasına fazla mana atfetmek mümkün değil. Nedeni açık: Net ihracatın katkısı (a) İç talep fazla düştüğü için (b) İhracat artışından çok ithalat azalışından kaynaklandığı için yüksek görünmekte. 

2003-05 arası inanılmaz hızlara çıkıldıktan sonra 2006 Mayıs-Haziran dalgalanmasıyla yüzde 70’lerden yüzde 18’e düşüp, yüzde 30-40 bandında dengelenme yaşanıyor. Lehman sonrası sert düşüş ve yeniden aynı noktaya geliş. Sonrasında son 13 yılın en düşük hızında durağanlaşma çabası söz konusu. Tüketici kredilerinin kırılımı ve yıllık artış hızları grafikte. 2003-04-05 yıllarında nasıl olayların cereyan ettiği görülebilir. Konut ve taşıt kredilerindeki artış oranı yüzde 300- 400 arasında seyretmiş. Bir daha asla tekrar etmeyecek bir vaka. Sıfırdan geldi, küçük burjuvaziye ve varoş burjuvalarına inanılmaz bir “zenginlik hissi” verdi ve bitti. 

Durumun ülkedeki tüm ekonomik ve siyasi aktörler tarafından net biçimde kavrandığı kanısındayım. Yeni bir ekonomik program kısa süre içinde gündeme tam olarak gelecektir.

w46yjh.png

56kluy.png

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019