Kulüpler arasında gelir farkı açılıyor!

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR taksar@gmail.com

Yıllık 19.4 milyar euro gelir yaratan Avrupa futbolunda kulüpler arasındaki gelir farkı açılmaya devam ediyor. Özellikle beş büyük ligin futbol pastasındaki payı her geçen gün daha da artıyor. Deloitte’un son raporundaki verilere göre, 2012-13’te 19.4 milyar euro büyüklüğe ulaşan Avrupa futbol pastasından beş büyük ligin aldığı pay 9.3 milyar euroya ulaşıyor. Bu tutar, toplam Avrupa futbol gelirinin %48'ine karşılık geliyor. Kalan %52’lik payı ise, diğer 48 ülke ligi kendi aralarında paylaşıyor.(1) Daha açık ifadeyle, beş büyük ligde, lig başına ortalama gelirden alınan pay %9.6’ya ulaşırken, çevre ve yarı-çevre liglerde bu oran %1.8 civarında gerçekleşiyor. Bu durum, Avrupa futbolunda rekabetin, büyüklerin lehine haksız rekabete dönüştüğünü bize gösteriyor.

Yıllık 500 milyon euro gelir sınırını geçen dört kulüp var!

Küreselleşen dev kulüpler gelirlerini geometrik olarak artırabiliyorlar. Nitekim, aşağıdaki tablo da bize gösteriyor ki, Para Ligi’nin lideri 518.9 milyon euroluk geliriyle küresel bir takım olan Real Madrid. Real Madrid rekabet üstünlüğünü kullanarak 211.6 milyon euro ticari gelire ulaşırken, yıllık 188.3 milyon euro yayın geliri ve 119 milyon euro da maç günü geliri elde etmiş vaziyette ve Real Madrid bu geliriyle 500 milyon sınırını geçen ilk futbol kulübü de olmuş durumda. 

Bununla birlikte, 2013-14 tarihli finansal verilere göre 500 milyon sınırını geçen üç tane daha kulüp bulunduğunu görüyoruz.(2) 

2014 tarihli finansal verilere göre, Bu dönemde Manchester United 551 milyon euro gelire ulaşırken, Üçüncü Barcelona'nın gelirleri 530 milyon euro olarak gerçekleşti. Alman Bayern Münih kulübü ise tarihinde ilk kez 500 milyon euro sınırını aşarak, 528 milyon euroluk geliriyle 500 milyon barajını aşan dördüncü Avrupa Kulübü oldu.(3)

Küreselliğin avantajını paraya çevirdiler!

Sadece kendi liglerinde değil, aynı zamanda dünyanın dörtbir tarafında yaygın taraftar tabanına sahip bu büyük kulüpler, özellikle logolu ürün satışında, sponsorluk geliri elde etmede ve naklen yayın gelirlerinde rakiplerine önemli farklar atıyorlar. 

Küresel müşteri taraftar tabanını yaygınlaştıran dev kulüpler, bir yandan rakiplerine parasal üstünlük sağlarlarken, diğer tarafta da yeşil sahalarda bu üstünlüklerini sportif rekabet üstünlüğüne taşıyorlar. 

Yabancı sermaye büyük liglere akıyor

Bu kulüpler lehine gelişen haksız rekabet, bir süre sonra, futbol dışı fonların bu takımlara daha fazla yönelmesine de neden oluyor.(4) Son on beş yılda başta Rus milyarderleri olmak üzere, Araplar, Amerikalılar ve Asyalılar paralarını Avrupalı futbol kulüplerine plase etmeye başladılar. Yukarıdaki tablodan da görülebileceği üzere, Para Ligi’nde yer alan 20 takımdan yedisinin mülkiyeti ve yönetimi Avrupa’nın dışına çıkmış durumda. Premier Lig’de 20 takımdan 11’inin, Championship’te ise 24 kulüpten 13’ünün mülkiyeti yabancılara geçmiş durumda.(5) 

Belki, Alman Bayern Münih bu genellemenin dışında tutulabilir ama son yıllarda en fazla yabancı fon çeken kulüplerin başında Manchester City ve Paris Saint Germain geliyor. Bu iki kulüpten Manchester City'e giren yabancı kaynak tutarı son iki yılda 440 milyon sterline ulaşırken, PSG'e giren yabancı sermaye tutarı ise 250 Milyon Euro oldu. Yine, bu kapsamda Abramovich aracılığıyla Chelsea'ye aktarılan yabancı kaynak tutarı da 840 milyon sterline ulaşmış durumda. Bu kulüplerde yaşanılan bu sıra dışı gelir ve servet artışı, bu kulüplerin kendi liglerinde ve Avrupa futbol piyasasında kendi hegemonyalarını kurmalarını da beraberinde getirdi.

Kısacası, son on yılda İngiliz Premier Lig’e gelen yabancı sermaye miktarı 8 milyar euroya ulaşırken, Fransız Lig1 ve İtalyan Serie-A’ya son iki yıl içinde gelen yabancı yatırım tutarı 1.2 milyar euroya ulaştı. 

Aşırı gelir artışı ve servet birikimi futbolu krize sokuyor!

Aşırı gelir birikimi ve servet yoğunlaşmasının yaşandığı merkez liglerde bazı kulüpler, sahip oldukları rekabet üstünlüklerini de kullanarak, Avrupa futbol pastasından daha fazla pay almaya başladılar. Küçük kulüp ve liglerin paylarına düşen dilimlerin giderek incelmesi, bu kulüpleri büyük liglerle rekabet edemez duruma getirdi. 

Dengesiz rekabetin zamanla haksız rekabete dönüşmesi, süreç içinde merkez ligler ile çevre liglerin kulüpleri arasında sportif ve mali performansta da derin uçurumlar oluşturdu. Kulüpler arasında oluşan bu derin uçurum, büyük bütçeli kulüplere daha fazla harcama olanağı sağlarken, zengin merkez kulüplerine yetişmek isteyen çevre ve yarı çevre liglerin kulüplerini ise, sahip olmadıkları gelirleri (borçlanarak) harcamaya yöneltti. 

Merkez liglerde ise özellikle büyükler arasındaki rekabette marjinal maliyetlerin marjinal hasılatların üzerine çıkması önemli kar düşüşlerine ve zararların oluşmasına neden oldu. Bu durumdan kurtulabilmek için maliyetleri disiplin altına alma yerine, ilave fon-gelir yaratmaya yönelen merkez lig kulüpleri, bu kısır döngüden kurtulmak için yabancı fonların futbola girmesine ortam hazırladılar ve bu bağlamda futbol dışı kaynaklar, futbola akmaya başladı. Asırlık kulüplerin önce mülkiyet sonra da yönetim yapıları değişmeye başladı. 

Futbolun finansallaşması ve mevcut rekabetin giderek büyüklerin lehine haksız rekabete dönüşmesi, futbol kulüplerini süreç içinde finansal dar boğazlara itti. Çoğu kulüp borç batağına saplandı. Bazıları tarih oldu, bazıları iflas etti veya sahiplikleri el değiştirdi. 

Gelirler arttı, zararlar da!

Kısacası, futbolun parasallaşıp finansallaşması bir yandan kulüplerin gelirlerini artırırken, diğer taraftan kulüplerin borçluluklarını ve operasyonel giderlerini artırdı, marjinal maliyetleri yükseltti, karlılıklarını düşürdü. Özellikle, artan oyuncu ücret ve maaşları büyük kulüpleri finansal darboğazlara itti. Bugün Avrupa futbolunda ücret ve maaşlara ödenen tutarlar 5 milyar euroya yükselirken, faaliyet giderleri 7.7 milyar euroya ve zararları ise 1.1 milyar euroya ulaşmış durumda.(6)

Nitekim, bugün Avrupa futbolunun toplam borcu 9.3 milyar euroya ulaşırken, bu borçlanmadan aslan payını merkez lig kulüplerinin alıyor olması, sportif rekabette de çevre ülkelerin aleyhine oluyor. Bu kapsamda bakıldığında, endüstriyel futbolun gözbebeği, dünyanın en fazla parasal getiri sağlayan kupası olan Şampiyonlar Ligi’nde son 15 yılda sadece bir kez Portekiz’in Porto Kulübü 2003-04 sezonunda kupayı havaya kaldırabilme fırsatı buldu. Onun dışında, bu kupanın sahibi her yıl beş büyük ligden ve kendi liglerinde en fazla servet birikimine sahip takımlar tarafından kazanıldı.


Kaynaklar:
81) Deloitte Sport Business Group, Annual Review of Football Finance, June 2013,Sh.6-7
(2) “Bayern Münih'in Gelirleri 500 Milyon Euro'yu Aştı”, http://www.futbolekonomi.com/index.php/component/content/article/103- manet/3301-bayern-muenih.html
(3) “Bayern Munich Reportedly Generates Revenue Of €528M” http://m.sportsbusinessdaily.com/Global/Issues/2014/10/13/Finance/Bayern-Munich.aspx
(4) http://www.theguardian.com/football/blog/2013/dec/09/bayern-munich-bundesliga-global-expansion-karl-heinz-rummenigge, Monday 9 December 2013.
(5) “Why on earth buy a football club?”, http://www.bbc.com/news/business-26365955
(6) Licensed Thrill, Benchmarking report on the clubs qualified and licensed to compete in the UEFA competition season 2013-14,
 

Futbol Para Ligi en zengin 20 kulüp (2014)

1 Real Madrid    Avrupa
2 Barcelona    Avrupa
3 Bayern Münih    Avrupa
4 Manchester United    ABD
5 Paris Saint-Germain    Ortadoğu
6 Manchester City    Ortadoğu
7 Chelsea    Avrupa
8 Arsenal    ABD
9 Juventus    Avrupa
10 AC Milan    Avrupa
11 Borussia Dortmund Avrupa
12 Liverpool    ABD
13 Schalke 04    Avrupa
14 Tottenham Hotspur    Avrupa
15 Internazionale    Asya
16 Galatasaray    Asya
17 Hamburger SV    Avrupa
18 Fenerbahçe    Avrupa
19 AS Roma    ABD
20 Atlético de Madrid    Avrupa

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar