Yeni yıla girerken

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Dünya ekonomisi 2012 yılına, yaşadığı krizi çözmeye yönelik kalıcı ve elle tutulur politikalar üretemeden giriyor. Özellikle AB'nin içine düştüğü borç krizi 2012'de tüm ülkeleri meşgul edecek sorunların başında geliyor. Borçlanma sorunu kadar baş ağrıtacak ikinci sorun, gelişmiş ülkelerin büyüme daha doğrusu büyüyememe sorunu olmaya devam ediyor.

Küresel ölçekte bu sorunları aşabilmek için krizin başından itibaren bu köşede yazdığımız olgunun, uluslararası para sisteminin kurulması gerekiyordu, olmadı. Bunun ile kastettiğimiz olgu, döviz kuru sisteminin ne olacağı ve ulusal paraların her hangi bir para (ABD Doları), para sepeti (SDR) ya da bir para benzerine (altın) bağlanıp bağlanmayacağı ile küresel sermaye hareketlerinin önüne engel koyulup koyulmayacağıdır. Bu belirsizlikler ortadan kaldırıldığın da, kriz büyük ölçüde çözülmüş olacak.

Bu iş bu kadar kolay ise engelleyen kim diye sorabilirsiniz. Benim bu soruya vereceğim ilk yanıt öncelikle küresel ekonomide ağırlığı olan ülkelerin, yani ABD, Çin ve AB'nin baş patronları Almanya, Fransa ve İngiltere'nin sistem konusunda anlaşamamalarıdır. Bunda hem ülke çıkarlarına ilişkin kaygı var, hem de kapitalist ülkelerin ideolojik kaygıları, hatta korkuları var. Maalesef, korku bir işe egemen olunca da çözüm üretmek mümkün olmuyor.

İkinci yanıtım ise gelişmiş kapitalist ülkelerin iktisada bakış açılarındaki ideolojik muhafazakarlık diyebilirim. Neo klasik iktisat ve onun uzantısı olan iktisat okulları ve onların mensupları kendileri dışındaki tüm iktisat teorilerini ideolojik olmakla suçlar. Ancak gerçek bundan farklıdır. Egemen oldukları iktisat teorisi dışındaki hiçbir teoriyi kabul etmezler, bırakın etmeyi varsayımlarını bile tartıştırmazlar. Sonuçta bu krizle beraber teorileri büyük ölçüde çökmesine rağmen, hala bu tutuculukları devam ediyor. Nitekim bu yıl da Nobel İktisat ödülünü bu ideolojinin temsilcilerine verdiler.

Neo klasik okulun bu egemenliği galiba onların teorilerinden üretilen iktisat politikalarını uygulayan siyasetçiler vazgeçmediği sürece devam edecek gibi duruyor. Bir teoriyi yanlışlamak kolay değildir. Fakat politikalar revize edilebilir. Şu anda bu bile hakkı ile yapılamıyor. Çünkü siyasetçilerin üstündeki güçler özellikle  uluslararası finansal güçler buna izin vermiyor.

Bu durum öyle bir garip hal aldı ki, egemen güçler, kendi ideolojik temelli politikalarını siyasetçilere tümü ile uygulatamayınca ülkelerde iktidarları devirdiler, başbakanları değiştirdiler. Dünya demokrasisinin temelini kuran Yunan ve Roma uygarlığının evlatlarının ülkesi Yunanistan ve İtalya'da hükümetler düştü. Bugün ki,  Parlamenter sisteme öncelik eden Roma'da, artık hükümette hiçbir siyasetçi yok. Teknokrat hükümeti ülkeyi yönetiyor. İtalya halkı bunu yuttu, İtalya halkına bu hazmettirildi.   

Şimdi yeni yıla girerken bu süreçte bir değişiklik olacak mı? Ben şüpheliyim. Değişim olmadan da kalıcı çözümler üretilmesi zaman alacak ve zor olacak. Umarım ben yanılırım.

Her şeye rağmen yeni bir yıl yeni bir umuttur. Yeni yılınız kutlu olsun, sevgiyle kalın.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019