Görevimiz tehlike

Osman ULAGAY
Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Dünkü Financial Times gazetesinde yer alan “Türkiye ekonomideki gerilemeyle sarsıldı” başlıklı geniş haber şöyle başlıyor: “Türkiye, başarısız darbe girişiminin, değer kaybeden Türk lirasının ve siyasal istikrarsızlık nedeniyle tedirgin olan yabancı yatırımcıların ülkeden uzak durmasının olumsuz etkilerini hissederken ülke ekonomisi 2009 yılından beri ilk kez küçüldü.”

Türkiye ekonomisindeki küçülmenin nedenlerini irdeleyen haberde ABD Merkez Bankası’nın( FED) önümüzdeki dönemde izleyeceği faiz artırma politikasının ve petrol fiyatlarının artmaya başlamasının da Türkiye ekonomisini olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor.

Kendimizi kandırmaya çalışmaktan artık vazgeçelim. Biz ne dersek diyelim, gerçeği herkes görüyor. Ülkede tek bir iradenin her alana hakim görünmesinin siyasal istikrar sayılamayacağını, Türk lirasının sadece yukardan yapılan telkinlerle ve vatansever çabalarla değer kazanmayacağını, çeşitli kesimlere yüz milyarlarca dolarlık destek vadetmenin ekonomiyi canlandırmaya yetmeyeceğini artık bizim de anlamamız gerekiyor.

FED faizi ve Trump etkisi

FED Başkanı Janet Yellen, ABD Merkez Bankası’nın dün başlayan Aralık ayı toplantısında alınan kararları ve FED’in önümüzdeki döneme nasıl baktığını bugün açıklayacak. FED’in geçen yılın Aralık ayındaki artıştan tam bir yıl sonra yeni bir faiz artışına gideceğine kesin gözüyle bakılıyor.

FED’in önümüzdeki dönemde izleyeceği faiz politikası konusunda ise kafalar iyice karışmış durumda çünkü ABD şu anda Trump bombasının olası etkilerini tartışıyor ve her kafadan farklı bir ses çıkıyor. ABD Başkanlığı görevini 21 Ocak 2017’de devralacak olan Donald Trump’ın bugüne dek yapmış olduğu açıklamalar ve herkesi şaşırtan iş görme tarzı da, iş başına geldikten sonra FED politikaları konusunda ne yapacağını kestirmeyi zorlaştırıyor. Trump’ın Obama tarafından atanmış olan FED Başkanı Janet Yellen’den fazla hazzetmediğini çeşitli vesilelerle ifade etmiş olduğu biliniyor. ABD’de Başkan’ın FED Başkanı’nı görevden alma yetkisi yok ve Yellen’in görev süresi 2018’de bitiyor. Ancak Trump’ın sabaha karşı atacağı tweetlerle ya da yapacağı açıklamalarla FED Başkanı’nı taciz edebileceğini unutmamak gerekiyor. 

FED’in önümüzdeki dönemde izleyeceği faiz politikasının belirlenmesinde, Trump’ın kendine özgü davranış tarzından daha önemli olan faktör ise yeni ABD yönetiminin izleyeceği ekonomi politikaları olacak. Buradaki kritik nokta, büyümeyi hızla yükseltmek isteyen Trump’ın izleyeceğipolitikaların ve yeni yönetimin yapacağı düzenlemelerin ABD ekonomisinin büyüme hızını nasıl etkileyeceği.

Hızlı büyüme, agresif faiz mi?

Trump’ın seçim zaferi öncesinde yapılan açıklamalar, FED’in faizleri artırma konusunda temkinli davranacağı beklentisini yaratmıştı. FED’in önümüzdeki iki yıl içinde üç ya da dört kez faiz artıracağı izlenimi hayli yaygındı.

Ancak Trump’ın seçim zaferi sonrasında ABD’de ve piyasalarda oluşan hava bütün bu hesapları değiştirmiş durumda. ABD’de daha önce Başkan Reagan döneminde de görülmüş olan heyecan havası var. “Özel sektörün önünü açalım, devlet müdahalesini ortadan kaldıralım, vergileri düşürelim, büyüme kendiliğinden yükselir inancı” bir kez daha zirve yapmış durumda. Trump yönetiminin büyük altyapı yatırımlarını başlatma projesi de hesaba katıldığında hızlı büyümenin önü açılmış görünüyor.

Bu ortamda Trump’ın daha önce telaff uz etmiş olduğu büyümeyi ikiye katlayarak yüzde 4’e yükseltme hedefi, Ken Rogoff gibi ciddiye alınabilecek ekonomistlere bile yazı konusu olmaya başladı. Bunun tersini iddia eden ve yeni yönetimin çabalarının halen zaten yüzde 3 dolayında bir büyüme temposunu yakalamış olan ABD ekonomisinde büyük bir sıçramaya yol açmayacağını ileri süren Larry Summers gibi ekonomistler de var. OECD’inin son tahminleri de bu görüşe daha yakın duruyor.

Eğer şu anda Amerika’yı sarmış görünen heyecan gerçekten büyüme hızında büyük bir sıçramaya yol açarsa ve bunun sonucunda enfl asyon tırmanışa geçerse, FED’in çok daha agresif bir faiz yükseltme politikası izlemesi ve faizleri çok uzun zamandan beri ilk kez normal sayılabilecek seviyelere yükletmesi gerekebilir.

Böyle bir yola girilmesi halinde bunun Türkiye gibi ‘Yükselen Pazar’ ülkeleri için yeni tehlikelere yol açması kaçınılmaz görünüyor. Trump ile başlayacak olan dönemde bir kaz daha görevimiz tehlike olacak galiba.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar