Çocukluklarından zorla istifa ettirilen çocuklar

Rüknettin KUMKALE
Rüknettin KUMKALE rkumkale.ymm@gmail.com


Türk Dil Kurumu Sözlüğünde çocuk, “Küçük yaştaki oğlan veya kız” olarak tanımlanıyor. Diğer bir tanım, “Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde bulunan oğlan veya kız, uşak”. Bir başka tanım ise şöyle: “Büyüklere yakışmayacak, daha çok küçüklerin yapabileceği gibi davranan kimse”

Bütün bu tanımların yanında, çocuk, sorumsuzca davranma özgürlüğü olan kimsedir.

20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin “Çocuğun tanımı” başlıklı 1. Maddesinde çocuk “Bu Sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.” şeklinde tanımlanmaktadır.
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin “Çocuğun yüksek yararının gözetilmesi ilkesi” başlıklı 3. Maddesi ile çocuğun yararının en önde düşünülmesi gerektiği vurgulanıyor. Bu madde aşağıya çıkartılmıştır:

Madde 3

1. Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir.

2. Taraf Devletler, çocuğun ana-babasının, vasilerinin ya da kendisinden hukuken sorumlu olan diğer kişilerin hak ve ödevlerini de göz önünde tutarak, esenliği için gerekli bakım ve korumayı sağlamayı üstlenirler ve bu amaçla tüm uygun yasal ve idari önlemleri alırlar.

3. Taraf Devletler, çocukların bakımı veya korunmasından sorumlu kurumların; hizmet ve faaliyetlerin özellikle güvenlik, sağlık, personel sayısı ve uygunluğu ve yönetimin yeterliliği açısından, yetkili makamlarca konulan ölçülere uymalarını taahhüt ederler.

Aynı Sözleşme’nin “Çocukların çalışmalarına yönelik ilkeler” başlıklı 32. Maddesini de analım:

Madde 32

1. Taraf Devletler, çocuğun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını kabul ederler.

2. Taraf Devletler, bu maddenin uygulamaya konulmasını sağlamak için yasal, idari, toplumsal ve eğitsel her önlemi alırlar. Bu amaçlar ve öteki uluslararası belgelerin ilgili hükümleri göz önünde tutularak, Taraf Devletler özellikle şu önlemleri alırlar:

a) İşe kabul için bir ya da birden çok asgari yaş sınırı tespit ederler;

b) Çalışmanın saat olarak süresi ve koşullarına ilişkin uygun düzenlemeleri yaparlar;

c) Bu maddenin etkili biçimde uygulanmasını sağlamak için ceza veya başka uygun yaptırımlar öngörürler.

“Çocuk demek renk demek, çocuk demek hareket demek, eğlence demek, gürültü demek, kir demek, karmaşa demek, neşe demek, yapılamayacakların yapılması demek, imkansızı imkanlı kılmak demek, çocuk demek sabır demek, özveri demek, uykusuzluk demek, sürekli masal demek, oyuncak demek, dağınıklık demek,  güleryüz demek, kahkaha demek aynı anda avaz avaz ağlamak demek”.

“Bir çocuk, her çocuk gibi tıpkı, yer yüzü için ne anlam taşır? Taze ve benzersiz, kendine özel bir hayal gücü, yaşam düzlüklerine ekilmeyi bekleyen umut filizleri, yeni keşifler, bilginin ve insanlık düşüncesinin – bilimin evrimi, ait olduğu çevreye ve de ülkeye bir katma değer, daha yaşanası ve güzel bir dünya için sanat insanları, onulmaz bir hastalığı geçmişe gömebilecek bir doktor, evrenin sırları adına çığır açacak bir tespitte bulunacak bir astrofizikçi, tarihin akışına katkıda bulunacak ve dahası o akışı değiştirecek vizyona sahip bir lider olmaya giden bir öykü, bir süreç ve çok daha fazlası demektir “bir çocuk” .

Sözün kısası, çocuk gelecek için umuttur.

Peki, çocuklarımızı, onların hak ettikleri gibi yetiştirebiliyor muyuz, onlara iyi bakabiliyor muyuz, onları mutlu birer birey olarak geleceğe hazırlıyor muyuz?

Diğer bir anlatımla, çocuklarımıza, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nde belirtilen noktalara uygun davranıyor muyuz?

Çocuklarımıza iyi bakmak, onları mutlu birer birey olarak topluma hazırlayabilmek için;

- Çocuklarımızı, küçük yaşlarında çalıştırmamalıyız. Çalıştırmanın mazereti, aileye katkı olamaz. Çocuğun küçük yaşta aileye katkı olsun diye çalıştırılması, onun geleceğini çalmaktır. Onu kötü yetiştirmektir. Onu her türlü tehlikenin ortasına atmaktır.

- Kız çocuklarını küçük yaşta evlendirmemeliyiz. Kız çocuklarını henüz bebek ile oynama yaşlarında kucaklarına doğurdukları bebeği vermek, onların bütün hayatlarını karartmaktır. Onların omuzlarına kaldıramayacakları sorumluluğu yüklemektir. Onları en sorumsuz yaşamaları gerektiği dönemlerinde hapse atmaktır, zindana koymaktır. Bir anı: 13 yaşındaki bir kız çocuğunu evlendirdiler, 14 ünde bebek sahibi oldu. Arkadaşları bahçede salıncakta sallanırlarken o bebek bakıyordu. Dayanamadı, bebeğini bir kenara koyarak o da salıncakta sallandı. İp koptu ve kurtarılamadı. Bebeği üç aylıkken öksüz kaldı. O bebek şimdi 79 yaşında. Geçenlerde, “Gene de şanslıyım. Kötü insanların eline düşebilirdim” dedi. O bebek şimdi her hali ile bir hanımefendi ve benim yengem.

- Çocuklarımızın ellerine kağıt mendil vererek, sokaklarda çalıştırmamalıyız. Onlar o sokaklarda dilenmek için bulunmuyorlar. Onlar o sokaklarda oyun oynamak için duruyorlar. Onlar henüz oyun çağındalar.

- Kız–erkek bütün çocuklarımızı okutmalıyız. Okutmamanın mazereti ailenin yoksulluğu olamaz. Olmamalıdır. Çocukların okutulmaması onları uçurumdan atmakla eştir. Gelecekte kendi çocuklarına iyi örnek olmaları için her şeyden önce ebeveynlerin cahil olmaması gerekiyor.

Yukarıda sorduğumuz soruyu tekrar soralım:

Peki, çocuklarımızı onların hak ettikleri gibi yetiştirebiliyor muyuz, onlara iyi bakabiliyor muyuz, onları mutlu birer birey olarak geleceğe hazırlıyor muyuz?

Ülkemizdeki acı tabloyu değiştirebilecek miyiz?

Durum değişecek gibi görünmüyor.

Çocuk yaşta kızlarını evlendiren;

Çocuklarını dilendiren;

Kız çocuklarını okutmayan;

Çocuklarını işçi olarak çalıştıran, kültür yapısını ortadan kaldırmadıkça bu soruna çözüm yok.
Onlar, çocukluklarından zorla istifa ettirilen çocuklar, insaf edelim, onları çocukluklarından zorla istifa ettirmeyelim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İnovasyon 16 Ekim 2019
İşletme sermayesi 16 Temmuz 2019