İlk çeyrek finansalları alt üst edecek yeni kiralamalar standardı (1)

Aslı GEDİK
Aslı GEDİK VERGİ PORTALI Asli.gedik@pwc.com

“Hayda… Neler oluyor, daha ilk çeyrek finansallar açıklanmadı bile” dediniz değil mi? Evet, hala şirketlerin yılsonu finansallarını konuşuyoruz ama, martın bitmesine şurada az bir zaman kala “Acar Hafiye Aslı (*)” size bir uyarıda bulunmak istiyor: Bu yılın ilk çeyrek finansallarından başlamak üzere bilanço dışında görmeye alıştığımız faaliyet kiralamalarından kaynaklı borçları artık bilançolarda kiralama yükümlülüğü olarak göreceksiniz. Finansal tablolara hem varlık, hem de yükümlülük yazdıran yeni Kiralamalar Standardı TFRS 16, bilanço dışı yükümlülüklerin bilançoda muhasebeleştirilmesiyle sadece kaldıraç oranı (leverage ratio) gibi borç sermaye dengesini etkilemeyecek, şirket değerinin tespitinde önemli bir gösterge olan FAVÖK (EBITDA) , FVÖK (EBIT) ve Serbest Nakit’i (Free Cash Flow) de alt üst edecek.

Amerika Sermaye Piyasası Kurumu’nun (SEC) verilerine göre Amerika borsalarında işlem gören şirketlerin bilanço dışı yükümlülüğü yaklaşık 1.25 trilyon Amerikan Doları. Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (IASB) 30 bin halka açık şirketi incelediğinde, şirketlerin ileride ödeyecekleri kira yükümlülüklerinden doğan bilanço dışı borçlarının yaklaşık 2.8 trilyon Amerikan doları olduğunu belirtiyor. Bu rakamları görünce ürkmemek, borçların finansal tablo dışı olmasına serzenişte bulunan yatırımcılara hak vermemek mümkün değil.

Hangi sektörler etkilenir?

Piyasalardaki son dedikoduları da paylaşayım da içim rahat etsin. Bilin bakalım yeni standart en çok hangi sektörleri etkileyecek? Kiralama işlemlerinin, özellikle faaliyet kiralamasının çok olduğu Perakende, Havayolları, Seyahat ve Turizm, Telekomünikasyon hatta Bankacılık başı çeken sektörler. Bunları Enerji, Medya, Taşımacılık ve İnşaat Sektörleri takip ediyor.
Perakende sektöründe dükkân kiralaması, üretim yapılıyorsa kullanılan makine ve ekipmanlar; Telekom sektöründe sinyal iletim cihazları ve kule kullanım anlaşmaları; bankacılık sektöründe şube kiraları, ATM’ler, hatta çağrı merkezleri için yapılan kiralama sözleşmelerinin finansal tablolara etkilerinin önemli olacağı beklenmekte.

Yeni standardın getirdikleri

1 Ocak 2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe giren Yeni Kiralamalar Standardı, TFRS 16, kiracı için faaliyet kiralaması ve finansal kiralama ayrımını ortadan kaldırıyor. Eski standart, kiralanan varlığın mülkiyetine ilişkin risk ve yararların kiraya verende ya da kiracıda bulunma derecesine göre sınıflandırma yaparken, yeni standart kontrol tanımından yola çıkıyor. Tanımlanmış bir varlığın, bir bedel karşılığında, belirli süreliğine kullanımını kontrol etme hakkını veren sözleşme “kiralama sözleşmesi” olarak tanımlanıyor ve bundan doğan hak bilançoda bir varlık, bu hak için ödenecek tutarda yükümlülük oluyor. Yani bunca zamandır ay, ay, kirasını ödediğiniz, ödedikçe kira gideri yazdığınız bina, makine, araba için yapmış olduğunuz kiralama sözleşmeleri, oluyor mu size “kullanım hakkı varlığı” diye bir bilanço kalemi ve “kiralama yükümlülüğü” borcu. Neyse ki bir yıldan kısa veya değeri düşük sözleşmeler (uluslararası standartlarda bu tutar 5,000 Amerikan doları olarak belirlenmiş) için istisna tanınmışta, bu tip sözleşmeleri bilançoya almaya gerek kalmadan eskisi gibi ödedikçe gider yazabiliyoruz.
Kiraya verenler içini ferah tutsun. Yeni standart kiraya veren açısından önemli bir değişiklik getirmemekle birlikte, sözleşmeye konu olan varlıklarla ilgili risklerin nasıl yönetildiğinin detaylı olarak açıklanmasını istiyor.

Kullanım hakkı varlığını nasıl hesaplayacağız?

Kiracı, kiralamanın fiilen başladığı tarihte kullanım hakkı varlığını maliyet tutarından aktiflerine kaydeder. Diyelim ki kiralama işlemi tanımına uyan 10 yıllığına makine kiraladık. Bilançomuzda kullanım hakkı varlığı diye göreceğimiz tutar; 1o yıl boyunca ödeyeceğimiz kira bedellerinin bugünkü tutarı ile kiracı olarak başlangıçta katlandığımız doğrudan ilişkili maliyetler, makinenin sökülmesi, taşınması veya yerleştirildiği alanın restore edilmesi için katlanacağımız tahmini maliyetlerin bugünkü değerinin ilave edilip, varsa kiralama sözleşmesinin başlangıcında veya öncesinde yapmış olduğumuz ödemelerin ve teşviklerin düşülmesiyle bulunur. Bilançomuza maliyet değeriyle aldığımız makinemizi sonraki dönemlerde ya maliyet modeli dediğimiz TMS16, Maddi Duran Varlık Standardı hükümlerince amortismana tabi tutarız veya aynı standarda göre yeniden değerleme modelini seçeriz.
Gördüğünüz gibi kira ödemelerinin sabit olduğu bir dünyada varlık ve yükümlülüklerimizi hesaplamak böyle kolay olur. Gel gelelim çoğu kiralama sözleşmesi bu kadar basit olmuyor. İçinde enflasyona endeksli olan mı dersin; bir kısmı sabit, bir kısmı yaptığı satışa endeksli olan mı, yoksa erken çıkma veya uzatma opsiyonlu olan mı… Var da var...

Kira ödemeleriniz TEFE/TÜFE’ye mi endeksli, yoksa satışlara mı?

Örneğin bir perakendeci, biri sabit, diğeri ise satışa bağlı ödemeli iki tane dükkan kiralasa, her iki dükkan içinde ödeyeceği kira bedelinin aynı olacağını tahmin etse, ekonomik açıdan nakit çıkışları aynı dahi olsa TFRS 16 standardına göre iki dükkanın bilançodaki sonuçları farklı olacaktır. Çünkü Standard, satış, enflasyon, tüketici fiyat endeksi gibi değişkenlere bağlı kira ödemelerine (variable lease payments) kurallar getirmiştir. Satışa bağlı ödemeler, kira yükümlülüğünün içine dahil edilmezken, enflasyon, faiz oranı, tüketici fiyat endeksi gibi oranlar ve endeksler kiralama yükümlülüğünün hesaplanmasında dikkate alınmaktadır. Ancak olası bir yanlış anlaşılmayı önlemek için bu konun altını özellikle çizmek isterim: Standardın bizden, hayallere dalayım, gelecekte oranlar ne olacak diye tahmin edeyim, gibi bir beklentisi yok. İstese ben de hayal çok… Standard ileriye yönelik olarak endeks veya oran değil, raporlama tarihindeki verilerin kullanılmasını beklemektedir.

Dolayısıyla bilançoda görmeyi beklediğimiz kirama yükümlülüğümüz; yapacağımız sabit ödemelerin bugünkü değerine ilave olarak, endeks veya orana bağlı değişken kira ödemeleri, varsa kalıntı değer taahhüt tutarı, satın alma opsiyonumuz varsa ve bu opsiyonu kullanmamız muhtemelse opsiyon kullanım fiyatı, kirayı sonlandırma opsiyonumuz varsa ve bunu kullanacaksak ilgili ceza ödemesini içerir.

Opsiyonları unuttum zannetmeyin. Yok efendim, kiracının tek taraflı uzatma opsiyonu, kiraya verenin opsiyonu, her ikisinin uzatma veya erken sonlandırma opsiyonu derken, açıkça söyleyeyim ki bu opsiyonlar çok baş ağrıtır. Neden mi derseniz; çünkü kiralama süresini tespit ederken uzatma opsiyonu (extension option), erken sonlandırma opsiyonu (termination option) gibi sözleşmede taraflara tanınmış hakları dikkate almamız gerekmektedir. Kiralama süresi, hem kiralama yükümlülüğünü hesaplamakta, hem de amortismana tabi tutacağımız varlığın ömrünü tespit etmekte önemli bir veridir.

Eskiden bilanço dışı tutulan, faaliyet kiralamalarından kaynaklı yükümlülüklerin finansal tablolarda sadece bilançoyu etkilediğini düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Kar-zarar, nakit akış tablosu ve finansal rasyolara etkisi bir sonraki sayıda…

*Yazar Jürgen Banscherus’nın kahramanına atıftır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar