Borçlanma düzeyi korkutuyor

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com


 

AB'deki krizin sona ermemesi, dünyada yaşanılan krizde yeni bir dalga/dip korkusunun artmasına neden oluyor. IMF Başkanı geçen hafta bu konuda uyarıcı bir konuşma yaptı. Bu uyarılara artık hepimiz alıştık. Fakat bu defa biraz farklılık var. Krizden göreli olarak sıyırmış (meşhur tanımlama ile teğet geçen) ülkeler içinde çanlar çalıyor. Özellikle Çin, Türkiye, Hindistan ve Brezilya gibi yükselen ekonomi olarak tanımlanan ülkelerde 2012'de büyüme oranlarının düşmeye başlaması, yeni dalga tartışmasına farklı bir boyut katmakta. Özellikle geçen ay içinde Çin'in faiz oranlarını Lehman Brothers'ın batışından bu yana aşağıya çekmesi, kuşkuları iyice artırdı. Burada Türkiye'yi ayrı kefeye koymak gerekiyor. Çünkü Türkiye büyüme oranını kendisi düşürmek istiyor.

6 Temmuz tarihli Financial Times gazetesinde bu konu mercek altına alındı. Gazete yükselen ekonomiler (emerging markets) için analizini yaparken, adeta tereyağından kıl çeker gibi (bizim de kimi zaman dile getirdiğimiz), borçlanma düzeyini bu ülkeler için sorun olma noktasına geldiğini yazdı.

Bildiğiniz gibi AB'nin PIIGS ülkeleri de (Portekiz, İtalya, İrlanda, Yunanistan ve İspanya) borç krizine birden bire değil, adım adım girdiler. Üstelik bazılarının borçlanma oranları kriz öncesi Almanya ve Fransa'dan daha iyi idi. Buna rağmen bu ülkeler krize girdi. Çünkü Borç Stoku/GSYH oranı yüzde 60'ın altında dahi olsa, ekonomideki kırılganlıklar, dışsal şoklar bir anda Borç Stoku/GSYH oranının yükselmesine ve ekonominin hızla krize sürüklenmesine neden olabilir.

2012'de açıklanan verilere baktığımızda, yükselen ekonomilerde de borç sorunu ağırlaşıyor. Çünkü ekonomide büyüme oranı yavaşlarken, borçlanma düzeyinin artması ekonominin hangi tarafından bakarsanız bakın sorun var demektir. Eldeki verilere göre, Nisan ayı itibari ile özel sektörün kredi kullanımındaki büyümede başı %26,7 ile Türkiye, ikinciliği ise %26,6 ile Rusya çekiyor. Özel sektörün borç stokunun %40'ı geçtiği ülkeler Brezilya, Çin, Hindistan, Güney Kore, Polonya, Rusya ve Türkiye. Çin özel sektörünün borçlanma oranı %120'ye, Güney Kore'nin ise %100'e dayanmış durumda. Her iki ülke özel sektörü de olası bir küçülmede hızla iflas noktasına gelecek konumdalar.

Bu ülkelerde özel sektör borçlanırken kamu kesimi de boş geçmemekte. Hindistan, Brezilya, Polonya, Meksika ve Türkiye kamu kesimi borç stokunun GSYH oranı %40'ı geçen ülkeler konumundalar.

Yükselen ekonomilerin borç stoku yapısı, krize girmeden önceki Yunanistan, İspanya, İrlanda ekonomilerine benziyor. İki ülke dışında kalan ülkelerde borç stoku/GSYH oranları göreli olarak düşük, ancak sürekli borçlanma ile ayakta durmaya çalışan ekonomi görünümündeler.
Türkiye bu ülkeler arasında ilginç bir borç yapısına sahip. 2001 krizi öncesine, 1986 yılına değin geriye gittiğimizde, net olarak görülen olgu Borç stoku/GSYH oranının, 1994 krizi hariç %40'ı aşmamasıdır.1994'de ki oranda %40. Buna karşın 2001 sonrası Borç stoku/GSYH oranı 2007 yılı hariç hiçbir yıl %40'ın altına inmiyor.

Türkiye'de kamu kesimi ve özel sektörden daha fazla borçlu konumda olanlar hanehalkıdır. 2003 yılında hanehalkı borç stoku 13,4 milyar TL Ve Hanehalkı Borç Stoku /Hanehalkı Harcanabilir Gelir oranı %7,5 iken, 2011 yılı sonuna gelindiğinde borç stoku 251.0 milyar TL'ye, borçlanma oranı da %51,7'ye yükseliyor. Bir anlamda hanehalkının uçan kuşa borcu oluyor.
Bu tablo kimi ne kadar korkutur bilemem, herkes kendi korkusu ile yaşar. Ancak korkulacak bir tablo var.

 

ocolak1.jpg

 

ocolak3.jpg

 

ocolak2.jpg

 

ocolak4.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019