Borsalar rekor kırarken tehlike sinyalleri artıyor

Osman ULAGAY
Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Son altı ay içinde başta ABD borsaları olmak üzere hisse senedi borsalarında rekorlar birbirini izliyor. Yükselişin gerekçesi değişiyor ama borsalar yükselmeye devam ediyor.

Önce “Trump etkisi” dendi, ekonomiyi % 3-4 büyüteceğini ve şirket karlarını patlatacağını iddia eden Başkan Trump’ın ham hayalleri sorgulanmadan satın alındı ve ABD borsaları rekorlar kırdı. Trump’ın tam bir palavracı olduğu kısa sürede ortaya çıkarken bu kez dünya ekonomisinde senkronize bir büyümenin başladığı ileri sürülerek borsalara yeniden gaz verildi ve yeni rekorlar geldi. Bir kez daha iyimser beklentiler satın alınmıştı.

Borsalardaki yükselişin temel dayanağı ise, Obama’nın göreve başlamasının hemen sonrasında, 2009’da başlayan boğa piyasasının tetikleyicisi olan küresel likidite bolluğunun sürmesiydi. 27 Mayıs tarihli Financial Times gazetesinde yer alan verilere göre, önde gelen merkez bankalarının bu yıl içinde yarattığı ek likidite 1.1 trilyon doları bulmuş; ABD, Avrupa, Japonya ve İngiltere merkez bankalarının sahip olduğu finansal varlıkların toplamı ise 14 trilyon dolara dayanmış.

Küresel likidite bolluğu sürerken, anlık beklentileri satın alarak borsalara gaz vermek mümkün oluyor. İlk belirtileri 2007 yılında ortaya çıkan küresel finansal kriz öncesinde olduğu gibi, yükselen risklere dikkat çekenlerin uyarıları ise borsaları yeni rekorlara taşıyanlara vız geliyor. Riskleri ölçen volatilite endeksi (VIX) de çok düşük bir düzeyde seyrediyor.

2007’den 2017’ye on yıl önce, 2007 yılının Temmuz ayında, ünlü yatırım bankası Bear Stearns tarafından desteklenen iki hedge fonunun çökmesi, yaklaşmakta olan küresel krizin ilk habercisiydi aslında. Sorumsuzca dağıtılan ve karmaşık finansal araçlar halinde paketlenerek pazarlanan konut kredilerinin geri dönmemesi çökertmişti bu fonları. Bu ciddi uyarı sinyaline rağmen borsalar tırmanışını sürdürdü ve Ekim 2007’de yeni zirvelere tırmandı. Bir yıl sonra, 2008 Sonbaharında krizin doruk noktasına gelinmiş, Lehman Brothers batmış, panik sisteme yayılmıştı. Kritik durumdaki büyük bankaların batmasına izin verilmedi ama etkileri hala sürmekte olan küresel kriz önlenemedi.

Şimdi bugün gelinen noktada da borsaların, çok boyutlu riskleri görmezden gelerek yükselişini sürdürdüğünü ve süregelen likidite bolluğunun da bu yükselişi desteklediğini görüyoruz.

Financial Times gazetesinde dün yer alan habere göre ABD bankaları, geri ödenmeme riskinin artığını ileri sürerek 1.2 trilyon dolarlık otomobil kredilerini sınırlama kararı aldı. ABD hane halkının kredi kartı borçlarının toplamı 1 trilyon doları aşmış durumda. Benzer şekilde öğrenci borçlarının toplamı da 1 trilyon doları aşıyor. IMF’nin bir raporunda da 2010 yılından bu yana 7.8 trilyon dolar ek borçlanma yapan ABD şirketlerinin geri ödeme sorunlarıyla karşılayabileceği belirtiliyor. Öte yandan son dönemde toparlanma belirtileri gösteren ‘Yükselen Pazar’ ülkelerinin toplam borçlarının da 15 trilyon doları bulduğu belirtiliyor. Çin’deki aşırı borçlanmanın kritik noktaya gelmiş olduğu ve Moodys’in ülkenin kredi notunu düşürdüğü de bir sır değil.

Borsalardaki tırmanış eşitsizliği büyüttü

Dünya ekonomisini durma noktasına getiren küresel krizin daha da vahim sonuçlara yol açması merkez bankalarının çeşitli yöntemlerle muazzam bir likidite bolluğu yaratması sayesinde aşıldı. Ancak bu kurtarma operasyonu öncelikle büyük para sahiplerine yaradı. Ekonomik büyüme üzerindeki etkisi sınırlı kalan likidite bolluğunun şirket karlarını artırdığı ve borsalarda büyük bir tırmanışa yol açtığı görüldü. Bunun kaçınılmaz sonucu ise özellikle gelişmiş Batı ülkelerinde, gelir dağılımındaki eşitsizliğin daha da büyümesi oldu. Şimdi yükselen popülizm dalgasının da, eşitsizlikteki bu artıştan önemli ölçüde etkilenen bir tepki olduğu düşünülebilir.

Günümüzde dikkatle izlenen analistlerden biri olan Muhammed El Erian, küresel krizden bu yana yaşanmakta olan büyümenin yetersiz kaldığını ve kapsayıcı olmadığını, eşitsizliği artıran bu sürecin sürdürülemez olduğunu vurguluyor. El Erian’ın kayda değer bulduğum tezlerini gelecek haftaki yazımda ele alacağım.

Bu yazıyı bitirirken, borsalardaki tırmanışın öncelikle süregelen küresel likidite bolluğuna dayandığını, bu nedenle, başta ABD Merkez Bankası(FED) olmak üzere merkez bankalarının davranışını yakından izlemenin önemli olduğunu belirteyim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar