Bir Barcelona değil

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com



Herhalde dünyada maçtan önce hangi düzende sahaya yayılacakları en kolay tahmin edilen takımlardan bir tanesi de İspanyollar olsa gerek. Sonucu merakla beklenen maçın başlama düdüğü çaldığında, Del Bosque taktiksel anlamda bizleri hiç şaşırtmadı ancak İspanyol teknik adamın oyuncu tercihleriyle Cesare Prandelli'nin ekmeğine yağ sürdüğünü yazmamak olmaz. Tüm futbol dünyası içinde 4-3-3'ü en iyi uygulayan takımlardan olan Barcelona'nın oyun içi etkinliği, -bilhassa defansif anlamda- birlikte oynama pratiğine dayanıyor. Futbolseverler arasında "topu 6 saniye içinde geri kazanmaya dayalı prensip" olarak anılan olgu sahada uygulamaya konamadı ise bunu büyük ölçüde saha parselasyonu ve oyuncu kaymalarıyla alan daraltmanın başarılamayışına bağlamak gerek. Üstüne üstlük ilk on birinde klasik bir santrfora yer vermeyen Del Bosque'nin orta alanda kalabalık olma adına topu ileride tutacak bir isimden taviz verişi de ilk 45 dakikada maçı kilitleyen etkenler arasında idi. Buna mukabil Prandelli'nin savunmada 5-3-2, atağa çıkıldığında 3-5-2'ye dönen sıra dışı anlayışı, 4-3-3'e önemli bir anti-tez oluşturdu. Her iki kanattaki Maggio ve Giaccherini, İspanyolların kanat forvetleri olarak sahaya sürdüğü Iniesta ile David Silva'yı durdurdukları gibi ortalamanın üstünde efor sarf ederek her fırsatta hücuma da çıktılar. Takım halinde topun arkasına geçme konusunda sıkıntı yaşamayan İtalyanlar, De Rossi'yi "sarkık olmayan" bir libero gibi kullanarak savunmanın orta alandaki ilk köprü Pirlo ile bağlantı kurmasını sağladılar. Balotelli'nin müthiş becerisine rağmen her zaman görmeye alışık olduğumuz motivasyon sorunları aslında İtalya açısından bir dönüm noktası sayılmalı.

 

Harcadığı önemli pozisyon sonrası Prandelli'den kemendi yiyen yıldız futbolcu, yerini Di Natale'ye bırakınca İtalya'nın kontratakları aslında çok daha ciddi bir tehdit halini aldı. Ardı ardına gelen gollerle birlikte skorda denge oluşmuş olsa da İspanyolların karşılarında hiç de beklemedikleri bir rakip bulduklarını kaydetmek gerekiyor. Esasen Del Bosque yanlışından dönüp de Torres'i sahaya sürünce İspanya takımı galibiyeti koparacak pozisyonları da buldu ama futbolun adaleti mutlak biçimde Prandelli ve öğrencilerinin sahadan puanla ayrılmalarını gerektiriyordu. 90 dakika geneline baktığınızda gerek topa sahip olmada gerekse de isabetli pas sayısında İspanya milli takımının üstün olduğunuzu görüyorsunuz. Bu istatistiğin şaşılacak bir tarafı yok ancak Barcelona ve İspanya milli takımının ortaya koyduğu başarılı futbol ekolü rakip takım ve teknik adamları defansif teoriler geliştirmeye itiyor, bu da açık. Şampiyonlar Ligi'nde Barcelona'ya karşı oynayan "kalburüstü" takımlarda gördüğümüz kompakt yapı giderek bu ekolün antidotu olarak öne çıkmaya başladı. Bu açıdan bakıldığında İspanya milli takımı Barcelona'nın gerisinde gözüktüğüne göre, Avrupa Şampiyonası'ndaki "ezici favori" algılamalarının değiştirilmesi gerekebilir. Benim asıl merak ettiğim, teknik adamların ilerleyen maçlarla birlikte bu karşılaşmadaki anlayışlarını koruyup korumayacakları. Örneğin Del Bosque santrforsuz yapılanmasına devam edecek mi? Ya da Cesare Prandelli 5-3-2'den vazgeçip rakibe göre taktik mi belirleyecek? Kuşkusuz bu soruların yanıtları da takımların şampiyonadaki kaderleri açısından önemli. Bugünden görünen şu, Prandelli teknik adamlık formunu korursa Avrupa Şampiyonasına damgasını vurabilir.

 

spor_cem.jpg

 

Türkiye liglerinden haberler

- Beşiktaş Kulübü Olağanüstü Genel Kurulu'nda kulübün mali durumuyla ilgili üyelere bilgi veren Yönetim Kurulu Üyesi Berk Hacıgüzeller, 31 Mart 2012 itibariyle net borcun 580 milyon 994 bin 498 lira olduğunu açıkladı. Berk Hacıgüzeller, Fulya projesinde bugüne kadar yaklaşık 20 milyon euro tutarında gelirin, yönetimsel zaaflar nedeniyle kaybedildiğini de vurguladı.

- Aykut Kocaman, geçtiğimiz günlerde U18 Ligi Türkiye Şampiyonası'nda Beşiktaş'a 3 gol atarak yıldızlaşan Recep Niyaz'a tam not verdi. Tecrübeli hoca, Alex'in veliahdı olarak gösterilen 17 yaşındaki oyuncuya takımda yer arıyor. 2011-12 sezonunda ilk kez Manisaspor karşısında sarı lacivertli formayı giyen Recep Niyaz'ın, yeni dönemde daha fazla şans bulacağı tahmin ediliyor.

- Trabzonspor Başkanı Sadri Şener'in, takımdan ayrılmak istediğini kendisine ileten golcü oyuncu Burak Yılmaz'a, "10 gün içinde işini hallet. Biz de buna göre yol haritamızı çizelim" dediği öğrenildi. Başta Lazio olmak üzere birçok Avrupa kulübünden teklif alan Burak Yılmaz, önceki gün teknik direktör Şenol Güneş'le bir görüşme yaptıktan sonra yönetime takımdan ayrılmak istediğini ve gelen teklifleri değerlendireceğini iletmişti.

- Yeni sezon öncesinde arayışlarını sürdüren Bursaspor ilk transferini yaptı. Boluspor'un yetenekli oyuncusu Ferhat Kiraz'ı renklerine bağlayan yeşil beyazlı ekip, resmi imzayı önümüzdeki günlerde attıracak. Bursaspor forması giymek için gün saydığını ifade eden Ferhat, "Yeşil beyazlı takımda oynamak büyük gurur. Ağırlığını taşıyacağıma inanıyorum. Kendime güveniyorum. Olmak istediğim yerdeyim" dedi.

- Kayserispor'a menajeri vasıtasıyla son bir mesaj gönderen Nordin Amrabat, gerekirse futbola ara dahi verebileceğini ama sarı-kırmızılı ekipte artık oynamayacağını söyledi. Galatasaray yönetimi, oyuncunun transferdeki tavrı sebebiyle sakin duruşunu korurken; Kayserispor yönetimi ise önümüzdeki günlerde toplanarak transferle ilgili nihai kararını verecek.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016