Bizden ve Amerika’dan iki gelişme

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Bizden gelişmenin haberi hane halkının borçlarının gelirlerinden daha hızlı arttığı bilgisini ortaya koyuyor. Amerika’da Başkan Obama’nın açıklamasını içeren haberde ise dünyanın en gelişmiş ülkesinde gelir dağılımındaki olumsuz gelişmeler nedeniyle, tedbirler almanın gündemde olduğu bilgisine yer veriliyor.

Son dönemde uluslararası değerlendirmelerin yer aldığı bütün haberlerde, bir “tedirginliğin” dile getirildiğine tanık oluyoruz. Obama, Amerikan Gelişme Merkezi’nde yaptığı konuşmada, 1970’li yılların sonundan bu yana ülkesinde gelir dağılımının bozulduğunu, bunun ortaya çıkardığı ekonomik ve sosyal olumsuzluklara karşı, yeni önlemlere gerek olduğunu belirtiyor. Bu açıklamayı yaparken 1950’lerde bir işçinin ücretinin  şirket genel müdürünün ücreti 20-30 kat iken, bugün bunun 273 kata yükseldiği bilgisini veriyor. 1970’lerde toplam içinde yüzde 30 pay alan en üst gelir grubunun bugün payının yüzde 50 seviyesine çıktığını açıklıyor. Bu olumsuzluğun giderilmesi için “Gelir dağılımı adaletsizliği hükümetin görevi değildir” düşüncesinin terk edilerek hükümet tarafından gelir dağılımında eşitlik sağlama yolunda önlemler alınmasını istiyor.

Dünyanın en gelişmiş ülkesinde gelir dağılımından şikayet Başkan Obama tarafından bu anlatımla, açıklıkla ortaya konulmuş oluyor.

Bunda bana göre, 1970’lere kadar,  haber düz aynada olduğu gibi aktarılırken,  o dönemden sonra, ticari ve siyasi çıkarlara bağlı değiştirilerek sunulmasının da etkisi olmuştur. O günden sonra araya giren manüpilatörler aracılığıyla ticari ve siyasi çıkarlara bağlı haberlerin değişikliğe uğratılabilerek sunulduğunu görüyoruz. Bu değişimin olması da , bu olumsuz gelişmede  etkili olmuştur/ olmaktadır.

Arkadaşımız Naki Bakır’ın haberinde ise ülkemizde hane halkının harcanabilir gelirinin son yılda yüzde 9.7 artarken, yükümlülüklerinin yüzde 24.1 oranında artığı bilgisi yer alıyor. Son yıllarda benzeri gelişmelerin yaşandığının altı çizilerek, 2011 yılında harcanabilir gelire oranı yüzde 47.4 olan hane halkı yükümlülüklerinin bu yıl sonu öngörüsünün yüzde 55.2 olacağı belirtiliyor. Bu gelişmeye karşılık ülkemizde hane halkı borç yükü benzerimiz ülkelere göre hala düşük oranda. Ancak, harcanabilir gelir artışına oranla 2.5 kat daha hızlı artışı sorun yaratabilecek bir durum olarak görülyor. Bunun sonucunda son yıl içersinde tüketimi ve kredi kartı kullanımını disipline etmek için BDDK tarafından yeni önlemler alınarak “fren” oluşturulmaya çalışıldı.

Bakır’ın haberinde hane halkının kredi ve kredi kart borcunun Ekim ayı sonunda 321 milyar 100 milyona yükseldiği, bunun 239 milyar 100 milyonunun tüketici kredisi olduğu, bunun içersinde yaklaşık yarısının 106 milyar 800 milyonluk bölümünü konut kredilerinin oluşturduğu bilgisine yer veriliyor. 8 milyar 300 milyonluk kısmının taşıt kredileri olduğu belirtilirken, 82 milyarlık  bir kredi kartı borç yükümlülüğü olduğunun da altı çiziliyor.

Bu veriler uzmanlarca hem “Konut balonuna” dikkat, hem de “kart borçlarına fren” uyarılarının yapılmasına neden oluyor.

Aslında ortaya çıkan tablo, hane halkının geliri üstünde bir harcama eğilimine sahip olduğu düşüncesiyle, hem hızla artan hane halkı borçlanmasına, hem de kredi kartı borçlarındaki hızlı artışa  dikkat çekilmesiyle sonuçlanıyor.

Hane halkı borç yükünün çok yüksek olmadığı bilinirken, hızlı artışının tedirginlik yarattığı görülüyor. Bu tedirginliğin temelinde ise yüzde 20’lerden yüzde 14’lere gerileyen tasarruf oranı, halkın son dönemlerde tanıştığı kredi kartlarındaki harcamasını gelirine dayalı dengeli sürdürmesi gerektiği bilincine ulaşmamış olması, tüketim çağrılarına kolay aldanıp, gelir/ihtiyaç dengesine dikkat etmeden tüketim harcaması ile  borçlarını artırmaları neden oluyor.

Bunların doğurduğu tedirginlik ise “bir şeyler yapmak”, “önlemler almak” gereğini tartışma gündemimize oturtuyor...  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar