AB’de hukuku çiğneyene para yok

Osman ULAGAY
Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Avrupa Birliği’nin (AB) 2020 – 2027 yılları arasındaki bütçesini belirleyecek görüşmelere bugün başlanıyor. AB’nin halen uygulanmakta olan 1 trilyon euro tutarındaki 2014- 2020 bütçesi AB ülkelerinde gerçekleşen toplam kamu harcamalarının yalnızca %2’sine eşit bir büyüklükte ama bu bütçeden pay kapmak için müthiş bir çekişme yaşanıyor AB üyesi ülkeler arasında.

2014-2020 bütçesinde 350 milyar euro tutarında önemli bir büyüklüğe sahip olan “Uyum Fonu”, genişleme sürecinde AB üyesi olan ülkelerin AB normlarına uyum sağlamak amacıyla yararlandıkları bir kaynak. 2014-20 bütçesinde bu fondan en fazla yararlanan ülkeler arasında, AB’den 77 milyar euro destek alan Polonya ile 22 milyar euro destek alan Macaristan da bulunuyor.

Polonya ve Macaristan’ın bir süreden beri liberal demokrasinin kurallarını çiğneyen, yargının ve medyanın bağımsızlığını yok eden, yandaş olmayan sivil toplum kuruluşlarına hayat hakkı tanımayan iktidarlar tarafından yönetildiği biliniyor. Avrupa Parlamentosu’nda Liberal ve Demokrat Partilerin oluşturduğu ALDE grubunun başkanı olan, eski Belçika Başbakanı Guy Verhofstadt, Polonya ve Macaristan’a yeni AB bütçesinden fon ayrılmasına karşı çıkan güçlü bir akımın başını çekenlerden biri. Bu görüşü savunanlar, hukukun üstünlüğünün geçerli olmadığı ülkelerde mali yönetimin ve denetimin de sağlıklı olamayacağını ve AB fonlarının AB’nin temel ilkelerine uygun şekilde kullanılamayacağını vurguluyorlar.

On yıl önce 1 dolar 1.29 TL idi

On yıl önce, 2008 yılının 2 Mayıs günü bir ABD dolarının kaç TL. ettiğini bilmem hatırlıyor musunuz? Ben size hatırlatayım: İnanmak zor gelebilir belki ama 1 dolar 1.29 TL. idi on yıl önce. Aynı yılın sonunda Türkiye’nin kişi başına milli geliri de ilk kez 10,000 doları aşarak 10,900 dolara yaklaşmıştı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) iktidara geldiği 2002 yılında 3,600 dolar dolayında olan kişi başına milli gelirimizin 2008 sonunda 10,900 dolara yükselmesi alkışlanması gereken bir başarı hikayesinin sonucuydu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün seçim meydanlarında tekrarladığı “Türkiye ekonomisini 3 kat büyüttük” iddiası da o dönem için doğruydu ama sonraki on yılda gelinen nokta ortada. Bugün bir ABD doları 4.05 TL. dolayında, 2017 sonunda Türkiye’nin kişi başına milli gelirinin 10,597 dolar olduğu açıklandı. Bu tabloya bakarak bu on yıl içinde Türkiye’yi yönetenlerin ekonomi yönetiminde çok başarılı olduğu, hatta mucize yarattığı söylenebilir mi?

Sayın Erdoğan’ın kullandığı mantıkla ve verilerle son on yılda Türkiye’yi yönetenlerin bu on yılı boşa harcadığını, gerçek gelirimizin yerinde saydığını, hatta küçüldüğünü söyleyebiliriz. AKP sayesinde sıfırlarından kurtulan Türk lirasının son yıllarda en çok değer kaybeden paralardan biri haline geldiği de bir sır değil.

Asimetrik seçime gidiyoruz

Tek adam rejimlerini liberal demokrasilerden ayıran en önemli özelliklerden biri seçimle ele geçirmiş olanların iktidarda kalmak için her şeyi göze almaları, her yola başvurmaları.

Demokrasilerde seçim kaybetmenin de oyunun bir icabı olduğunu kabul etmek istemiyor ülkelerini tek adam rejimiyle yönetmeye alışanlar. Bu nedenle ellerindeki bütün olanakları kullanarak seçmene sınırsız vaatlerde bulunabiliyor, devlet kaynaklarını kullanabiliyor, medyayı ve toplumu etkileme araçlarını kendi kontrolleri altına alarak seçmeni yönlendirmek için her şeyi yapıyorlar. Bazıları yargıyı da kontrol altına almaya ve hukuku çiğneyerek seçim sonuçlarını etkilemeye de çalışıyor.

Böyle bir seçimde iktidarı devirmenin hiç de kolay olmadığı ortada. Bunu yapabilmek için iktidarın ortaya koyduğu tablonun gerçeklerden kopuk olduğunu ortaya koymak yetmiyor. Farklı bir vizyonla ülkenin daha iyi yönetilebileceğini, eldeki sınırlı olanakları kullanarak seçmene anlatabilmek ve onu ikna edebilmek gerekiyor. Bunun ancak çok donanımlı ve iddialı bir liderle ve iktidarın yetersizliğini sergileyen kapsamlı bir hazırlık çalışmasıyla yapılabileceği açık.

Bütün bunları hesaba kattığımızda Türkiye’nin şu anda hangi noktada bulunduğunu ve önümüzdeki kritik seçime hangi koşullarda gittiğimizi kolaylıkla anlayabiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar