Çocuklarımızın ömrü bizden daha kısa olabilir

Yasemin SALİH
Yasemin SALİH İYİLİK FABRİKASI yasemin.salih@dunya.com

Sağlık, disiplin ayrımı yapmadan son dönemde bütün şirket ve kurumların gündeminde. Kiminin faaliyet alanı kimileri ise toplumsal sosyal sorumluluk projelerinin ana konuları arasına mutlaka sağlığı da ekliyor. Çünkü her ne kadar yeni teknolojilerle çağdaş tedavi yöntemleri insanların içine su serpse de giderek artan nüfus ve yaşam biçimlerinde gelenekselden uzaklaşma trendi toplumsal sağlık problemlerinin büyüdüğünü gösteriyor. İşe büyük resim olarak bakan uzmanların birleştiği ortak nokta ise beslenme biçimleri ve gıda kaynaklarının sürdürülebiliriğinde yaşanan erozyon. Geçtiğimiz haftalarda Ankara’da düzenlenen Tarım, Gıda ve Beslenme Politikaları Konferansı’nın gündeminde de tam bu konular vardı. Uluslararası ve yerel uzmanların katıldığı iki günlük konferansta beslenme bozukluklarına bağlı sağlık sorunlarının küresel ve giderek karmaşıklaşan, çözümü zor bir hal aldığına dikkat çekildi. Herkesin önerdiği ortak çözüm ise şuydu: Bu sorun ancak hükümetler, endüstri, yerel yönetimler ve bireylerle birlikte hareket ederek, topyekün mücadeleyle çözülebilir.

Gıda Takviyesi ve Beslenme Derneği (GTBD) ile Gıda İçecek ve Tarım Politikaları Araştırmaları Merkezi (GIFT) işbirliğiyle düzenlenen konferansın konuşmacıları arasında Amerika’da birçok ünlü ismi “zayıfl attığı” için üne kavuşan ama aslında bilim dünyasının kilo kontrolüyle kardiyovasküler hastalıkların tedavisi arasındaki bağlantıyı ortaya koyan araştırmalarıyla tanıdığı Prof. Dr. John Foreyt vardı. Baylor College of Medicine’de görev yapan Prof. Dr. Foreyt ile konferansın ardından Dünya gazetesine özel bir röportaj gerçekleştirdik.

‘Asıl hedef sağlık olmalı, kilo değil’

Yeme bozuklukları, kardiyovasküler riskleri azaltma, diyet modifikasyonu gibi konularda yayımlanmış 17 kitabı, 300’ün üzerinde de bilimsel yazısı bulunan Foreyt’e göre beslenmeyle ilgili modern dünyanın en büyük hatası olaya sağlıklı kalmak değil, zayıfl amak odaklı yaklaşmak. “Obeziteyle savaşta asıl amaç sağlıklı kalmak olmalı, kilo kaybı değil” diyen Foreyt, bunun için de insanların ne tükettiklerinin farkına varmaları gerektiğinin altını çiziyor.

'AMAÇ, KİLO VERMEK DEĞİL SAĞLIKLI KALMAK OLMALI"

● Yaptığınız işi nasıl tanımlıyorsunuz? Ben bir sağlıklı yaşam tasarımcısıyım. Araştırmalar gösteriyor ki insanların hayatlarında yaptığım değişiklikler onları daha sağlıklı hale getiriyor. Amerika’da 5 bin kişinin yer aldığı bir araştırma yaptım. Eğilimleri, değişimlerin yarattığı etkileri ortaya koyan bu çalışma tam 15 yıl sürdü. Birçoğunun hayatı değişti. Sağlıklı yaşam tasarımının temelinde dört strateji var: Kendini takip et (yediklerini not al, günlük tut), bariyerlerini belirle ve strateji oluştur, stresten uzak dur, sosyal destek al (ailenle zaman geçir). Bu yöntem 15 yıl boyunca 5 bin kişi üzerinde uygulandı ve insanların yaşamına etkileri olumlu oldu.

● “Obezite kentlilerin hastalığıdır” şeklindeki eleştirileri doğru buluyor musunuz? Elbette kentleşme obezite artışının nedenlerinden biri. Çünkü kentte stres daha çok, giderek artan yalnızlık da bir kentli sorunu. Ve her iki sorun da obeziteye katkı sağlıyor. Kırsaldaki hayatla kentlerdeki hayatlar aynı değil. Arada büyük farklar var. Kırsalda da aile yapısı giderek değişiyor elbette. Teknoloji giderek orayı da ele geçiriyor. Bizler olaya kırsal ve kent olarak bakmak yerine şehirde daha sağlıklı yaşamayı öğrenmek şeklinde yaklaşmalıyız. Toplum yapısı artık o kadar değişti ki, tersine göç gibi yöntemlerle insanları yeniden kırsala göndermeye çalışmakla zaman kaybetmek yerine -bu olacaksa olur ama o günü beklemek zaman kaybettirir- sağlıklı şehir yaşamına giden dönüşümü başlatmamız gerekiyor. Bunu bir an önce yapmazsak tehlikenin önünü alamayız.

● Ebeveynlerin hataları neler? Ebeveynler çocuklarına rol-model olmalı beslenme konusunda. Bunun için aile bireylerinin birlikte yemek yemelerini, birlikte egzersiz yapmalarını öneriyoruz. Kent hayatında herkes yoğun çalıştığı için ailece yenilen yemekler azaldı. Buna bir çözüm bulunmalı.

● Siz bir bilim insanısınız, obezite olmasaydı kendinizi neye adardınız, sizce en büyük toplumsal sorun nedir? Sigara. Bence şu anda da sigara obeziteden daha büyük toplumsal sorun. Eğer bilim dünyası sigara alışkanlığından toplumu kurtarır, obeziteyi çözerse ciddi bir sağlık dönüşümü başarılmış olur.

● Bir yandan da bu iki sorunun çözümü adına ciddi bir endüstri de oluşmuş durumda. Obezite örneğin, birçok kişiye istihdam sağlıyor, bir sektör oluşturmuş durumda. Nasıl evrilir bu endüstri? Çok haklısınız. Salonlar dolusu insan bu işle uğraşıyor. Ciddi bir endüstri var. Ancak bir bilim insanı olarak işsiz kalmak pahasına da olsa obezitenin tamamen ortadan kalkmasını her şeyden çok istiyorum. Sonuçta mutlu işsizler oluruz.

● Türkiye’nin beslenme konusunda ünlü doktorlarından Prof. Dr. Canan Karatay’ı duydunuz mu? Hayır, duymadım.

● Prof. Dr. Karatay’ın bir iddiasına göre çocuklarımız öyle kötü besleniyorlar ki bizlerden daha kısa yaşayacaklar. Siz buna katılıyor musunuz? Evet, kesinlikle katılıyorum. Çünkü çocuklar için risk faktörleri çok daha fazla. Onların yaşamına bakılırsa stres faktörleri giderek artıyor. Bizim gençliğimizde şişman insan çok azdı. Şimdi Amerika’nın yüzde 70’i kilo problemi yaşıyor.

● O zaman “İnsan ömrü 120 yıl olacak” diyen bilim insanlarını ne yapacağız? Evet, bilim gelecekte insana 120 yıllık ömür biçiyor. Belki haklılar. Belki geliştirilen ilaçlarla, ameliyat teknikleriyle, kişisel tedavilerle hastalıkların tedavisi kolaylaşacak ama ilaçların sizi ayakta tutması kaliteli bir hayat süreceğiniz anlamına gelmiyor. Belirli ortak kabul görmüş sağlıklı yaşam kurallarını uygulayan insanlar, yeni nesil sağlık hizmetlerinden yararlanarak uzun yaşayabilir. Bunu yanlış beslenen, hareket etmeyen, obeziteyle savaşmayan kişiler için söyleyemeyiz. Ve bugün obeziteyle mücadelenin başarısına bakılırsa böyle bir tablo göremiyoruz. Bu nedenle hükümetler, yerel yönetimler, ilaç şirketleri, sağlık kuruluşları ve bireylerin elbirliğiyle obetizeyle savaşması gerek diyoruz. Aksi halde kalitesiz yaşayan insanların arttığı, sağlık maliyetleri giderek yükselen bir dünya sarmalından kurtulamayız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar