‘Başkalarının elbiseleriyle büyümüş bir nesiliz’

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI emre.alkin@dunya.com

Bu hafta konuğumuz1979 yılından beri erkek giyimi içinde yer almış bir emekçi ya da ‘gizli kahraman.’ Dünyanın en eski ve köklü kumaş markalarından Scabal’ın Türkiye temsilcisi. ‘Özel dikim’ takım elbiselerin neden bu kadar rağbet gördüğünü ve talep edenler için ne ifade ettiğini sorduk. Bizi kırmadı ve giyinmenin inceliklerini, maliyetini ve önemini anlattı Sami Hergül. Paylaşmasak olmazdı. 

►Neden doktorluk, mühendislik değil de bu iş ? sarbaer.jpg

Güzel soru. Aile işi desem yanlış olmaz. İki ablamın da eşleri bu sektörden. Biri takım elbise terzisi diğer, gömlek terzisi. Bir de şu var tabii: başkalarının kıyafetleriyle büyümüş bir nesiliz biz. İçimizde ukte kaldı bu. Ara sıra bayramlarda eniştem bana bir şeyler diktiğinde mutlu olurdum. Zamanla bu iş beni avucuna aldı. Onunla beraber “ısmarlama” işine başladık. Hiçbir şeyin bulunmadığı yıllardı. Ayakkabımızın içine gazete kağıdı koyardık. Aşağı yukarı 70’lerden bahsediyoruz. Ben de tam bu devrin sonunda 1979 yılında işe başladım. Beyoğlu’nda bugünkü ismi ‘satış danışmanı’ olan ‘tezgahtarlık’ ilk işimdi. 

►Beyoğlu giyim kuşamın okulu gibiydi o tarihlerde değil mi ? 

Doğrudur. O zamanların önemli esnafl arı oradaydı gerçekten. Beyoğlu’nda böyle tecrübeli büyüklerin arasında 5-6 sene piştim. Askerlikten sonra ‘kişiye özel dikim’ işine iyice girdim. Yine rahmetle andığım Vitali Hakko da bu işe inanan bir kişiydi. “Oğlum geleceğin işi kişiye özel hizmet olacak, yapabilirsen bunu yap” demişti. Hiç unutmam. 

‘Armatörler ve bankacıların kilo problemi oluyor’ 

►Siyasetçilerden işadamlarına, sporculardan sanatçılara kadar müşterileriniz var. Kilo alma ve verme durumları sizi zorluyor mu ? 

En çok hangi sektörlerde çalışanlar sizi zorluyor ? İş stresinden dolayı kendine dikkat etmeyenler var. Bazıları ise çok dikkat ediyor. Spor yapıyor diyet yapıyor. İşleriyle daha fazla ilgilenlerde maalesef dönemden döneme kilo alma problemi oluyor. En çok armatörler ve bankacılarda kilo problemleri yaşanıyor. Kendine en iyi bakanlar reklamcılar, otomotivciler oluyor. İşini oturtmuş olanlar, holdinglerde çalışanlar da kendilerine daha iyi bakıyorlar. Siyasetçiler de en başta uygun ölçülerde başlıyorlar ama birkaç yıl içinde birkaç beden büyüyorlar. Siyaseti bırakan zayıfl amayı başarıyor. 

►İşleriniz de ekonomi gibi dalgalanıyor mu ?

Dalgalanıyor elbette. Ekonomi kötüyken 5 takım diktiren 2 tane diktiriyor. Ama vazgeçmiyor. Çok şükür biz 12 ay çalışan bir müesseseyiz. Ancak müşterilerimiz hep son dakika taleplerini iletiyorlar. Bir takımın dikilmesi 2-3 hafta sürüyor. Mesela Mart-Nisan gibi yazlık takımlar için sipariş verseler tam vaktinde kavuşacaklar elbiselerine. Yabancı müşterilerimiz çok önceden sipariş veriyorlar. 

►İhracatınız var demek ? 

Öyle de diyebiliriz. Tasarım tamamen bize ait. Katma değerin büyük kısmı Türkiye’de kalıyor diyebiliriz. Scabal 1938 yılından beri faaliyete devam eden bir üretici. İngiliz markası. Merkezi Brüksel’de. Günlük kumaş stoku 1 milyon 200 bin metre. Dünyanın 45 ülkesine paket dağıtımı yapıyor. Özel siparişler de kabul ediyor. Bu kaliteli kumaşlardan kişiye özel dikim yaparak satmak, ihraç etmek büyük keyif. 
‘Marka olmak için çok üretmek değil, çok iddialı olmak lazım’ 

►Türkiye kumaş işinde ne durumda ?

Türkiye kumaşta böyle bir marka çıkaracak durumda ama nedense yapamıyoruz. Yurt dışına fason üretim yapan firmalar var. Ancak “dünya markası” olmak farklı bir şey. Sadece çok kaliteli olmakla bu sıfatı elde edemiyoruz. Scabal’a 3 metre kumaş siparişi verdiğinizde itiraz etmeden üretip teslim edebiliyor. Türkiye’de özel siparişler konusunda sıkıntılar var. Bu yüzden markalaşma süreci doğru kalibre edilemiyor. Aslında sevmeden yapılacak bir iş değil bu. Ne kadar sevip ne kadar iddialı olmanızla alakalı bu iş. Ne kadar fazla ürettiğinizle değil. 

►Kadınları giydirmekten daha mı hesaplı erkekleri giydirmek? Tasarruflu davranmak için ne yapmalı ? 

Günlük kıyafetler açısından bakarsak erkek daha makul fiyatlara giyiniyor. Yine de erkekler elbiselerini 2 günden fazla giymemeliler. Çünkü koyu renk kumaşlar çabuk parlıyor ve ilk günkü görüntüsünü yitiriyor. Giydikten sonra hemen gardroba asıp kendine gelmesi için beklenmeli. Elbisenin de insan gibi dinlenmesi, hava alması gerekir. Nemli ortamlarda elbiseler daha çabuk eskiyebiliyor. Böyle ortamlarda 210 gramlık kumaşla dikilen bir elbise çok dayanmaz. Bu sebeple 240-260 gramlık kumaşları tercih etmek daha iyi olur. Hafif kumaşlar davete ya da resepsiyona giyilmeli ve hemen dinlendirilmeli. 

‘Erkekler eşlerini bastıracak şekilde giyinmemeliler’ 

►Giyinirken nelere dikkat etmeli ? 

Ben mekanlara göre giyim tarzını tercih ediyorum. Tabii rengi taşıyabilmek de önemli. Kırmızı pantalonu herkes giyemez mesela. Ayrıca yanındaki hanımefendiden daha frapan giyinmemeli beyler. Çiftler uyumlu olmalı. Erkekler, gündüz ve gece kıyafetleri farklı tonlarda kullanabilir. Koyu lacivert bir blazer ve bej ya da gri bir pantalon, kemik rengi ceketin altına lacivert pantalon her zaman kurtarıcıdır. 

►Para kazanınca mı iyi giyiniliyor yoksa iyi giyinildiği için mi para geliyor ? 

Rahmetli Üzeyir Garih bana “seni kıyafetinle karşılarlar ama zekanla uğurlarlar” demişti. Çok doğru söylemiş. Bu iş insanın kendine ve etrafına verdiği değerle alakalı. Bir erkek 300 TL’lik elbiseyle de 3000 TL’lik elbiseyle de şık olabilir. Yeter ki seçimlerini doğru yapsın. Hazır giyim ürününü bir terzide vücuduna göre düzelttirmek bile başlıbaşına farkılıktır. Bundan başka iş insanlarının siyah, bordo veya koyu kahve ayakkabı giymelerini öneriyoruz. Çok parlak bir deri uygun değil. Ayrıca çoraplar da uzun konçlu olmalı. Ben başta İtalyanlar olmak üzere Fransızlar ve az da olsa İspanyoları şık buluyorum. Türkiye’de bugün de stil sahibi insanlar var ama genelde bizim zorlamamızla trendler takip ediliyor. Atatürk bu konuda da çitayı çok yükseğe koymuş durumda. Her zaman çok şıkmış. 

►Son olarak: Moda nedir? 

Kısaca ‘yakışanı giymektir’ desem yetecektir herhalde. 

►Kesinlikle… Çok teşekkürler ve iyi çalışmalar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar