İhracatın altı altın parametresi

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

 

Küresel enflasyon; enerji fiyatlarının arz yönünü, GSYİH zayıf artışının işsizlikteki olumsuz etkilerinin de talep yönünü baskıladığı değerlendirilerek fiyat istikrarındaki olumlu bekleyişlere yön verebiliyor. Avrupa Birliği'nin hükümet borçları sorununa karşın, Ortadoğu İran, Irak, Libya'dan sonra Suriye'de dinmek bilmeyen karışıklıklar; küresel coğrafya ölçeğinde, "büyük buhran"dan bu yana hissedilen en derin ve uzun süreli endişe kaynağına dönüşüyor. Bu durum 1980 sonrası küreselleşme olgusuyla yeniden şekillenen küresel oyuncuların (BRIC: Çin, Brezilya, Hindistan, Rusya) artan etkinliğinde belirginleşiyor.
Gelişen ekonomiler içinde zaman zaman yer alabilen bir Türkiye'nin dışa bağımlılığı; "aslanlar kendi hikayelerini yazmadıkça, avcıların hikayelerini dinlemek zorunda kalırlar" atasözüyle özdeş özelliklerle şekilleniyor. Hızlı değişen bu tabloda yer alabilmek, Türkiye için hiç de kolay bir lokma olmuyor. Küreselleşme, bizim için doğru atları ileri sürebilmenin kilit önemini öne çıkarıyor. Çünkü BRIC ülkelerinin küresel dış ticarette artan güçlerinin ardında yatan dinamikler, ulusal ekonomimizin güçlenen bir oyuncu olabilmesini sağlayacak, altı temel parametrenin işlerliğine yön veriyor. Bu parametreler, güçlü bir mantık sırasını takip ederek şekilleniyor. Öyleyse, ilk adımdan son adıma değişimi ve dönüşümü sıralayalım:

1) Önce, dış satıma konu ürünlerde yaratılan katma değerler (YKD) artıyor.
2) Ucuz işçilikle hammaddenin (UİH) yarattığı katma değer, bütünü oluşturan iki parça olarak katma değerin tercihini artırıyor ve küresel rekabetteki yerler sağlamlaşıyor.
3) Dış satımın bir diğer önemli parametresi olan transfer maliyetleri (TM); birinci ve ikinci maddelerde sağlanmış avantaj üzerinde azaltıcı yönde çalışıyor. Daha açık ifadesiyle, ABD, EU, Japonya gibi güçlü talep ekonomilerine yakınlık uzaklık kriteri, ülkelerin transfer fiyatlandırmasını tanımlıyor. Artan transfer maliyetleri, rekabetteki yeri azaltıcı etkiyle öne çıkıyor. Sıradan bir navlun fiyatlamasından çok daha kilit önemde, ürünün nihai maliyetini artırıcı bir unsur şeklinde öne çıkıyor.
4) Birinci ve ikinci maddelerin rekabet üzerindeki olumlu katkısına rağmen, üçüncü madde olumsuz etkiyle birleşip kararlı dış talep artışlarını (KDTA) şekillendiriyor.
a) Kararlı dış talep artışları, yaratılan katma değer artıkça artıyor,
b) Kararlı dış talep artışları, ucuz işçilikle hammadde artıkça artıyor,
c) Kararlı dış talep artışları, transfer maliyetleri artıkça azalıyor.
Denklemleştirebildiğimiz ifadesiyle kararlı dış talep artışları
KDTA = YKD + UİH - TM'den ibarettir.
Oysa değişim süreci devam ediyor.
5) Dış satımların desteklendiği güçlü bir istihdam talebi oluşturuluyor.
6) Vatandaşının yaşam standartlarını hızla iyileştiren ihracatçı ülke; ücretleri artırırken, kişi başına mili gelirini büyütüyor. İç talep, adım adım güç kazanıyor. Böylece küresel dış talebe daha az bağımlı, dış koşullara daha katı durabilen bir ekonomi kazanılıyor.

Çin, Hindistan ve Brezilya, petrol dışı dış satım avantajıyla son dönemin küresel ekonomisindeki yıllık büyümenin birkaç katı hızla büyüyebilmiş ekonomileri olarak öne çıkıyorlar. Gelişmiş ülkelerin artan önemini, yukarıdaki altı maddenin birbirini takip eden gelişmeleri şekillendirerek yepyeni bir dünya tanımlıyor. Bileşik kaplardaki suyun yer değişimini andıran bir hareketlilikle, "sanayileşmiş ülkelerin" oturmuş yerlerine yerleşen "gelişmekte olan ülkeler"; dünya ortalama büyüme hızının 3-4 katı büyüme hızlarını 20 yıla yakın süreyle, kararlı bir tempoda devam ettirince; yeni küresel oyuncuların rolleri ortaya çıkıyor. Avrupa Birliği'nin dağılması yönünde her gün yeni bir tez ileri sürülüyor. Bu, küresel koordineli hareketin öneminin her zamankinden farklı yerde durduğu anlamına gelmiyor. Küresel ısınma, doğal dengeyi bozmayan üretimle hizmet; çevrenin, doğal hayatın korunmasına olan gereksinimimiz; minareyi çalan küresel oyuncuların bile kılıf uyduramadıkları bir gerçek olarak duruyor karşımızda: "tek elle boğa yılanı sarılmaz" ki münferit çabalarla küresel bir sorunun üstesinden gelinebilsin.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar