“Yeni ekonomik program, artılar ve eksiler...”

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI emre.alkin@dunya.com

Her şeyden önce, orta vadede ekonomi ile alakalı hükümetin ne düşündüğüne dair bir belgenin üretilmiş olması herkesin faydasınadır. Elbette bu dokümanın gerçeğe yakın şekilde üretilmesi daha da büyük faydadır.

Kim ne derse desin, bir önceki programa göre dün açıklanan programı çok daha “ayakları yere basan bir belge” olarak nitelendiriyorum. Ancak bunu söylerken, bazı hedeflerin öngörü, bazı hedeflerin de gereklilik olduğunu anlamamız gerekiyor. İsterseniz örnek vereyim:

Büyümenin %5’ten daha fazla öngörülmemiş olması benim adıma sevindirici. Çünkü Türkiye’nin hızlı büyüme hevesiyle ne hale geldiğini gördük. Raydan çıktığımız gibi ahlaktan de uzaklaştık. Dolayısıyla artık Türkiye’nin kabul edebilir biz hızda ile yola devam etmesi, hükümetin de bu şekilde düşünüyor olması önemli.

İlginçtir, bir önceki programda 2019 yılı enflasyon hedefi çok daha yüksekti. Şimdi ise neredeyse üç puan daha düşük şekilde %12.9 ile yılı tamamlayacağımız gözüküyor. Tek haneli enflasyon 2020 yılında, %5’in altında enflasyonu da 2022 yılında tecrübe etme ihtimalimiz varmış gibi. Bekleyip göreceğiz.

İşsizlikle alakalı öngörüleri açıkçası gayet gerçekçi buluyorum. Eldeki ekonomik modeli değiştirmedikçe işsizlikle platosunun % 9,5 ’in altına düşmesi çok zor. Zaten 2022 yılında bile buraya yaklaşamıyoruz. Ben demiyorum dün açıklanan program öyle diyor.

"Bütçe ve Cari Açık soru işaretleri yaratıyor..."

Ancak, bütçe açığının milli gelire oranı açısından fevkalade dikkatli olmamız gereken bir döneme girdiğimiz ortada. Şöyle ki Maliye ve Bakanlığının, daha önce açıklanan programdaki hedeflerin çok üzerinde bütçe açığı vereceğini deklare etmiş olduğunu görüyoruz. Ancak ve ancak 2022 yılında bütçe açığının milli gelire oranı %2’nin altına düşecek gibi gözüküyor. Bu arada %3 seviyesinin kırmızı çizgi olarak belirlendiği anlaşılıyor.

Aklıma takılan ikinci konu, cari açığının milli gelire oranı ile ilgili. Biliyorsunuz Türkiye’nin ithalatının % 85’inden fazlası hammadde, aramalı ve yatırım malı. Bu yıl cari işlemler açığı ile alakalı ortaya çıkan olumlu gelişme büyümenin daralmasıyla doğru orantılı. Eğer programda belirtilen yüzde beşlik büyümeyi tutulacaksak, cari açığın genişlememesi için ya ithal ettiğimiz ara mallarını üreteceğiz, ya ihracatın katma değerini artıracağız ya da döviz kazandırıcı faaliyetlerin önünü açacağız. Hele ki 2022 yılında cari açığının milli gelire oranı % 0 olacaksa, yani hiç cari açık vermeyeceksek, bunun başarılması için sayısız kurumun bir araya gelip bunu ciddiyetle ele alması gerekiyor. Dolayısıyla dünkü açıklamadaki bu hedef “biz buna mecburuz” şeklinde anlaşılmalı. Aksi taktirde müzmin, kronik sorunlarımızı yaşamaya devam ederiz.

Özetle, açıklanan program bir öncekine göre daha gerçekçi olsa da, bazı açılardan soru işaretleri olan, iyi niyetli ama “olmazsa olmaz” Hedefleri tarif eden bir belge niteliğindeydi.

Şunu da hatırlatmak istiyorum: bir önceki programda ilk duyulduğunda büyük eleştirilere maruz kalan bazı parametreler gerçekleşti. Keşke yeni plan açıklanırken, eski plana ait olan ve büyük eleştiri konusu haline gelmiş parametrelerinde hangilerinin isabetle tuttuğu söylenseydi. İnşallah bundan sonraki sefere diyelim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar