Orta saha alarm veriyor

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Lig öncesi oynanan hazırlık karşılaşmaları, oyuncuların yorucu kamp programı içinde veya sonrasında çıktıkları müsabakalar olduğundan, ayrıca ikinci yarılarda birbiri ardına yaşanan değişiklikler maçların temposunu bozduğundan, resmi karşılaşmalara muteber bir ölçüt kabul edilemez. Hiç şüphesiz Beşiktaş’ın Yunanistan’da oynadığı Olympiakos karşılaşması da bu kapsamdaydı. Yine de siyah-beyazlı takımı hafta sonu çıkacağı ilk lig maçı öncesinde son kez görmek isteyen herkes gibi biz de ekran başındaki yerimizi aldık ve başlayacak sezonda Beşiktaş’ın performansına dair ipuçlarını aramaya koyulduk. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, Şenol Güneş takımları genelde lige fırtına gibi girmekten ziyade zaman içerisinde yüksek tempoya çıkan ekipler olurlar. Muhtemelen Beşiktaş’ın durumu da benzer bir seyir gösterecek. Eğer Beşiktaş’ın Yunanistan’daki futbolunu geçerli bir ölçüt kabul edecek olursak, burada siyah- beyazlı renklere gönül verenlere karanlık bir tablo çizmemiz gerekir. Oysa ben Beşiktaş’ın ligde çok daha istekli ve diri bir görüntü vereceğini düşünüyorum. 
Karşılaşmaya ideale yakın bir tertiple çıkan Beşiktaş’ta, orta alandaki ihtiyaç maçın her anında gören gözlere çarptı. Zaten “ideale yakın” tabirini kullanırken; kafalardaki kadrodan Veli, Tolgay ve Sosa gibi üç oyuncunun uzak kaldığını bir şekilde hatırlamamız lazım. Veli’nin durumundaki belirsizlik, Tolgay’ın uzun süreli yokluğu ve Sosa’nın mental problemleri… Hal böyleyken, Beşiktaş yönetiminin tüm şartlarını zorlayarak en az bir tane çift yönlü orta saha oyuncusunun transferini acilen bitirmesi gerekiyor. Olympiakos karşısında zaman zaman saman alevi gibi parlayan Beşiktaş, bir türlü topun hâkimi olup rakibi baskı altına alamadı. Bunun sebebi dönen topları en kısa yoldan hücuma yönlendirecek usta bir ayağın eksikliği. İyi niyetli mücadelelerine rağmen ne Atiba ne de Necip bahsettiğimiz vasfı taşımıyorlar. Takım saha içinde Gökhan Töre ve Quaresma’yı topla buluşturarak bu sorunu çözmeyi denediyse de dripling yapmakla topu koşturmak birbirinden çok farklı şeyler. Talihsiz bir sakatlık yaşayan Tolgay Arslan, geçen yıl izlediğimiz takımda adeta “merkez dişli” vazifesi görüyordu. Nasıl merkez dişlinin arıza verdiği durumda çevre dişlilerin çalışmasını bekleyemezseniz, orta alanda pas trafiğini organize edecek ve takımı yönlendirecek bir futbolcu olmadan da Gökhan Töre, Quaresma ve Mario Gomez’den verim almayı bekleyemezsiniz. Bizim futbol jargonunda, Beşiktaş’ın ihtiyacına binaen tarif ettiğimiz oyuncuların hepsine “ön libero” deyip geçiyorlar ama doğru şekliyle anlatacak olursak, “defansif orta saha” (DM) ile “merkezi orta saha” (CM) birbirlerinden ayrışan oyuncuları betimler. Siyah-beyazlı takıma gereken ise mevkisi itibariyle bir “merkezi orta saha oyuncusu.” Teşbihle anlatmak gerekirse, Emre Belözoğlu tipinde bir futbolcu. Açıkçası, Beşiktaş’ın orta alanda hamallık yapacak futbolcusu var. Atiba, Necip ve gereği halinde Serdar Kurtuluş işin mücadele boyutunu kolaylıkla kotarabilirler ancak iş topu kullanmaya gelince, bu işi kısmen üstlenebilecek Oğuzhan dışında bir alternatif gözükmüyor. Zaten kamp döneminde Şenol Güneş’in Motta’yı o bölgede denemesi ve Eslem’i sıklıkla oyuna sokması bahsettiğimiz tespiti yaptığının bir işareti. Olympiakos maçıyla bu eksiğin takım içinden giderilmesinin zor olduğu görüldüğüne göre sorunu bu sezon transfer döneminde gayet iyi işler yaptığını düşündüğüm Beşiktaş yönetimi çözmek zorunda. 

Diğer mevkilere de kısaca değinecek olursak, savunma bloğunun maça çıkan şekliyle lige taşınacağını düşünüyorum. Rhodolfo, kısa sürede rüştünü ispat edecek gibi görünüyor. Ersan sol ayaklı olmasının avantajını kullanacak ama topu kullanması tam bir fecaat. Sağbekte Andreas Beck ve Serdar arasında çok fark yok. Tecrübesiyle Beck ilk tercih olur. Yaptığı son sakarlıktan sonra Motta ilk 18’e alınmasa bile şaşırmam. Tosic formayı kaptı bile. İleri uçta Mario Gomez’in henüz takım arkadaşlarıyla aynı frekansta buluşamadığını gördüm. Eğer ceza sahası içinde Gomez gibi bir silahınız varsa kafayı kaldırıp gol pası yapabilmeniz çok önemli. İzlediğim kadarıyla Alman golcü sürekli kendisini savunmanın ölü noktalarına atıp pas bekliyor ama ne havadan ne de yerden istediği topları alamadı. Sosa’nın muhtemel dönüşüyle bu konudaki uyuşmazlık önemli ölçüde giderilebilir. 

Özetle, Beşiktaş Yunanistan’da oynadığı karşılaşmada sevenlerine çok parlak bir görüntü vermedi ama mevcut sorunların çözümü de atla deve değil. Benim gördüğüm kadarıyla teknik heyet teşhisi koymuş. İdarecilerin de bir an evvel tedaviyi başlatması gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016