Diyarbakır' da tarım ve hayvancılık sorgulandı

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

TÜYAP 'ın düzenlediği Tarım ve Hayvancılık Fuarı'nda Diyarbakır Ticaret Ve Sanayi Odası, Karacadağ Kalkınma Ajansı ve DÜNYA gazetesinin destekleriyle üç oturumda değerlendirmeler yapıldı. Değerlendirme yapanlar arasında medya mensupları olduğu gibi, akademisyenler, kooperatif örgütleyicileri, tarım ve hayvancılık uygulamaları yapan işletmeciler, danışmanlık hizmeti verenler vardı.

Toplantıda çeşitliliği yansıtan katılım önemliydi.Değer bileşenleri üzerinde çalışma yapanların " çeşitliliğin" dayanıklılığı ve zenginliği artıran ilk 5 bileşen arasında yer aldığı konusunda görüş birliği vardır.İlk 5 bileşen de bileşenlerin toplam etkisinin yüzde 50'inden fazlasını oluşturur.

Fuar vesilesi nedeniyle yapılan toplantıları iki yönüyle ele almalıyız. Toplantının olumlu yanı şu: Sorunların çeşitli ortamlarda tartışılması, dünyada olup biteni, kendi imkan ve kısıtlarımızı anlamaya yardımcı oluyor. Olumsuz yanı ise, bu satırların yazarı da dahil olmak üzere toplantıda değerlendirme yapanların koro halinde ülkemizde tarım ve hayvancılıkta ne olduğunu anlatması, ama neyin nasıl yapılacağına ilişkin bir ortak projenin somutlaştırılmamasıdır.Yakın zamanda Bloomberg TV'nın yaptığı toplantıda söylenler üç aşağı beş yukarı Diyarbakırda' da tekrarlandı. Özellikle kamu adına yapılan konuşmalarda önceden hazırlanmış, zamana ve zemine göre merkezi düşüncesi ve çerçevesi belirlenmemiş anlatımlar değer üretmiyor; artık bu gerçeği anlayalım.

Toplantının artıları

Özellikle son oturumda Tire Süt Kooperatifi Başkanı'nın yaşanmış, somut sonuçları olan yapılanmayı anlatması, diğer uygulamacıların destekleyici açıklamaları benim düşünceme göre toplantının öğretici yönüydü; değer katkısı da yüksekti. Katılanların tepkileri, uygulamaları yerinde görme talepleri de sözünü ettiğimiz değer katkısının kanıtıydı.
Ülkemizde "iyi uygulamaların yaygınlaştırılması" konusunda, işletmeciler, ilgili bakanlık, yerel tarım ve hayvancılık örgütleri, sivil inisiyatifler ve medya mensupları ortak projeleri geliştirerek sahaya yansıtmaya çalışırsak olumlu gelişmeleri hızlandırabiliriz.

Tarım ve hayvancılık sorunları tartışırken, bakış açılarında çok derin ayrışmaların olmadığı gözlemliyorum. Böylesine bir "ortak akıl zemini" oluştuğuna göre neden hızlı çözümler üretemediğimizi kendimizi savunma kasabılılığının tuzaklarına düşmeden sorgulamalıyız.

Bir kez daha anımsayalım: "Metot, o kadar önemsizdir ki, sadece esası etkiler!" İş yapma tarzımızı gözden geçirmeliyiz.

Samsun'daki fuarda yapılan etkinlikte söylediğimi Diyarbakır etkinliği için de söyleyeceğim. Biz toplantıların metodu üzerinde gerektiği kadar kafa yormuyoruz. Toplantıları, bir merkez düşünce etrafında örgütlemiyor, ister istemez yasak savmacı anlayışın "...miş gibi" yapma tuzaklarına yakalanıyoruz. Toplantılarda "yaratmak istediği sonuç" bağlamında karar üretmeden, bir program ortaya koymadan, bir sonraki toplantının gündemini saptamadan dağılıyoruz.

Ne yapalım?

İster avcı-toplayıcı olsun, ister tohumu toprağa atmış yerleşik topluma geçsin, isterse sanayi toplumunun "endüstri 4.0" aşamasının sorunları tartışsın, "başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesini" içselleştirmeyen çabalarda israfı önlemek mümkün değil.

Tarım ve hayvancılıkta endüstri 4.0 aşaması hızla uygulama alanı buluyor. Bu gelişmelerin en geç 10 yıl içinde baskın hale geleceğine inanıyorsak, toplantıları yapmadan önce sınırlarını belirleyelim. Sınırlarını bilirlemek yetmez, net bilgiye sahip olup olmadığımızı mutlaka gözden geçirelim. Etkin koordinasyon yapabilmenin olanak ve kısıtlarını projeler bağlamında ak kağıt üzende kara lekelerle belgeleyelim. Toplantılara ilişkin tutanak özetlerini mutlaka yayınlayalım. Toplantı sonunda alınan kararları, kararı yerine getirecek sorumluları saptayalım.Bir sonraki toplantıda, bir önceki toplanının kararlarını ne ölçüde hayata taşıdığımızı geri-bildirim döngüsünü işleterek sorgulayalım.Aksamalar varsa, sağlıklı gerekçelerini ortaya koyalım ki çağa uyum sağlanabilsin!

İş yapma tarzımızı değiştirmezsek, 50 yılı aşkın bir zaman kesitinde konuştuğumuz, bir arpa boyu bile yol almadığımız kısır döngüyü kıramayız. Bir de toplantılarda konuşanlardan ana fikirlerinin yazılı metinlerini mutlaka isteyerek bir arşiv oluşturalım ki, tekrarın israf batacağına saplanmaktan uzak durabilelim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar