Cari açık sıradan bir sorun değil

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

 

Ne çok küçümsüyoruz sorunlarımızı. Biz sorunlarımıza taş bağlayıp denizin dibine bıraktıkça onlar inatla su yüzündeler. Tıpkı kendini değerli taş sananla tezek sananın farkı gibi. Birisi denizlerinde dibine batmıştır değerli taşım sanrısıyla, öbürüyse her zaman su üstünde yüzmüştür. Dünya da durum bizden çok farksız da değil. Onun da altını çizelim. BIS mayıs verilerinde küresel OTC türev pazarını oluşturan; döviz kuru, faiz, hisse senedi, emtia, CDS alt gruplarının OTC küresel türev piyasa toplamı olarak 648 trilyon dolar büyüklüğe işaret ediyor. Yüksek küresel risk iştahı 2008 Eylül'ünden bugüne geçen 4 yıl içinde hiç değişmemiş: O günlerde 1'e 11 olan kaldıraçlı türev ürünlerinde küresel pozisyonumuz, 10 olmuş sadece. (Dünya GSYIH: 65 trilyon dolar) Bu pazarda en büyük payı 504 trilyon dolarla faiz ürünleri almış. Faiz ürünlerinde de 184 trilyon dolarla EUR cinsi enstrümanlar birinci sırada. Yani Avrupa bilanço dışı borç varlıklarda da büyük paya sahip. Betty C. Daniel "Financial crises in emerging markets" adlı çalışmasında özel sektör borçlarını 3 farklı sınıfa ayırıyor.

1. Girişimcilerine düşük risk primiyle borçlanabilme olanağı sağlayan gelişmiş ülkelerin güçlü, derin sermaye piyasaları.

2. Durağanlıktan çok ötede duran sermaye piyasalarıyla girişimcisine dalgalı bir risk primine katlanmak şartıyla kredi sunabilen piyasalar.

3. Oldukça düşük varlık büyülüğüne sahipler, zenginliklerinin sermaye piyasalarına girişlerinde her hangi bir imkan sağlayamaz.

Özel sektörün yurt dışından aldığı kısa vadeli kredilerimiz 2004-2010 Nisan döneminde üç katı büyüklüğüne ulaşmış. En çok bankacılık dışı finans kuruluşlarının borç artışları öne çıkıyor. Toplam ekonominin büyüklüğü içinde %4'e tekabül eden 30 milyar dolar özel sektör kısa vadeli borcu, çok hızlı artıyor olmak dışında bir tehlikeyi çağırmıyor. Özel sektörün 36 milyar dolar ticari krediler hariç uzun vadeli borçlarıyla da milli gelirimizin %5'ini oluşturuyor. Böylece uzun + kısa toplamında %9'luk pay ve alacaklılara göre dağılımda, özel sektörün nasıl da toplumdaki yüksek tüketim ivmesinin peşinde koştuğu söyleyebiliriz.

Düşen ithalat miktarımızla dolar ithalat karşılaştırması enteresan iki noktanın altını çiziyor: (Murat Yulek, DÜNYA Gazetesi 2 Temmuz 2012) 1) İthale ödediğimiz dolar bazlı yüksek rakamlar, düşen birimle artan ithal maliyetine işaret ediyor. 2) Hizmet ihracatımıza konu işlemler gibi, bizim de dışardan temin edeceğimiz hizmetlerde kaydedilmiş artışlar da olabiliyor.

Dış borç büyüklüğümüze ticari kredileri de dahil ettiğimizde 119 milyar dolarla GSYIH'nin sadece %16'sına karşılık geliyor. Öyleyse gelişmekte olan ülkelerin ortak özelliklerini birebir barındırıyoruz. Zayıf piyasalar, daha çok borçlanma enstrümanlarını tercih ederek halka açılmaktan inatla uzaklaşıyorlar. Hisse senedi piyasaları sağlam kurallar ve mevzuatlar isterler. Biz bunları yazarken Barclays'ın CEO'su için 750 trilyon dolarlık libor yolsuzluğu yozlaşmanın ve ahlaki rizikonun onlarda da önemli bir sorun olduğunu hatırlattı. Öyleyse cari açığın finansmanı ortaya çıktı; Portföy yatırımları. Bunların girerken sevindiren, çıkarken krizler başlatan özelliklerini görmezden gelmek, olsa olsa politikalarımızı yıpratır. O da kendi ayağımıza kurşun sıkmaktan başka bir şey değildir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar