Finansal fair play üzerine...

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR taksar@gmail.com

 

 

UEFA İcra Kurulu (Executive Committee) 2009 Eylül'ünde oy birliğiyle futbolun daha iyiye gitmesi amacıyla Finansal Fair Play (FFP) kurallarını hayata geçirmek için bir Financial Fair Play and Social Responsibility Committe (Finansal Adil Oyun ve Toplumsal Sorumluluk Komitesi) kurdu ve başına da başkan olarak hepimizin yakından tanıdığı çok değerli futbol adamı Şenes Erzik'i getirdi. Bu görevi çok başarılı bir şekilde devam ettiren Erzik'in daha sonra UEFA As Başkanlığı'na seçilmesi ve Ulusal Federasyonlar Komitesi Başkanlığı'na (National Associations Committee) atanması nedeniyle FFP Komitesi Başkanlığı'na 2011 yılında eski Belçikalı politikacılardan ve Dexia Bank Yönetim Kurulu Başkanı Jean-Luc Dehaene getirildi.)
Temel olarak FFP konsepti aşağıdaki altı ilkenin hayata geçirilmesini hedefliyor. Bu amaçla UEFA Finansal Fair Play Komitesi, UEFA'ya bağlı lokal federasyonlarda mücadele eden profesyonel futbol kulüplerinin, dolayısıyla tüm futbol ailesinin en geç 2014-15 sezonuna kadar bu ilkelere uymalarını ve bunun için gerekli yasal-yönetsel yapılanmaları gerçekleştirmelerini bekliyor, takip ediyor ve denetliyor.


Finansal Fair Play'in altı temel amacı (hedefi)

1. Futbolun finansmanında kulüpleri daha rasyonel olmaya ve mali disiplini sağlamaya yöneltmek,
2. Artan ücret ve maaşlar ile transfer harcamalarının kulüp bütçeleri üzerindeki baskısını ve enflasyonist etkisini hafifletmek,
3. Kulüpleri gelirleri ve bütçeleri oranında rekabet etmeye cesaretlendirmek,
4. Kulüpleri alt yapıya ve genç futbolcuların yetiştirilmesine yönelik uzun dönem yatırımlara özendirmek,
5. Avrupalı futbol kulüplerinin uzun dönem varlıklarını devam ettirebilmelerini sağlayabilmek ve bu amaçla onları finansal olumsuzluklardan korumak,
6. Kulüplerin kaynaklarını/pasiflerini, onların üçüncü kişi ya da kurumlara karşı olan yükümlülüklerini yerine getirebilmelerine olanak sağlayacak şekilde düzenlemek.
UEFA sadece futbolun finansal yönüyle değil, aynı zamanda sosyal yönüyle de ilgileniyor.

Ülkemizde ve çoğu ülkede ne yazık ki, FFP uygulamalarının sadece finansal yönü ele alınıyor. Oysaki, FFP kuralları kulüpleri finansal anlamda bir düzene sokmaya çalışsa, "Onları ayaklarını, yorganlarına göre uzatmaya" yani "gelirlerine göre gider yapmalarını" teşvik etse de, tüm bu uygulamaların temel amacı, futbolun bir toplumsal oyun olarak sosyal yönünün para karşısında ihmal edilmesini önlemeye çalışmak olduğunu burada vurgulamakta yarar görüyorum.

Çünkü, FFP uygulaması kulüpleri mali disipline yöneltemezse, ticarileşen futbol zaman içinde sebep olduğu bazı olumsuzluklarla kulüplerin geleceğini karartacak. Onların futbol sahnesinden çekilmelerine neden olacak. Çünkü, bir yandan artan parasal ödüller, futbolun bir oyun olmaktan daha farklı bir mecraya yönlenmesine neden olurken, diğer taraftan bu pastadan pay almaya çalışan yasal ve yasal olmayan tüm paydaşlar büyük bir paylaşım savaşına giriyorlar. Bu süreçte özellikle, finansal yönden darboğaza girip zayıflayan kulüpler sportif rekabette geride kalırken, büyük kulüpler ile küçük kulüpler arasındaki uçurum giderek daha fazla açılıyor. Bu ise küçük kulüplerin rekabet güçlerinin yitmesine, büyük kulüpler lehine haksız ve dengesiz bir rekabetin gelişmesine yol açıyor. Bu durum ise, müdahale edilmezse uzun vadede futbolun ölümü anlamına geliyor.

UEFA bu asırlık güzel oyunun sağlıklı bir şekilde tüm dünyada oynanabilmesi ve futbol kulüplerinin yok olup gitmelerini önlemek için bu uygulamayı hayata geçirmek istiyor ve kesinlikle bu uygulamadan taviz vermemeye çalışıyor. Çünkü, bugün futbol dünyanın en sevilen ve en yaygın spor dallarından, oyunlarından birisi. Bu oyunun yitip gitmesi ya da oyun olmaktan çıkması sosyal yaşamda da önemli sıkıntılara yol açabilir nitelikte görünüyor.

Avrupa futbolunun iflasa sürüklenmesini önlemek için finansal fair play
Tüm dünyada olduğu gibi Avrupa'da ve hatta ülkemizde futbol kulüplerinin gelirleri geometrik bir artış kaydetti. Buna karşın giderler de aynı ölçüde arttı. İşte tüm sorunlar da böylelikle başladı. Artan gelirlerin verimli ve etkin bir şekilde kullanılmaması, kötü yönetimlerle de birleşince, kulüplerin mali disiplinleri zaman içinde yok olmaya başladı. Kaybolan mali disiplin ise kulüpleri içinden çıkamayacakları kısır bir döngüye itti.

Sportif rekabetin de getirdiği olumsuz etkiyle başta transfer harcamaları olmak üzere kulüplerin oyuncu ücret ve maaşlarındaki artış, futbolun giderlerini sürekli yükseltti. Giderleri artmaya başlayan kulüpler, sahip oldukları kaynaklarını çok etkin ve verimli kullanamayınca, bu kulüplerden şirket şeklinde kurulanlar iflasa sürüklenirken, dernek şeklinde organize olanlar da kapanarak veya tasfiye olunarak yok olup gittiler.

"Futbolun ölümüne seyirci kalmayacağız!"
İşte bu koşullarda "Futbolun krize yuvarlanmasına, ölümüne seyirci kalmayacağız" diyen Michel Platini Finansal Fair Play hareketini başlattı ve önderliğini yaptı. Bu kurallar bütünü uygulanabildikçe, futbol tekrar kaybolan sıhhatine kavuşmuş olacak ve daha da fitleşecek. Parayı, futbolun kanındaki şekere benzetirsek, fazla para futbolun sağlığını bozuyor. Ancak parasız da olmuyor ne yazık kiÖkandaki şeker oranını ayarlar gibi, futbola akan paranın da oranını belirler ve onun akışını, futbolun mücadeleci, rekabetçi gücünü bozmayacak şekilde düzenleyebilirsek, futbol varlığını sağlıklı ve daha kaliteli devam ettirebilecek. Bu amaçla FFP ile kulüplerin daha dengeli bir rekabet içinde mücadele etmelerine olanak sağlamayı amaçlıyor. Finansal fair playin temel kuralları

1. Yöneticiler kulüp için ceplerinden harcama yapamayacak. (Paralı başkan dönem sona eriyor.)
2. Yöneticilere, şirket ortaklarına veya ilişkili şirketlere olan borçlar, 2012-13 sezonuna kaynaklarına ödenecek. (Borçlar kaynaklarına iade olunacak)
3. 2012-2013'ten itibaren kulüpler transfere gelirlerinden daha fazla harcama yapamayacak. (Denk Bütçe uygulaması esas olacak.)
4. Mali tablolarda parasal olmayan gelirler yer alırsa, (Örneğin, başkan veya ortakların borç verdiği paralar) bu gelirler futbol dışı gelir kabul edilecek ve kulüp gelirleri içinde sayılmayacak. (Sadece kulübe hibe edilen tutarlar gelir sayılacak.)
5. Hiçbir futbolcu, kulüp ya da yasal otoriteye vadesi geçmiş borç bulunmayacak. (Gelirlerden daha fazla borçlanılmayacak. (Denk Bütçe İlkesi). Bu durumda transfer yasağı geliyor.
6. Öz sermayenin eksiye düşmesine izin verilmeyecek. Kulüplerin başabaş noktasını yakalamalarına olanak sağlamak için kulüplerin belirli bir dönem zarar etmelerine izin verilecek.
7. Futbolculara yapılacak ücret, maaş ve prim ödemeleri, toplam gelirin yüzde 70'ini geçemeyecek.
8. Kulübün toplam borcu, toplam gelirinin yüzde 100'ünü geçemeyecek. (Denk Bütçe Uygulaması)
9. Bütçesi 5 milyon euronun altındaki kulüpler finansal kriterlerden muaf tutulacak.
10. Kulüplerin ilişkili şirketleri ile yaptıkları her türlü ticari işlemde geçerli olan fiyatların piyasa emsallerinden oldukça yüksek veya düşük olması durumunda, bu rakamların gelir veya gider hesaplarına herhangi bir etkisi olmayacak, söz konusu işlem için bir emsal piyasa fiyatı bulunarak gelir ve giderin tespitinde bu fiyat dikkate alınacak. (Örneğin, Mancester City sahibi Mansour bin Zayed Al Nahyan'ın firması Etihad ile sahibi olduğu kulübün 10 yıllığına 642 milyon dolarlık sponsorluk sözleşmesi gibi sözleşmelerÖ Nitekim bu sponsorluk sözleşmesi UEFA tarafından inceleme altına alınmıştır)

Finansal Fair Play'in geliştirmesi gereken yönleri

UEFA'nın böylesi bir ulvi harekete kalkışması gerçekten futbolun geleceği açısından son derece önemli ve taktire değer. Ancak FFP ile gündeme getirebileceğimiz bazı konuları da burada sizinle paylaşmak istiyorum.

1. Öncelikle böylesi bir tarihsel ve önemli bir görevi hayata geçirmek üzere oluşturulan bu komiteye seçilen komite üyelerinin de aynı sorumluluk ve titizlikle seçilip seçilmediği konusunda son günlerde bazı eleştiriler gündeme gelmeye başladı. Hiç kimsenin Michel Platini'nin dürüstlüğü konusunda endişesi bulunmamakla birlikte, sayın Şenes Erzik'ten sonra komitenin başına Belçikalı eski bir politikacının ve tüm parasal destek ve önlemlere karşın batmaktan kurtulamayan Dexia Bank'ın yönetim kurulu başkanının atanmasının, komitenin amaçlarına ne ölçüde uygun olduğu bir tartışma konusudur.
2. FFP sonrası bazı kulüplerin uyguladıkları muhasebe teknikleri ve yöntemlerle kulüplere futbol dışı para enjekte devam etmelerine karşın, UEFA'nın yeterli önlemi alamaması.
3. "Third Party Ownership" denilen "Üçüncü kişi mülkiyeti" örgütlenmesi konumundaki Fon'ların futbolcu sahibi olmasına ve futbolcu transferine yönelik FIFA ile koordineli bir kontrol ve denetim mekanizmasının kurulamaması.
4. Söz konusu fonların kulüplere sermaye koyarak veya hisse satın alarak, ortak olmalarına yönelik hareketlerinin henüz yeterince denetim altına alınmaması.
5. UEFA'nın Avrupalı büyük liglerdeki, elit kulüplerde bu kuralların uygulanması konusundaki kararlılığına ilişkin endişelerin bulunması.
6. Bu kurallara her ne kadar CAS'ta (Uluslararası Spor Mahkemesi) itiraz edilebilir olmasına karşın, Avrupa Birliği hukuk normları içinde herhangi bir mahkeme açılması durumunda sonucun ne olacağı konusunda bir belirliliğin bulunmaması.
7. Transfer harcamaları ve giderlerin kulüplerin gelirleriyle orantılı olarak yüzde yetmişte tutulması uygulaması sistemin özü olmakla birlikte, bu uygulamayla doğal olarak büyük bütçeli kulüplere daha fazla harcama olanağının tanınması.

Sonuçta;
Yukarıdaki ifade ettiğimiz amaçlar, hedefler ve temel kriterlerden de anlaşılacağı üzere, Finansal Fair Play kriterlerinin temel ve genel amacı: Kulüplerin gelirlerinden daha fazla para harcamalarının önüne geçmek. Bu hedefin arka planında ise, kulüplerin ekonomik ve finansal kapasitelerini artırmak; kulüpleri, gelirlerini korumaya teşvik etmek, bonservis ve futbolcu ücretlerini sınırlandırmak, kulüplerde mali disiplini artırmak, altyapı gelişimine imkân vermek ve sonunda da kulüplerin daha uzun ömürlü ve sürdürülebilir bir finansal yapıya sahip olmalarını sağlamak suretiyle eşit koşullar içinde rekabet edebilmelerine olanak ve ortam hazırlamak geliyor. Buna karşın her yönüyle destek olduğumuz bu kuralların daha sağlıklı ve amaçlarına uygun çalışabilmesi, işleyebilmesi için de yukarıda belirttiğimiz geliştirilmesi gereken yönleri de UEFA'nın bir an önce ele alması gerektiği görüşündeyim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar