Mevsim değişirken

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Mevsimsel açıdan eylül ayı yaz mevsiminin sonu erdiği hazan mevsimine ilk adımın atıldığı, bir mevsimlik dönüşümün başladığı bir zaman noktası olarak algılanır. Ekonominin dinamiği ve bunun izlenmesinde de böyle bir ayrım yapılagelmiştir. Şimdilerde eskimiş gibi duran alışkanlıkların optiğinden bakıldığında eylül ayının özellikli bir ay olduğu görülür. Yaz ayları bir miktar durgunlaşma ile geçer, faaliyet yavaşlar bunu izleme ve anlamlandırma çabalarına da genel bir rehavet çöker. Eskiden eylül bu rehavetin sonlandığı ay olarak algılanırdı. 

Bu sene eylül ayının bu tür bir özelliklerinin olmayacağı anlaşılıyor. Belki herkes rehavet dolu bir tatil yaptı ama ne olaylar, ne piyasalar ne de ekonomiler hız kesti. Gelişmeler ve bunların getirdiği riskler aynen devam etti. Aktörler de bunları izlemeyi kesintisiz sürdürdü. 

Aslında, ekonomi alanında, kış ve bahar aylarını neredeyse tek boyutlu bir ilgi odaklanmasıyla geçirdik sayılır. Geçen senenin sonbaharından sarkan merkez bankası odaklanması sonraki aylarda da hız kesmeden sürdü. Hiç kesilmeden yaza aktarılan bu eğilimin şimdi sonbahara taşındığı gözleniyor. Gelişmişlerin büyük merkez bankalarına karşı neredeyse madde bağımlılığına dönüşen özel bir bağımlılık türü gelişti dünyada. Bu bağımlılık yaz aralığı vermeden sürdü. 

Büyük merkez bankalarının ne yapabileceğini, bunu ne zaman yapabileceğini, olası yansımaların ne olabileceğini kestirme işinin şimdi de sonbaharın da temel uğraşı olacağı anlaşılıyor. Merkez bankalarının para kararları tek başına, kafadan alınan kararlar değil. Bu tür kararları etkileyen, giderek belirleyen pek çok iktisadi değişken var. Gelişmişlerin büyük merkez bankalarına karşı başlayan bağımlılık tüm bu değişkenlere karşı da adeta dolaylı bir bağımlılık üretip, besliyor. Büyük merkez bankalarının kararlarına karşı kendinizi korumak istiyorsanız bu kararları önceden kestirmeniz, bunun için de bütün bu değişkenlerin hareketlerini izlemeniz ve anlamlandırmanız gerekiyor. Bu da, örneğin aylık bazda alınan merkez bankası kararlarını yerli yerine oturtabilmek için, birçok değişkeni günlük bazda izleme zorunluğu doğuruyor. Bu yoğun bir iş ve durması, dinlenmesi yani mevsimlik kesintisi hemen hiç yok gibi. 

Mesela, ABD Merkez Bankası (FED) sistemin en büyük ve en etkili merkez bankası. Tüm aktörler FED’i yakından izliyor, attığı adımları doğru algılamaya ve anlamlandırmaya çalışıyor. Bu hafta FED’in temel para politikası kararlarının alındığı, yani para miktarı ve faiz büyüklüklerinin belirlendiği Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) aylık toplantısı var. Yeni ve önemli açıklamalar olmasa bile bu toplantının bazı işaretlerin verileceği bir toplantı olması bekleniyor. Bu bağlamda yapılacak açıklamaları “asrın kararları” olarak niteleyen bazı yorumcular bile var. Yani, sanki alınacak kararlar bir yüzyıllık dönemin bütün parametrelerini etkileyecekmiş gibi bir hava var ortalıkta. Bağımlılık durumu böyle bir noktaya gelip dayanmış durumda. 

Şöyle geriye dönüp bakın, geçen sonbahardan bu yana, bu tür aylık toplantıların ve kararların asrın olayı olarak nitelendiği sayısız örnek var. Hepsinde de tartışılan ve karara bağlanan işler aynı. FED’in uzun süredir devam ettirdiği parasal genişlemeden ne zaman vaz geçeceği, bunu nasıl ve ne şekilde yapacağı tartışılıyor. 

Üstelik bu defaki toplantı adeta tek bir kelimeye bağlanmış gibi. FED’in parasal genişleme dinamiğinin ne zaman sonlanacağı belli. Ama fiilen parasal daralma sürecinin ne zaman başlatılacağı, yani önceden verilen likiditenin ne zaman geri çekilmeye başlanacağı meselesi hala karanlıkta. Bu ABD’de beklenen faiz artışının da ne zaman yapılacağını belirsiz hale getiriyor. FOMC’nin önceki toplantılarında bu mesele bu işler için henüz “kayda değer bir süre” olduğu (considerable time) ifadesi ile geçiştiriliyordu. Bu “kayda değer” kelimesi adeta sihirli bir sözcüğe dönüştü. 

FOMC toplantılarında bu sözcüğe açıklık getirecek bir işaret beklenmeye başlandı. Kayda değer süre meselesi kışı bahara, baharı da yaza bağlayan bir sorun oldu. Şimdi aynı doğrultuda yazı da sonbahara bağlıyor. Eylül ayının ikinci haftasındaki toplantıda da bu meseleye açıklık getirecek bir ifade ya da işaret olup olmayacağı tartışılıyor. Olacak diyenlerle daha bir süre var diyenler şimdiden kamplaşmış durumda. 

Bütün bunlara bakınca koca bir yazı devirdik değişen bir şey yok demek mümkün. Bir kez daha mevsim dönüşümünü ıskaladık, eylülün bütün güzelliğine yazık ettik galiba.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018