Grup içi hizmetlerde transfer fiyatlandırması ve KDV indirim hakkı -ABAD yaklaşımı
Grup şirketleri arasında, bir şirketin diğerine hizmet sunması iş dünyasında sık karşılaşılan bir durumdur. Bu hizmet nedeniyle yapılan faturalandırma çerçevesinde KDV indirim hakkının kullanılıp kullanılamayacağı, transfer fiyatlandırması kuralları çerçevesinde ulaşılan sonuçla doğrudan ilgilidir.
Vergi idareleri, transfer fiyatlandırması kurallarından kaynaklanan nedenlerle KDV indirim hakkını reddedebilmektedir. Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD), son dönemde verdiği dört önemli kararla bazı konulara açıklık getirdi. Türkiye’deki KDV ve transfer fiyatlandırması kuralları AB mevzuatıyla büyük ölçüde örtüştüğünden, bu kararlar Türkiye’deki işletmeler için de yol gösterici niteliktedir.
Grup içi hizmet paylaşımı KDV indirimi hakkını engellemez
Somut olayda vergi idaresi, bir şirketin grup içinden aldığı idari hizmetlerin onun vergilendirilebilir faaliyetleri için gerekli olmadığı ve aynı zamanda grup içindeki diğer şirketlere de sağlandığı gerekçesiyle KDV indirim hakkını reddetmişti.
Ancak ABAD, KDV sisteminin temel taşlarından birinin indirim hakkı olduğunu vurguladı (12.12.2024, C-527/23). Karara göre, bir hizmet, vergiye tabi faaliyetlerde kullanılıyorsa KDV indirimi yapılabilir; bu hizmetin başka grup şirketlerine de sağlanmış olması bu hakkı ortadan kaldırmaz. Yine de, hizmetin gerçekten vergiye tabi işlemlerle ilişkili olduğunu ispatlama yükü mükellefe aittir.
İşlem bazlı net kâr marjı yöntemine göre hesaplanan ödeme KDV kapsamına girer
Grup şirketlerinden biri, diğerine idari hizmet sağlamış ve bu hizmet karşılığında fatura düzenlemişti. Faturalama, hizmet sunan şirketin belirli bir kârlılık oranını korumasını öngören bir transfer fiyatlandırması anlaşmasına dayalıydı. Ancak vergi idaresi, hizmetlerin vergiye tabi faaliyetler için gerekli olmadığını savunarak KDV indirimi hakkını reddetmişti.
ABAD, OECD yönergelerinde tanımlanan işlem bazlı net kâr marjı yöntemine göre belirlenen ödemenin, bir hizmet sunumuna karşılık gelen bedel olarak değerlendirilmesi gerektiğine, bu nedenle de KDV kapsamına girdiğine karar verdi (03.04.2025, C-726/23). Ancak, hizmet ve bedel arasındaki ilişki her bedel için ayrı ayrı değerlendirilmelidir ve vergi idaresi, orantılılık ilkesi çerçevesinde bu bağlantıyı ispat etmek üzere fatura dışında ek belgeler talep edebilir.
İştiraklere sunulan hizmetler toplu değil, ayrı ayrı değerlendirilmelidir
Tartışma konusu, ana şirketin iştiraklerine farklı türde hizmetler sağlaması durumunda, bu hizmetlerin KDV bakımından “tek bir teslim” sayılıp sayılamayacağıydı. Çünkü, bu hizmetlerin toplu olarak değerlendirmesi, emsal karşılaştırma yönteminin uygulanmasını zorlaştırmaktaydı.
ABAD, KDV Direktifi 72 ve 80. maddelerinin kategorik olarak “tek bir teslim” şeklinde değerlendirmeye engele teşkil ettiğine karar verdi (03.07.2025, C-808/23). Ana şirketin iştiraklerine sunduğu hizmetler, KDV bakımından topluca değil, ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Fiyat düzeltmeleri de “hizmet teslimi” kapsamındadır
Olayda, bir satış şirketi, araç üreticilerinden aldığı araçları yeniden satmakta, aynı zamanda satış sonrası bazı maliyetleri (örneğin onarım giderleri) üstlenmekteydi. Bu maliyetler daha sonra üreticilere bildirilmekte ve satış fiyatlarında düzeltmeler yapılmaktaydı. Bu düzeltmeler alacak veya borç notları ile belgeleniyordu.
Vergi idaresi, satış sonrası maliyetlerin ilk aşamada şirket tarafından üstlenildiğini, ancak ardından orijinal ekipman üreticilerine aktarıldığı gerekçesiyle ek KDV tarhiyatı yaptı. ABAD bunu onayladı (09.12.2024, C-603/24). ABAD kararları, grup içi hizmetlerde KDV uygulamasının maddi içeriği esas alarak değerlendirileceğini ortaya koymaktadır. Mükelleflerin ispat yükümlülükleri ise artmaktadır.