HIV'de hastalıkla değil bilinçsizlikle de savaşılıyor!

Yasemin SALİH
Yasemin SALİH İYİLİK FABRİKASI yasemin.salih@dunya.com

32 yıldır HIV/AIDS’i ortadan kaldırmak için yürütülen çalışmalara 400 milyon dolarlık bağışta bulunan ve yılda 3.7 milyar dolarlık Ar-Ge bütçesi olan Gılead’a göre bu hastalıkla savaşın önündeki en büyük engel virüsün kendisi değil, toplumsal önyargılar. Dünyada 36.9 milyon HIV/ AIDS hastası olduğunu belirten şirketin Avrupa, Ortadoğu, Asya ve Avustralya Medikal Başkanı Dr. Michael Elliott, “Ölümler son 10 yılda yüzde 34 azaldı ama farkındalık artarsa bu oran da artacak” diyor.

Adını duymak bile bizi rahatsız ediyor. Sanki ayıp bir kelime kullanmış gibi daha kısık sesle anıyoruz HIV ya da AIDS’i. Oysa tam da böyle zamanlar için kullanılmış çok sert, insanın aklını başına getiren bir sözü var Anadolu’nun: Korkunun ecele faydası yok. Hele de HIV/AIDS’ten bahsediyorsak tam tersine korku ya da yok saymanın hastalığın ekmeğine yağ sürdüğü bilimsel olarak kanıtlandı.

Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Programı UNAIDS’in 2017 rakamlarına göre dünyadaki 36.9 milyon hastanın iyileşmesi ve daha fazla insanın bu virüse yakalanmamasının önündeki en büyük engel toplumsal farkındalığın düşük olması, hastalığın yok sayılması.

32 yıl önce kurulan Gılead Siciences’ın çalışmalarının odağında da HIV/AIDS ile mücadele var. HIV/ AIDS, Hepatit B ve C, hematoloji, onkoloji ve sistemik mantar enfeksiyonları gibi hastalıklarda çözümler geliştirmeye odaklanıyor. Gılead’ın Avrupa, Ortadoğu, Asya ve Avustralya Medikal Başkanı Dr. Michael Elliott geçtiğimiz hafta İstanbul’daydı. Dr. Elliott ile dünyayı nelerin beklediğini, bu virüsten tamamen kurtulmak için insanlığın önündeki engelleri konuştuk:

Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Programı UNAIDS’in 2017 rakamlarına göre dünyadaki 36.9 milyon hastanın iyileşmesi ve daha fazla insanın bu virüse yakalanmamasının önündeki en büyük engel toplumsal farkındalığın düşük olması, hastalığın yok sayılması. 32 yıl önce kurulan Gılead Siciences’ın çalışmalarının odağında da HIV/AIDS ile mücadele var. HIV/ AIDS, Hepatit B ve C, hematoloji, onkoloji ve sistemik mantar enfeksiyonları gibi hastalıklarda çözümler geliştirmeye odaklanıyor. Gılead’ın Avrupa, Ortadoğu, Asya ve Avustralya Medikal Başkanı Dr. Michael Elliott geçtiğimiz hafta İstanbul’daydı. Dr. Elliott ile dünyayı nelerin beklediğini, bu virüsten tamamen kurtulmak için insanlığın önündeki engelleri konuştuk:

HIV/AIDS nisbeten yeni bir hastalık ama vaka sayısı da giderek artıyor. Bu gidişat nereye varacak?

Birleşmiş Milletler HIV/Aids Ortak Programı (UNAIDS) global verilerine göre 2017’de yeni tanı almış 1.8 milyon vaka bildirildi. Kadınlar bu hastalıkta ön planda. HIV’in ortaya çıktığı 1985’ten itibaren dünyada HIV pozitif kadınların oranı yaklaşık dört kat arttı. HIV’li bireylerin yarısından fazlasını kadınlar oluşturuyor. Öte yandan bilimsel gelişmeler umut verici. 2010’dan bu yana HIV’e bağlı ölümler yüzde 34 azaldı. Bu oran bilimsel gelişime göre daha geride, bunun nedeni de hastalıkla ilgili farkındalığın az olması, korunma yöntemlerinin bilinmemesi, tabular ve önyargılar nedeniyle yeterince konuşulamamasıyla ilişkilendirilebilir. Çünkü aslında farkındalık arttığında ölüm oranı azalacak.

Siz neler yapıyorsunuz bu tabloyu düzeltmek adına?

HIV’in erken dönemlerinden itibaren araştırma yapıyoruz. Amacımız bu hastalığı ölümcül olmaktan çıkarıp, kronik hastalık listesine almak. Artık tek bir tabletle HIV’i kontrol altına alıyor, bulaşmasını engelleyebiliyorsunuz. Global çapta da çok iyi çalışmalar var, virüs tamamıyla kontrol altına alınabiliyor. HIV/AIDS tedavileri alanlarında sivil topluma fon sağlayan özel kuruluşlar arasında birinci sırada yer alıyoruz. Eğitim, önleme, bakım, sosyal ve finansal alanlarda işbirlikleri yürütüyoruz ve bu anlamda kırılgan topluluklara yönelik uygulanan projelere 2017’de dünya çapında 400 milyon dolarlık, Avrupa’da ise 27 milyon dolarlık bağışta bulunduk. 2017’de toplam 11 milyondan fazla birey Gilead Sciences tedavilerine erişmiş durumda. Ayrıca yılda 3.7 milyar dolarlık Ar-Ge harcamasıyla yeni araştırmalara da destek sağlıyoruz.

Hayaliniz nedir?

Şirket olarak hayalimizi “90-90-90” diye nitelendirdik. Açılımı, her ülkede HİV’i yüzde 90 oranında tanı altına almak, yüzde 90 tedavi etmek ve yüzde 90 baskılamak. Bunun için bütün ülkelerde çalışmalar yapıyoruz. Vardığımız sonuçlar ülkeden ülkeye değişiyor. Örneğin Türkiye’de tedaviye ulaşma konusunda sıkıntı yok. Mesele teşhiste. Araştırmamıza göre Türkiye’deki hastaların yüzde 50’si hastalığının farkında değil. Biz hastalara erken hareket ederlerse bunun ölümcül bir durum yaratmayacağını, bulaş riskinin azalacağını anlatmak istiyoruz. Hastalığın önündeki en büyük engel toplumsal baskılar, sosyal kabullenmişlik, dışlanma korkusu, stigma.

Ne zaman geç kalınmış oluyor?

Hasta HIV’in şiddetlendiği, artık bağışıklık sistemine zarar verdiği aşamada bir şeyler yapma cesaretini gösteriyor. Bu duruma gelmiş biri iki yıl gecikmiş demektir. Üstelik o arada kim bilir kimlere de hastalığı bulaştırmıştır. Ancak yine de yapılacaklar bitmemiştir. Bir-iki aylık süreç çok şiddetli geçer yine de vücudun gücüne de bağlı olarak tedavi imkansız değildir, başarılı sonuçlar da alınabilir. Burada en büyük problem farkında değilken verdiğiniz zarardır.

Sosyal ve bilimsel projelere 6 yılda 700 bin dolarlık destek

Sosyal çalışmalarınızdan bahsettiniz. Öne çıkanlar hangileri?

Araştırmalarımıza ek olarak bilimsel ve sosyal projelere de destek veriyor, bu yolla hastaların hayatlarını değiştirmeyi hedefliyoruz. Yeni fikirleri keşfedip hayata geçirmek üzere 2013’ten bu yana bir yarışma düzenliyoruz: Gilead Hayat Bulan Fikirler. Bugüne kadar 300’ün üzerinde başvuru yapıldı. Türkiye olarak HIV, Hepatit B ve C, hematoloji, onkoloji ile sistemik mantar enfeksiyonları gibi hastalıklarda 35’i bilimsel, 11’i sosyal toplam 46 projeye destek verdik. 2019’a kadar verilen destek 700 bin doları buldu. Bu yarışmanın toplumsal anlamda çok büyük katkıları var. İyi fikirleri finanse ediyoruz. Desteklediğimiz fikirlerin daha sonra da takibini yapıyoruz.

Türkiye’de neler yapıyorsunuz?

Gilead, 2007’den bu yana Türkiye’de faaliyet gösteriyor. 80’i aşkın çalışanımız var. Buradaki çalışmaları çok önemsiyoruz. Son 5 yılda 6 milyon dolarlık Ar-Ge ve bağış desteğinde bulunduk. Klinik araştırmaları önemsiyoruz. Bu anlamda 2015’te Hepatit B alanında 5 merkez ile başlattığımız klinik araştırma çalışmalarımızı 30’a çıkardık.

Virüsler arası iletişim insanlık için risk olabilir

Bu alanda çalışan bir doktor, bilim insanı olarak gelecek 50 yılda insanlık ve virüsler arasındaki ilişki hakkındaki öngörüleriniz neler?

Bu çok uzun bir zaman, bir şey söylemek zor. Şu anda çok iyi tedaviler var. Virüs kontrol altına alındığında bulaşmayacak. Hedefimiz virüsü tamamen ortadan kaldırmak ancak bunun için daha vakit var. Hem Gilead olarak hem de bizzat bilim insanı kimliğimle buna inanıyorum, inanmasak çalışmayız. İnsanlığın sonunu virüsler mi getirecek? Belki. Grip, ebola, HIV gibi virüsler bir araya gelir, kendi aralarında etkileşime geçerse böyle bir tehlike mümkün. Bu bilimsel olarak DNA paylaşımları aynı aileden olan virüsler için düşünülebilir. Bu ortaklığı olan virüslerin kendi aralarında iletişim mümkün olabilir. Bu da çok tehlikeli bir boyut.

Türkiye'de HIV farkındalığı düşük

Türkiye’de durum nedir?

Türkiye bu konuda farkındalık oranı düşük bir ülke ne yazık ki. 2017’de yaptırdığımız bir araştırmada toplumun yüzde 77.3’ünün hastalıkla ilgili bilgi sahibi olmadığı ortaya çıktı. Bildiğimiz kadarıyla Türkiye’de ilk kez 1985’te üç vaka ile bu hastalık teşhis edildi ve o tarihten bu yana da hızla artıyor. 2018 itibarıyla bu sayı 20 bini aşmış durumda. Bu konuda eğitimin ilkokul yıllarından başlaması gerektiğine inanıyoruz

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar