Bu not artışı nedir?

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

 

 

Fitch, en az krize konu hatalı ölçümleri kadar yanlış Türkiye kredi değerlendirmesinden sıyrılıp, notumuzu, yatırım yapılabilir seviyeye yükseltiyor.

İflasın ardından aldığı yardımlara, tasarruf önlemlerindeki açmazlara ve halen tartışılan acil desteklere rağmen, euroda farklı bir yerde konumlandırılmaktan kurtulamayan Yunanistan ile not seviyesi aynı ölçülen Türkiye için olumlu karar, sıcak paranın yerleşecek yer aradığı dönemde geliyor. Karar şu beş unsuru dikkate alıyor:
1) Kamu maliyesinde sürdürülen disiplin,
2) Bankacılık sektöründeki güçlü yapı,
3) Yapısal reformlar,
4) Büyüme temposu,
5) Kayıt dışıyla mücadeleyi kalıcı istihdamla sonlandıran değişimler.

Fitch, aynı zamanda Türkiye'nin tasarruf açığı ve cari açık konusundaki çekinceleriyle görünümü durağanda tutuyor.
Not artışının ardındaki beklentilerse özetle şöyledir:
i. Artması beklenen küresel sermaye girişi,
ii. Düşmesi öngörülen faizler,
iii. Portföy ve doğrudan uluslararası küresel sermayenin yatırım coğrafyasında sınırlar yeniden çiziliyor,
iv. Olumlu değişecek olan risk algısı,
v. Artacak büyüme hızı.

Sanırım, not artışıyla yaşanan gerçekler beklenenlerden çok ayrışacaklar. Uluslararası Doğrudan Yatırımlar (UDY) ve Uluslararası Portföy Yatırımları (UPY) not artışı sonrasında GSYİH'nin %4'ü kadar artacak beklentisine biraz şüpheyle bakmalıdır. Çünkü yapılması gereken şu üç şeyi görmezden gelemeyiz:
a) Türkiye'nin yapısal tedbirleri kriz sonrasında da, tıpkı öncesindeki gibi, büyük bir titizlikle sürdürmesi gerekiyor.
b) Maliye ve para politikalarının, hiçbir ivme kaybedilmeden, büyük bir eşgüdümle yürütmesi gerekiyor. c) İç talepteki daralmanın dış taleple ofset edilmesi gerekiyor.
Not artırım sonrasında UDY'de hareketlenme beklenene dursun, 2012 Ocak - Ağustos dönemi UDY'si, 9.58 milyar dolar seviyesiyle 2011'in aynı dönemine göre 1 milyar dolar düşüktür. UDY girişi, en yüksek 2007'de yaşanıyor. 2.92 milyar doları gayrimenkule olmak üzere, toplam 22 milyar dolar girmişti. İyimserlerin ölçümlerinden yola çıkarak GSYİH'nin %4'ü kadar 2013 UDY ve UPY toplamının ancak 2012 tahminlerinin altında kalması muhtemeldir. UDY'deki esas sorun düşük kalitedir. 2009'dan bu yana imalat sanayiine doğrudan yatırımlar ilk kez mali sektörü geçmiştir. 2007 -2011 döneminde toplam 62.26 milyar dolarlık UDY giriyor. Bunun %22.59'u sadece imalat sanayiine yatırım yapıyor. Geri kalan %77.4'si yabancı yatırımcının işine yarayan türden yatırımlardan oluşuyor. Sanayii hariç UDY'lerin %54.5'inin mali sektör yatırımlarından oluşması pek şaşırtmıyor doğrusu. Hazine'nin yabancı yatırımcı için sunduğu yüksek faiz olanağına karşın; risksiz ve geri ödemeleri sorunsuz bir tablo ortaya koyması, hem yüksek faiz gelirinden hem de Türkiye'nin hızlı büyüme temposuna yıllar yılı motor olmuş, tüketim çılgınlığından zahmetsiz kazanç elde etmek anlamına geliyor. Bu nedenle not artışımız, bir hakkın teslim edilmesinden çok, Sirkeci Hacıbekir'de çifte kavrulmuş Türk Lokumu'na akın eden yabancı turistleri hatırlatan, sıcak para ya da niteliksiz doğrudan yatırıma zemin hazırlama girişimi olabiliyor ancak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar