Digitürk bu parayı bu lig’den nasıl çıkartacak?

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR taksar@gmail.com

Süper Lig naklen yayın hakkının satılmasına ilişkin bu hafta üçüncü ve son yazımızı sizinle paylaşıyoruz. Bu hafta, olaya yayıncı kuruluş açısından bakacağız. Digitürk futbola yatırdığı bu parayı nasıl çıkartabileceğini yorumlamaya çalışacağız. Naklen yayıncı kuruluş yıllık 500 milyon dolar civarında bir tutarı kulüplere dağıtılmak üzere TFF’ne ödemeyi taahhüt ve garanti etti. Bu tutarın bugünkü Dolar/TL kuru itibariyle karşılığı 1.7 milyar TL’ye ulaşıyor. Bu tutar neredeyse Türk futbolunun yıllık gelirine yakın bir tutarı ifade ediyor. Vergilerle yayıncı kuruluş kulüplere ödeyeceği 500 milyon dolara ilave yaklaşık 100 milyon dolar da vergi ödemek durumunda. Kısacası, Digitürk’ün 600 milyon doları kulüplere ödeyebilmesi için operasyonel giderler hariç yılda en az 600 milyon dolarlık bir gelir yaratması gerekiyor. Operasyonel giderler eklendiğinde bu tutarın 650-700 milyon dolara ulaşması bekleniyor. Hal böyleyken, yayıncı kuruluşun temel gelir enstrümanı decoder satışı gibi görünüyor. Önce decoder satışı ile bu tutarın geri ödemesinin yapılıp yapılamayacağına bir bakalım.

Digitürk abone sayısı yetmiyor!

BTK 2016, 1.çeyrek verilerine göre Digitürk’ün 2 milyon 801 bin 276 yurtiçi, 304 bin 324 yurtdışı kullanıcı olmak üzere toplam 3 milyon 105 bin 600 kullanıcı sayısı bulunuyor. Bu kullanıcıların yaklaşık %50’sinin de Lig TV abonesi olduğu tahmin ediliyor. Bir de Digitürk paket fiyatlamasına bir göz atalım isterseniz. Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere, Digitürk aboneleri içinde Lig TV abone sayısı, paket fiyatları bakımından çok önemli. Çünkü, Lig TV fiyatları, normal Digitürk paketleri 9.99 temel paketten, 69.99 TL Film paketi dahil olmak üzere değişik fiyatlardan oluşuyor. Biz bu paketlere dahil abone sayısını bilmediğimiz için Lig TV paket fiyatları üzerinden hesaplama yapalım. Aşağıdaki tabloda en yüksek tutar üzerinden ve Digitürk’ün abone sayısının %50’sine karşılık gelecek şekilde hesaplama yapalım. [(Toplam Digitürk kullanıcı sayısı 3.105.600 X %50 Lig TV abone sayısı) X Paketlerin ortalama yıllık fiyatı 996 TL] = 1.546.588.800 TL olur. Bunu bugünkü kurdan dolara çevirdiğimizde 448 milyon 286 bin 608 dolar ediyor.

Digitürk mevcut koşullarda ancak 448 milyon dolar kazanabiliyor

En iyimser senaryo, en iyimser fiyatlarla, operasyonel maliyetleri dikkate almadan hesaplama yapsak bile, Digitürk’ün yıllık toplam gelir 448.3 milyon dolar civarında görünüyor. Şüphesiz ki, Digitürk’ün kalan %50’lik abone sayısını dikkate alsak bu tutar için ortalama 19.99 TL üzerinden hesaplama yaptığımızda Digitürk’ün gelirine 31 milyon 40 bin 472 TL daha eklememiz gerekir.

Sponsorluk gelirleri önemli

Digitürk’ün sponsorluk gelirlerini de tahmini 100 milyon TL civarında dikkate aldığımızda, toplam yıllık gelir tahmini 1.677.629.272 TL’ye ulaşıyor. Bugünkü kurlardan bu tutarın dolar karşılığı ise 486 milyon 269 bin 354 dolar yapıyor. Yani, operasyonel maliyetler ve finansman giderleri dikkate alınmaksızın, en iyimser fiyatlar ve adetler üzerinden ulaştığımız tutar maksimum 486.3 milyon dolara ulaşıyor.

Buradan çıkan genel sonuç: Digitürk’ün 2017-2022 sezonları için ödeyeceği toplam tutarları karşılayabilecek bir gelir yapısı çok mümkün görünmemekle birlikte, Bein Sports’un 38 farklı ülkede sahip olduğu network’u ve altyapıtı kullanarak, Süper Lig’i yurtdışına satar ve ilave gelir yaratabilirse, Digitürk mevcut taahhütlerini zorlanmadan yerine getirebilir diye tahminde bulunmak istiyorum. Bu süreçte ödemenin dolar bazında yapılacağı dikkate alındığında, kurlardaki yukarı yönlü hareket Digitürk’ün ilave gelir yaratmasını, dolayısıyla yeni abonelere ulaşmasını zorunlu kılıyor.

Mevcut yayıncı kuruluşun finansal durumu bu bedeli ödeyebilecek güçte ve yetkinlikte olabilir ama sürdürülebilirlik bakımından kendi dinamikleriyle bu parayı çıkartabilecek bir iş modelini yayıncı kuruluşun oluşturması bir zorunluluk olarak ortaya çıkıyor.

Sonuçta;

Bugün ulaşılan naklen yayın bedeli futbol kulüplerini sportif ve mali anlamda yukarı ve aşağıya itebilecek bir momentuma sahip. Bu gelir etkin, yerinde ve verimli kullanıldığında Türk futbolunun sportif rekabet gücü artacağından, buna bağlı olarak mali performans ta yukarı yönlü olacaktır. Ancak, bugüne kadar ki uygulamalarımız bize göstermiştir ki, gelirlerimizdeki astronomik artışlar bize refah yerine, darboğaz ve kriz getirmiştir. Nitekim, TFF başkanı Yıldırım Demirören’in ihale sonrası yaptığı açıklamayı burada sizlerle bir kez daha paylaşmak isterim.

Bu sene kulüplerin eline geçen paranın 360 milyon dolar + KDV olduğunu dile getiren Yıldırım Demirören, “2017 Haziran’dan itibaren 500 milyon dolar + KDV. Yani dolar bazında baktığınızda yüzde 20 gibi bir artış oldu. Bu da çok büyük bir rakam ama mühim olan Türk futbolunun bu rakamı çok olumlu ve faydalı bir şekilde kullanması gerekiyor. Burada kulüp Başkanlarımıza çok büyük işler düşüyor. Bu para sonsuz gelen bir para değil ona göre harcamaları gerekiyor. Ekonomik dağılım olarak altıncıyız ama futbolumuz olarak daha değiliz. Demek ki bizim sadece ekonomik değil, futbol olarak da buralara gelmemiz gerekiyor. Bunu da ekonomik gücü Sayın Başkan Göksel Gümüşdağ’ın da dediği gibi kulüplerimizin düzgün kullanması ve altyapıya vereceğimiz önem ile yapılır. Bugün tarihi bir gün bunu çok iyi değerlendirebilirsek kulüplerimizin, Türk futbolunun önünün çok açık olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu. Bu ihaleyle Türk futbolu, yayıncı kuruluşun sahip olduğu network’ü kullanarak, küreselleşme olanağına ulaşabilir. Parasal gelirini artırarak, futbolumuzda sportif ve mali performansımızı arttırabilir, Türk futbolunun refah seviyesi yükselebilir.

500 milyon dolarlık naklen yayın ihalesi Türk futbolunu nasıl etkiler? 

Naklen yayın gelirlerinde rekor bir tutara ulaşılmasının futbolumuz olumlu ve olumsuz olabilecek etkileri olabilir. Bunları çok kısa başlıklarla değerlendirecek olursak;

1. Olumlu yönler

• Parasal gelirin artması, kulüplerin gelirlerini arttıracağından, sportif performansın yükselmesi beklenir. (Bugüne kadar bu beklenti ne yazık ki, gerçekleşmedi)

• Takımlarımızın iktisadi gelirleri artacağından, rekabet güçleri yükselebilir.

• Bilet fiyatlarında düşüş olabileceği için, tribündeki seyirci sayısı artabilir.

• Kulüplerin finansal olarak rahatlamaları beklenebilir. (Ancak, endüstriyel futbolda saptadığımız bir paradoks var. Gelirler arttıkça, harcamalar artar, bu da zararları arttırır. Bu kez bu paradoks tekrar çalışacak mı hep birlikte göreceğiz)

• Kulüplerin gelirleri artacağından Para Ligi’ne Süper Lig’den de kulüp girebilir.

• Kontrollü transfer harcamalarıyla transfer edilecek starlarla, Süper Lig’in cazibesi artabilir ve bu nedenle yeni sponsorlar bulunabilir.

• Parasal gelirde yaşanılan artış, diğer gelir kalemlerinde de artışlara yol açabilir.

• Kulüplerde kurumsal yönetişimin sağlanmasına olumlu katkı sağlayabilir.

2. Olumsuz yönler

• Parasal gelir artışı, kulüplerde başta transfer harcamaları olmak üzere, giderlerde kontrolsüzlüğe ve mali disiplinsizliğe neden olabilir.

• Havuz gelirleri dağıtım kriterlerinden kaynaklanan dengesizlik nedeniyle, üç kulüple diğer kulüpler arasındaki haksız rekabet daha da artabilir.

• Bu durum sonuçta Türk futbolunun sportif performansını olumsuz etkileyebilir.

• Naklen yayınları TV’den, internetten, mobilden izleme maliyetleri artabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar