IMF, OECD kriz bitmedi diyor

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Bu köşede yazmaya başlayalı iki yılı biraz geçti. Kriz başlamıştı. İki yıllık sürede kendimi kimi zaman bunalımda hissettiğim günler oldu. Çünkü Temmuz 2008'de başlayan (bazılarına göre 2006'da başlayan) krizin hâlâ devam ettiğini söylüyor, yazıyordum. Yani sanki krizin yazarı oldum. Bunalıma düşmemin nedeni bu. İçine düştüğüm bunalım yetmezmiş gibi, kimileride çıkıp, hocam siz olaylara kötümser bakıyorsunuz dediklerinde, sahi öyle mi, diye kendi kendime sorduğum günler oldu.

Tam bu duygular içinde bir haftayı daha geride bırakmaya hazırlanırken, IMF ve OECD'den gelen açıklamalar beni rahatlattı. Onlar da, krizin bitmediğini, dünyanın krizin yükü altında ezildiğinden söylediler. Kendime nihayet yoldaş buldum.

IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn daha da ileri gitti ve krizde 30 milyon kişinin işsiz kaldığını, önümüzdeki dönemde işgücüne katılımın artacağı da göz önüne alındığında, küresel ölçekte işsiz sayısının 210 milyon kişiden, 400 milyon kişiye çıkabileceğini söyledi. Başkan bununla da yetinmedi ve işsizliğin önüne geçilmemesi halinde dünyanın sosyal patlamalarla karşı karşıya kalacağı savında bulundu. Yurtdışında basın bunu IMF sosyal patlamadan korkuyor başlığı ile verdi.

Daha IMF Başkanı'nın sözlerini içimize sindirmemişken, çarşamba günü OECD, dünyada büyümenin beklenenden yavaş olduğunu, özellikle gelişmiş ülkelerde bunun daha belirgin olduğunu açıkladı. OECD, Türkiye gibi yükselen ekonomilerin daha hızlı büyüyeceğine de ayrıca vurgu yaptı.

OECD bu açıklamasını nasıl irdeleriz diye düşünürken, bu defa da, ABD Merkez Bankası'nın (FED) 600 milyar dolar tutarında tahvil satın alacağını, yani piyasaya 600 milyar dolar daha para süreceğini öğrendik. Tüm bu gelişmeleri birlikte değerlendirmenin gerektiğini siz de kabul edersiniz.

Açıkça bu değerlendirme benim için de, bu köşeyi takip edenler içinde kolay olmalı diye düşünüyorum. Çünkü şu anda krize ilişkin yapılan değerlendirmeleri, biz burada iki yıldır yapıyoruz.

IMF ve OECD'nin geldiği noktayı şöyle özetleyebiliriz:

- Kriz beklenenden daha büyüktür. Krizin büyüklüğü ancak 1929 krizi ile kıyaslayabiliriz.

- Kriz işsizlikte 30 milyon kişilik artışa neden oldu. Büyümenin küçülmeye dönmesi işsizliğin ana nedeni. (Yani talep yetersizliği, işgücü talebini azalttı. Üniversitede ikinci ve üçüncü sınıflarda öğrettiğimiz "işgücü, talep eğrisinden türetilmiş bir eğridir" bilgisini genç iktisatçılar anımsamalı).

- İşsizlik artmaya devam ediyor. Bu gidiş sosyal patlamaya neden olabilir.

- Büyümedeki artış beklenenden daha düşük.

Peki çare ne? OECD yine ezberlerini sıralıyor. Piyasalarda esnekliklerin artırılması, piyasaların şeffaflaşması, borçlanma düzeyinin düşürülmesi vb. Yani yeni bir öneri yok. Buna karşın ABD ezberi bozuyor. Devlet ekonomiye müdahale edebilir, diyor ve ediyor. Bu politika değişikliği ABD için kesin bir çare olmasa da, en azından ABD'de dipte bir noktada istikrarın yakalanmasını sağladı.

Peki biz ne diyoruz?

- Kriz küresel ise, çözümde küresel olmalı. En azında, bu ön kabul olarak herkes tarafından kabul edilmeli.

- IMF'nin de artık kabul ettiği üzere, uluslararası para sistemindeki (daha doğrusu sistemsizliği) belirsizlikler gidilmeli.

- Neo-Klasik iktisat tabanlı Yeni Klasik Makro İktisat Teorisi duvara toslamıştır. Merkez Bankaları (TCMB dahil) bunu temel alarak politika üretmelidir.

- İşsizlik sorunun maliyeti artmaktadır. Çözüm için kamunun kaynak ve emek ayırması gerekiyor. Aksi durumda maliyet büyür. Unutulmasın 1929 krizinde işsizlik sorunu ne yazık ki, II. Dünya Savaşı ile çözülmüştü. Krizde işsizlik sorunu patlama noktasına getirmeden devlet istihdam yaratmalıdır. Bu dolaylı ya da doğrudan olabilir. (İsteyene ayrıntısını anlatırız.)

- Faktör gelirleri dağılımına müdahale edilmelidir.

Tüm bunlardan öte, galiba çözüme yaklaşılması için, dünyanın XXI'inci yüzyıla girdiği ve hızla değiştiğini görerek, politika üretilmesi gerekliliğidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019