Hasan Basri Bozkurt ve girişimci insanlarımız

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Hayatın sonlu ve kısa olduğunu bile bile bazı insanların bir sevdanın peşinde tutkulu ve özverili yürüyüşlerini kararlılıkla sürdürmeleri en büyük üretkenlik kaynağıdır. İnsanlık, önemli ölçüde adlarını çoğumuzun bilmediği, kendini sevdasına tutsak etmiş gerçek kahramanların omuzlarında yükselir. Ülkemizde ilgili çevreler dışında kaç kişi Hasan Basri Bozkurt’un Karayolları Bakım Atölyeleri’nde işçilikten, ulusal ölçekleri aşarak küresel ölçekte “iş makineleri üreten” HİDROMEK’i yaratma sevdasının arka planının farkındadır?

Hasan Basri Bozkurt’u DÜNYA gazetesinden aldığı ödül nedeniyle tanımıştım. O ilk tanışmadan sonra, kısa zamanda çok özel sorunları paylaşan iki dost olduk. Hayata bakışımızda farklı yönlerimiz vardı, ama ikimiz de maddi ve kültürel zenginlik üreterek insan yaşamını kolaylaştırma ortak paydasında buluştuk. Birbirimizi anladıkça yakınlaştık, yakınlaştıkça yapaylıkların çeperleri yıkıldı, her konuda su katılmamış bir içtenlikle duygu ve düşüncelerimizi paylaşır olduk.

İnsan alanlarına tanık oldum

Birçok kez bir araya geldik; dünya gerçeklerinden ülke sorunlarına, işyeri verimliliğinden bireysel tutum ve davranışlarımıza uzanan umutlarımızı, kaygılarımızı ve korkularımızı zihin eleklerimizin ince ipek tülbentlerinde süzdük.

Yoktan var etme sevincinin peşinde inanılmaz enerji harcayan insanlarımızdan biriydi. Bir uluslararası başarı sonrasında, sakin yapısını aşan heyecanlı anlatışına şaşırmıştım… Sevincini paylaşacak sözcükler bulmakta zorluk çekmiş, ”yerinizde olmak isterdim” cümlesini tekrarlayıp durmuştum.

Ankara’da Hasan Basri Bey’in iç dünyasını açabildiği çok arkadaşı olduğunu düşünürdüm. Makine üreticileri toplantısı için İstanbul’a geldiğinde, lokantanın tenha bir köşesinde “insan” yönünü açığa vuran hikayesini uzun uzun dinledim. Hikayesinin önemli bir bölümü iki insan arasında kalması gereken özellikteydi… Akşam eve dönerken Mübeccel Kıray’ın sözü zihnimin derinliklerinden fırladı:  “ Mutluluk, teknik ve ekonomik bir kavram değildir… Mutluluk, ‘zamanla’ ilgilidir. Size zamanı unutturan, farkında olmadan üzerinizden gelip geçmesini sağlayan şeylerdir…”

Değer üretmenin sevincini doruklarda yaşamış bir insanın, hiç uğraşmaması, zerre kadar zaman ayırmaması gereken bir dizi küçük sorunla boğuşması, yaşam kalitesini hırpalıyor; moralini bozuyor, şevkini kırıyordu.

Büyük mirasının sorumluluğu

Hasan Basri Bozkurt sıradan bir “iş insani” değildi. Sıfırdan başlayarak küresel ölçekte iş kurmuş, sonuç almıştı. Herkesten farklı iş yapmıştı; cesareti, kararlılığı, kendini sürekli yenileyen ve koşullara uyum gösteren ustalığı vardı. Hayatın bu usta insanının yoksul ya da varsıl, eğitimli ya de eğitimsiz insanlar gibi aşamadığı küçük sorunlarla boğuşması içimi yakmıştı.

Hasan Basri Bozkurt’un maddi ve kültürel zenginlik üretimi konusunda bıraktığı büyük miras, kuşkusuz öncelikle muhterem eşleri ve iki oğlunun omuzlarına ağır sorumluluklar yükler… Ankara’da ve ülkemizin diğer yerlerinde yakın dostları, arkadaşları da büyük mirasın daha ileri taşınmasında sorumluluktan kaçmamalı.

İş insanı kavramı sınırları ötesinde, girişimci insan kavramının içeriğinde ağırlıklı yeri olan “yoktan var etme” becerisi konusunda doğa çok cömert değil. Gerçek anlamda “girişimci insan” sayısı çok sınırlıdır; bu “nedret” durumu, girişimcileri toplumların en büyük zenginliği konumuna taşır.

Gerçek girişimci kimliği ve kişiliğiyle Hasan Basri Bozkurt’u yaşadığım sürece özlemle anacağım.. Kendisine rahmet; kederli ailesine sabırlar diliyorum.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar