Çanlar çalınırken devlet soyulurken: “Cum-Ex” vergi kaçakçılığı

Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR
Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR funda.yavaslar@dunya.com

Türkiye gündeminin yoğunluğuna karşın, bugün yaşamakta olduğum Almanya’daki paskalya tatili duygusunu okuyucularımıza kısmen de olsa yansıtmak istiyorum.

Bu nedenle, siyasileri, bankaları, yatırımcıları, avukatları, mali müşavirleri ve hatta bilim insanlarını içine alan ve Almanya’nın en büyük vergi skandallarından biri olan cum-ex-işlemler’den bahsedeceğim. Bunu sarkastik bir tarzda yapmaya çalışacağım, aman kimse alınmasın; olaylar gerçek, nitelendirmeler hayal gücü bağlantılıdır. Ve bunun ana amacı, yazının sonunda yüzünüze belki bir gülümseme oturtmaktır.

Öncelikle nedir Cum-Ex?

İşin ne kadar karışık ama rafine olduğu, daha isimden başlıyor: cum-ex! Latince. Kimileri “ondan önce – ondan sonra”, kimileri ise “onlu-onsuz” şeklinde çeviriyor. “O” ile kastedilen, ilkinde “kar payı dağıtımı günü”, ikincisinde ise “kar payı”. İsim babası ve tabi ki annesi marka tescili yaptırıp isim hakkı alsalarmış, artık “özel bir tür vergi kaçakçılığı” ile bütünleşen bu deyimden herhalde iyi kazanç elde ederlermiş.

Alman Yargıtayı (BGH), 2021 tarihli bir kararıyla cum-ex işlemlerin suç olduğunu kabul etti. En son bu hafta başında, muhalefetin Almanya Başbakanı Olaf Scholz hakkında parlamentoda bir araştırma komisyonu kurulması talebiyle konu ayrı bir boyut kazandı.

Cum-Ex-işlemlerde amaç ne?

 Olayın baş kahramanı, Alman şirket hisse senetleri. Ama, kar payı hakkı (temettü) sağlayanlarından. Temettü üzerinden kesilen %25 vergiyi, hisse senedi sahibi geri alma hakkına sahip. İşte tam da bu noktada, cum-ex işlemlerle, bu hisse senetlerinin temettü gününden önce ve sonra sıkça el değiştirmesi yoluyla vergi idaresinin kafası karıştırılıyor.

Kimin hisse senedinin sahibi olduğu takip edilemez oluyor. Günün sonunda, hisse senedi sahibinde bir değişiklik yok, ama ortaya çıkan haksız vergi iadesi taraflar arasında paylaştırılıyor. Yatırımcı memnun!

Cum-Ex işlemlere bir örnek

A, B ve C birlikte hareket eden üç yatırımcı. A’nın bir şirkette 1 milyon euroluk hisse senedi var. Temettü dağıtımından bir gün önce C, aynı şirketten 1 milyon euro değerinde hisseyi B’den satın alıyor, ama açığa satış yapıldığından temettü anında iki ayrı hisse senedi sahibi oluyor: B ve C. A’ya 100.000 euro temettü dağıtılıyor, bundan 25.000 euro vergi kesiliyor. A bu vergiyi geri alma hakkına sahip.

Temettü sonrası hisselerin değeri 900.000 euroya indiğinden, A hisseleri 900.000 eurodan B’ye satıyor. B ödemeyi C’den daha önce aldığı parayla yapıyor. B hisseleri doğrudan, zaten açığa satış yoluyla satın almış olan C’ye veriyor. C’nin B’den 75.000 euro alacağı ile 25.000 Avro’luk vergi alacağı var. Daha sonra C hisseleri A’ya geri satıyor. Her şey eski haline dönüyor. Ama arada, devletten 50.000 euro vergi iadesi alınmış oluyor.

Sonuç

Almanya’daki bu bitmek bilmeyen skandal bize ne anlatıyor? Olası iki seçenek: a. 1980’lerde patlayan hayali ihracat yoluyla vergi iadesi modelimizi kıskanan Almanlar, cum-ex-işlemleri buldular. b. Yeryüzünde, devleti soyanların yanına kalmadığı ülkeler de mevcuttur. Bu, yapılmayacak bir iş değildir. Siz hangisini dilerseniz onu seçin. Ya da, düşünmeye ne gerek var? Boşverin gitsin.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar