Bürokratik örgütlere veda

Dr. Bertan KAYA
Dr. Bertan KAYA YENİ DÜNYADA YÖNETİM bertan.kaya@dunya.com

1990’lı yıllarda üniversitede okurken Yönetime Giriş dersinde Fred Woolley adında bir hocam vardı. Kendisi bana yönetim ve organizasyonu, şirketleri, stratejiyi sevdiren, bu alanda çalışmak isteğimi ortaya çıkartan insandır. 1995 senesinin Ekim ayında bir derste bürokratik/hiyerarşik örgütler ile yatay/ organik örgütler arasındaki farkı anlatmıştı.

Bir konunun akademiye ve ders kitaplarına girmesi için on sene evvelden ortaya atılması, tartışılması, ampirik olarak ele alınması ve nihayetinde kabul edilmesi gerekir. Demek ki bu iki tip örgütsel yapılanma konusu ABD’de 1980’lere kadar gidiyor. Belki 1970’ler. Daha o günlerde, bürokratik yapılanmanın geleceğin yapılanma türü olmadığını, çalışanlara yetki veren, daha yatay, az katmanlı ve daha az resmi olan yatay yapılanmanın ise gelecek olduğunu anlamıştım.

Bürokratik yapılanma ve yatay yapılanma arasındaki fark

 Bürokratik organizasyonların temeli, Max Weber'in klasik teorilerine dayanır. Bu yapı, belirgin hiyerarşi, belirlenmiş roller ve rutinler üzerine kurulmuştur. Bürokratik yapılar, öngörülebilirlik ve standartlaştırma ihtiyaçlarını karşılar. Genellikle riskten kaçınılır ve süreçler belirginleştirilir.

1900’lerin başında aylor’un Ford şirketinde yaptığı çalışmalar ile başlamış, sonra günümüze kadar gelmiştir. Bu yapı, bilgi çağının taleplerine cevap olarak ortaya çıkmıştır. Hızla değişen piyasa koşullarında, şirketlerin adaptasyon ve öğrenme yeteneklerini artırmaları gerekir. Yatay organizasyonlar, süreç ve takım temelli yaklaşımla, siloların kaldırılmasını ve bilginin serbestçe akmasını teşvik eder.

Hangisi daha iyi

 Bu soruya 1995’te kesinlikle yatay yapılar derdim. Bugün de aynı fikirdeyim. Ancak yatay/organik/az katmanlı bir yapılanma her ülke kültürü, sektör, şirket veya departman için mümkün olamayabiliyor. Bazı faktörlere bağlı olarak her iki yaklaşımın da kendi avantajları var. Şirketlerin bu yapıları anlaması ve kendi ihtiyaçlarına göre en uygun olanı seçmeleri kritik bir öneme sahip. Günümüzde birçok teknoloji şirketi, daha hızlı ve esnek olabilmek adına yatay organizasyon yapılarına yöneliyor.

Ancak, büyük ölçekli ve geleneksel endüstrilerdeki şirketler, stabilite ve kontrol ihtiyaçlarından ötürü bürokratik yapılarda kalmaya devam edebiliyor. Örneğin, otomobil üreticileri veya enerji sektöründeki devler genellikle bu yapıyı tercih ediyor. Özellikle ülkemizde, yazılım şirketleri hariç, genelde bürokratik yapılanma tercih ediliyor.

Öyle ki, bazı şirketlerde yönetim katmanları 8-9’u buluyor. Adeta bir bakanlık gibi. Bir de insanlara iş tatmini ve doğru ücretlendirme yapmayıp, suni terfiler ile motive etme kültürü de katmanları şişiriyor. Türkiye çok katmanlı yapıyı, güç ilişkilerini tarihsel perspektifte tercih eden bir kültüre sahip. Yatay, az katmanlı, sürçe bazlı ya da holokratik yapılar riskli bulunuyor. Yatay organizasyon gerçekten riskli mi? Bence VUCA, Z kuşağı ve yapay zeka ile karakterize bu dönemde, bürokratik yapı hızlı karar alma ve takım çalışmasını sekteye uğrattığı için riskli.

Çok katmanlı, çalışanların kararlara ve yönetime katılamadığı, sıkı kural ve prosedürler ile yönetilen yapıların, çok yakın bir zamanda önce yeteneklerini, sonra hız ve çevikliklerini kaybedip, yok olabileceği endişesindeyim. İnovasyonun pazara hızlı sunulduğu, operasyon modellerinin dijitalize olduğu bir dönemde, hangi ülke, kültür ve sektörde olursanız olun yatay örgüt olmak zorundasınız. Dr. Woolley, 1995’te en fazla 10 sene içinde tüm şirketlerin yatay yönetileceğini söylemişti, sanırım biraz erken bir öngörüydü. Ancak bugün Dr. Woolley’in gecikmeli de olsa haklı çıktığını görüyoruz. Bürokratik örgüt tasfiye sürecinde diyebiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar