Ekonominin sigortası nedir?

Başlığı ilk okudu­ğunda sihirli bir değnek arıyorsan evet buldun, böy­le bir özüm var. Ama önce neden bahsedi­yoruz bir anlayalım farklı açıdan tanımı­na bakalım, Ekono­mi. Dünya liderle­ri ülkeleri için, ebe­veynler aileleri için, patronlar firmaları için, üniversi­te öğrencisi aylık harçlığı için hep aynı kelimeyi kullanır, etki ala­nı o kelimeyi kullanana göre çok genişler veya daralır ama kullan­dığın cümleye göre hep aynı dü­şünceyi aklına getirir. Bu yazıda ekonomi ile ilgili yazmayacağım, ekonominin en önemli yapı taş­larından birini anlatacağım, ya­bancı kökenden çevrilmiş haliyle regülasyon, Türkçe anlatımı ile düzenleme ve denetleme. Evet, başlıktaki sorunun da cevabı.

Bir sistemi regüle etmek de­mek, sadece kurallar koymak de­ğil; düzen kurmak, güveni koru­mak ve sürdürülebilirliği sağ­lamak demektir. Regülasyon, ekonominin görünmeyen temeli­dir. Düzenleme kavramı, piyasa­nın nasıl işleyeceğini belirlerken, denetim bu düzenin gerçekten uygulanıp uygulanmadığını kont­rol eder. İkisi birlikte, sağlıklı bir büyüme için gerekli olan dengeyi oluşturur. Bu dengenin kaybol­duğu her yerde kaos, güvensizlik ve ekonomik istikrarsızlık doğar.

Teknoloji sınır tanımıyor. Pa­ra, veri ve güven, artık saniye­ler içinde el değiştiriyor. Ancak bu dijital hızın içinde unutulma­ması gereken bir gerçek var: gü­ven, hızdan daha değerlidir. Finansal teknolojilerde güve­nin hukuki ve teknik adı lisans­tır; sistemin sürdürülebilirliğini sağlayan temel dayanak ise re­gülasyondur. Bu iki kavram ol­madan hiçbir fintech ekosiste­mi ayakta kalamaz — ne yatırım­cı kalır, ne kullanıcı, ne de itibar.

Dijital finansın güven sertifikası: Lisansın değeri ve etkisi

Finansal teknoloji şirketleri yalnızca birer yazılım üreticisi değil, aynı zamanda milyonlarca insanın tasarrufunu, yatırımını ve gelecek planını yöneten diji­tal kurumlardır. Bu kurumların lisanslı olması, yalnızca bir pro­sedür değil; sistemin etik, teknik ve mali güvenlik standartlarına uyumlu çalıştığının kanıtıdır.

Lisans, bir ülkenin finansal düzeninin karnesi gibidir. Ser­maye yeterliliğinden müşteri varlıklarının korunmasına, veri güvenliğinden siber dayanıklılı­ğa kadar birçok kriterin sağlan­dığını gösterir. Düzenlemenin olduğu bir ortamda lisanssız faa­liyet gösterilmesi, tıpkı ruhsatsız bir hastanenin ameliyat yapması gibidir — risk sadece o işletmeye değil, tüm sisteme sirayet eder. Lisans sadece izin belgesi değil­dir; güven taahhüdüdür. Siste­min keyfiyete değil, denetime ve güvene dayandığını göstermek açısından son derece değerlidir.

Ekonomik istikrarın koruyucusu

Regülasyon, her ne kadar tek­nolojinin freni gibi görünsede; bu fren ilerlemeyi durdurmak için değil, güvenli sürüşü sağlamak içindir. Finansal regülasyon, sis­temin nereye kadar özgür, nere­de kontrollü olması gerektiğini belirleyen sessiz (gerektiğinde yüksek tonlu tabi ki) bir rehber­dir. Dünyada bugün en çok yatı­rım çeken finansal merkezlerin (Londra, Singapur, Zürih, Ams­terdam) ortak noktası, sadece teknolojide değil, regülasyonda da yenilikçi olmalarıdır. AB’nin PSD2, MiCA gibi düzenlemele­ri, dijital finansın önünü açar­ken kullanıcı korumasını da ga­ranti altına almıştır. Türkiye’nin BDDK, SPK, MASAK ve TCMB öncülüğünde yürüttüğü dijital bankacılık, kripto varlık hizmet sağlayıcıları ve elektronik pa­ra düzenlemeleri ise bu küresel uyumun yerli versiyonudur.

Belirtmeden geçemeyeceğim, regülasyon zahmetlidir ve paha­lıdır. Bu nedenle regülasyon olan bir yerde her önüne gelen iş tu­tamaz, buna katlanması ve para yakması gerekir, bunu göze alma­sı gerekir ki bu da organik bir ele­medir aslında, regülasyona güve­nin bir tuğlasıdır. Regülasyonsuz bir dijital finans dünyası, kısa va­dede özgürlük gibi görünür; an­cak uzun vadede kaos ekonomi­sine dönüşür. Bu durumda yalnız bireyler değil, devletin mali di­siplini de zarar görür. Vergi gelir­leri azalır, yatırımcı güveni sarsı­lır, sermaye güvenli limanlara ka­çar. İyi regülasyon, hem yeniliği korur hem de yatırımcının kor­kusunu azaltır. Otoritelerin çiz­diği sınırlar, inovasyonun önün­de bir engel değil; güvenli bir oyun alanıdır. Lisans ve regülas­yon direksiyonun elden bırakıl­mamasını sağlar.

Finansal sistemin asıl teme­li paradan değil, güvenden inşa edilir.

Bugünkü konu başlığının seç­memin sebebi bu sistemin nasıl kurulduğunu hatırlatmak ve bu köşenin konusu ile ilgili bir kesi­şimini vurgulamaktı. Çünkü dün 10 Kasım’dı.

Bir ulusun sadece siyasi ba­ğımsızlığını değil, ekonomik ba­ğımsızlığını da kazanma müca­delesinin kahramanını unutma­dığımızı anlatmaktı. Mustafa Kemal Atatürk’ün çok iyi bildiği bir gerçek vardı: “Tam bağımsız­lık, mali bağımsızlık olmadan ka­lıcı olamaz.” Bu düşünce, Türki­ye Cumhuriyeti’nin ilk yılların­da alınan her ekonomik kararın, her kurumun, her reformun kal­bine kazınmıştı. Cumhuriyetin ekonomik devrimi, parayla değil kararlılıkla başlatıldı. Kendi pa­rasını basmak, kendi bankasını kurmak, kendi geleceğini yönet­mek — işte gerçek bağımsızlığın temeli buydu.

Bugün Türkiye’nin finansal teknolojilerde, dijital ekonomi­de, regülasyon alanlarında attığı her adım, aslında o dönemin mi­rasına bir saygı duruşudur. Çün­kü Atatürk’ün bize bıraktığı en büyük miras, sadece bir Cumhu­riyet değil; kendi ekonomisini kurma cesaretidir.

Ve o cesaret, hâlâ bu toprakla­rın en değerli para birimidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar