İktisatçılar ve politikacılar

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

İktisatçılar için anlatılan çok bilinen bir fıkra vardır. Bugün yazıya bu fıkrayı size aktararak başlamak istiyorum. Gezginin birisi balon ile seyahate çıkmış. Bir süre sonra balondaki hava azalmaya başlamış. Yavaş yavaş inişe geçmiş. Fakat gezgin nerede olduğunu bilmiyormuş. Gezgin balondan aşağıya bakmış, bisikleti ile giden bir adam görmüş. Yukarıdan seslenmiş. Arkadaş ben neredeyim? Bisiklette giden adam bağırmış, gökyüzündesin. Balondaki adam bir kere daha seslenmiş. Size nerede bulunduğumu soruyorum. Bisiklette giden adam yanıt vermiş. Balondasınız. Balondaki gezgin aşağıdaki adama seslenmiş. Siz iktisatçı mısınız? Bisikletteki adam nasıl bildiniz, diye sormuş. Balondaki adam yanıt vermiş: Söyledikleriniz doğru, ama bir işe yaramıyor.

Hiç şüphesiz iktisatçıları bu kadar yermek doğru değil. Fakat iktisatçılar çoğu zaman böyle algılanıyor. Bu algılama doğru mu? Bana göre değil. Çünkü iktisatçılar, iktisat teorisi ve politikası üretirler. Ancak kendilerince doğru olan bu politikaları iktisatçılar uygulamaya koyamaz. Çünkü biz iktisatçıların iktisat politikalarına ilişkin karar alma güçleri yoktur. Kararları politikacılar daha da doğrusu politikacıların kurduğu hükümetler alır.

Çoğu zaman da karar alırken, birincil kaygıları iktisadi gerçeklerle bağdaşmaz, politik kaygılar öne çıkar. Çünkü politikacılar seçim kazanmak zorundadır. İktisadi kaygılarla alacakları kararlar, onlara seçim kaybettirebilir. Yani alternatif maliyeti yüksek olur. Bu yazdıklarımız için en güzel örnek, 2001 krizi sonrası Bülent Ecevit hükümetin aldığı kararlardır. Kararlar Türkiye'yi krizden çıkartmış, ancak üç partiyi sandığa gömmüş, daha bir yıl önce kurulmuş partiyi iktidara getirmişti.

Şimdi benzer bir durumla AB ülkeleri karşı karşıya. Yaşananlar, krizin odağındaki ülkelerde Yunanistan'da, İtalya'da hükümetleri sallıyor. Her iki ülkede de erken seçim yapılması için sesler yükseliyor. Bu eğilim sadece bu ülkeler için değil, krizdeki ülkeleri kurtarmak için pamuk ellerini cebe atmak zorunda kalan Almanya ve Fransa içinde söz konusu.

Bu yazıyı kalem aldığım saatlerde Alman Parlamentosu'nda krizdeki ülkeleri kurtarma fonuna kaynak aktarmak için oylama yapılıyordu. İlginç olan olgu kurtarma yasasını muhalefetteki sosyal demokratlar ve yeşiller desteklerken (ruhlarında hala sosyalizmin, Rosa Luxemburg'un izleri kalmış galiba), hükümeti oluşturan iktidar partilerinde çatlak sesler var.

Oylamayı daha ilginç kılan olgu ise, yasa teklifi kabul edilse de, edilmese de, (büyük olasılıkla kabul edilecek) kaybedenin Başbakan Merkel'in olacağı. Merkel'in gelecek seçimlerden mağlup çıkacağı kesin gibi. Yani iktisadi kaygıları öne çıkartan Merkel bunun bedelini ödeyecek. Galiba iktisatçılar ve onların sözünü dinleyenler kaybetmeye mahkum. En azından krizden çıkana kadar bu yargımız birkaç defa doğrulanmış olacak.

Şimdi gelelim kritik soruya. Almanya'nın bu atağı AB'yi ve Euro'yu kurtaracak mı? Kısa dönem için yanıtımız hayır. Uzun dönem için soruya olumlu yanıt verebiliriz. Bu olumlu yanıtımızın gerçeğe dönüşmesi için, ABD ve IMF'in bu konuda daha atak olması gerekiyor. IMF'nin yeni başkanı bu konuda biraz daha gayretli. Ancak şu ana kadar somut bir öneri ortaya atmadı. Galiba biraz daha bekleyeceğiz. Fakat AB ekonomisi bekler mi? Bu şüpheli. Geç kalınma olasılığı var. Bu süreçte Türkiye'de de akılcı tespitler yapılması, tedbirli alınması gerekiyor. Şaşırtıcı bir biçimde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, diğer hükümet üyelerinin aksine, var olan sorunlara yönelik doğru saptamalar yapıyor. Yani iktisadi kaygıları öne çıkartıyor.

Ali Babacan olası bir krizde hükümetin şansı olabilir. Sayın Bakan dikkatlice izlenmeli diye düşünüyorum. Fakat bir uyarıyı da yapalım, iktisadi gerçekleri öne çıkartmak, bizim ülkemizde Bakan hatta hükümet götürebilir, bu bizde diğer ülkelerden daha hızlı oluyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019