Büyümesi tekleyen ekonomilerde politikalar da kilitlenir

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Bütçe kavramı 17. yüzyıl İngiltere’sine ve Avrupa’sına demokrasi olgusuyla birlikte girmişti. Ekonomi, demokrasi ve parlamentarizmin gelişiminde birbirini destekleyen bir gelişim içinde yer almıştır. Batı Avrupa’da mutlak hükümdarın tekelindeki bütçe hakkı, 17. yüzyıldan itibaren parlamentoya geçmiştir. Halka danışan, halkla yönetim arasındaki bilgi alışverişini iki yönlü (halktan yönetime ve yönetimden halka doğru) tesis eden bir sürece girilmiştir. Sonrasında da, bu hak tamamen parlamentonun olmuştur. Halkın bütçede söz sahibi olması, ekonomide de söz sahibi olmasını ortaya çıkarmıştır. İngiltere’nin yaşadığı birinci sanayi devrimi, siyasi özgürlükleri de şekillendirmiştir. Ulusal politikaların sürdürülebilirliği sağlam ekonomi sayesinde olabilmiştir. Parlamento, halkın temsil edildiği siyasal kurum olarak bütçenin onaylandığı yerler olmuştur. Hükümete verilen yetkileri denetleyen bir kurum olarak gelişimini tamamlamıştır.

Ekonomisiz politikalar kendini yer bitirir

Dünya ülkelerinin ekonomileri ile politikaları arasındaki sağlıklı ilişkiyi, iki can alıcı sektör su yüzüne çıkartmaktadır. Bunlardan ilki gıda sektörü, ikincisi savunma sektörüdür. Gıda işlenmiş ve işlenmemiş olarak tüketicisiyle buluşurken, tarım ve hayvancılık gibi diğer iki alt sektörden de destek görür. Savunma sanayi, bizim gibi jeopolitiği gerilimlerle dolu ülkeler için tartışmasız, barış ve savaş yıllarının, yani her dönemin favorisidir. İşlenmemiş gıdada soğuk zincirle üreticiyi tüketiciyle buluşturan bir filo, dağıtım ve stoklama altyapısı üzerinde duruluyordu. Ancak bu görüş, takriben 10 yıldır, Maliye-Hazine-Merkez Bankası-TÜİK koordinasyonu ile bir sonuca başlanamamıştır. Bugün için en basit üretim altyapısıyla, sağlıklı stoklama olanağı bulmuş belli başlı tarım ürünlerimiz olsaydı halk; kalitesiz, pahalı ithal ürünlere dünya paralar ödemezdi. Enflasyonda kabaca %25 ağırlığı olan bir sektörün, genel fiyatlar düzeyini derinden derine vurmasının önüne geçilmiş olacaktı.

Politikasız ekonomi Hollanda hastalığı demektir

1970’lerde ekonomi yazınına giren bir Hollanda hastalığı vardı. Hollanda’nın doğal kaynak bulmasıyla sanayii üretiminde hızla gerilemeye başlamış olmasıyla karşılaşılan önemli bir tarihsel akibettir. Bazı kaynaklar bunu, doğal kaynak laneti olarak da tanımlamaktadır. Aynı sorun Rusya, Ortadoğu ilkeleri, hatta Kanada için bile zaman zaman gündeme getirilmiş bir açmaz olmuştur. Bu lanete uğramış ülkenin yüksek doğal kaynak geliri, ekonomisindeki diğer sektörlerin etkinliğini, gücünü ve ağırlığını azaltırken; küresel rekabetteki yerini de geriye düşmektedir.

Sonuç;

Türkiye rekabette geriliyor. Mart sanayi üretimi ve ödemeler dengesinde de teyit ettiğimiz şekliyle; ihracat yatay seyrederken ithalatımız, geçen yılın Temmuz ayından bu yana hızla daralıyor. Enflasyonda katılığı kıramadan durgunluğa girmiş olduk. Normalde, durgunluk döneminde yapısal reform olmaz. Ama bizim başka çaremiz yok. Küresel ve tarihsel örnekleri, apaçık ortada durmaktadır. Bizimkisi, motorundan yağ kaçıran arabayı, hiç hız kesmeden, sürmeye benziyor. Damlayan yağdan habersiz, hızla sürmeye devam edersek, çok geçmeden motoru kilitleriz. Kilitlenen motor da, hıza ve bulunduğu yere göre, ölümlere neden olur. Dur kalk ekonomilerin sürdürülebilirlik sorunları vardır. Büyümesi tekleyen ülkelerdeki ekonomilerde, politikalar da bir anda kilitlenir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar