‘Kıyafet gibi insanın da kumaşı iyi olmalı...’

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI emre.alkin@dunya.com

Bu hafta moda tasarımcısı Sıla Öztürk’ün atölyesine konuk olduk. Hayatı oldukça renkli tecrübelerle dolu ve kendini sadece modaya değil, topluma da adamış bir insan Sıla Hanım. “Hukuk diplomalı moda tasarımcısı nasıl oluyor?” diye şaka yolu takıldık. Her sorumuza açık yüreklilikle cevap verdi. Paylaşmasak olmazdı. 

46jnt.jpg

►İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirmişsiniz... Nasıl oldu da kendinizi moda işinde buldunuz? 

Üniversite’nin ikinci sınıfında avukat olmayacağımı anladım. Halbuki babam Hasan Öztürk, Karadeniz’in en tanınmış avukatıydı. Renkli bir insandı. Hem Ferhan Şensoy hem de Hamdi Koç’un babamdan çok etkilenerek yazdıkları tiplemeler var. Karadeniz’in Halikarnas Balıkçısı gibi bir insandı babam. Çocuklara büyükmüş gibi davranır ve severdi. Ferhan Şensoy Galatasaray Lisesi’nde okurken tiyatroyu tercih edince en büyük desteği babam vermişti. Benim modacı olduğumu da gördü çok şükür. 

►Buraya konuk olan birçok kişinin aksine sizin işte “baba desteği “ olmuş gibi 

Babam insanları yönlendirmezdi ama her zaman yanlarında olurdu. Avukatlığın yıpratıcı olduğunu düşünüyordu. Moda işine girmemden memnun olduğunu sanıyorum. Hayatında icra davası almamış bir avukattı. İncitmek onun hayat felsefesine uymazdı. O zamanın insanlarının böyle bir lüksü vardı. 

►Modaya nasıl girdiniz?

O zamanlar kız kardeşimle hep Şişli Beymen’den alışveriş eder, babam da Samsun’daki Beymen’den parasını öderdi. Harika günlerdi. Duygu Büke o sıralarda Şişli Beymen’in müdürüydü. Hukukçu olmasından başlayan bir diyalog ile bir anda kendimi Beymen’de çalışırken buldum. Bizimkilere bile söylemedim önce. Orada 9 ay çalıştım, işi öğrendim ve iyi para kazandım. Bunu da itiraf edeyim. 

‘GENÇ YAŞTA BATINCA İNSAN ÇOK ŞEY ÖĞRENİYOR…’ 

►Yani hukuktan önce modadan ekmek yediniz?

Doğru. Babam bana “Artık paranın tadını aldın bırakmazsın” demişti. Sonraları, bana Nişantaşı’nda zemin katta bir yer tuttu. Hani ‘rez de chaussee’ derler ya. Öyle bir şey. Annem zaten Nişantaşı’ndan gelin gitmiş. Onunla beraber geri döndük. Hem de modayla. Annemin ismine atıf, ‘Tuna Takı’ orada doğdu. İlk işim takı tasarımı oldu diyebilirim. Takı işinde bir süre sonra Vakko ile çalışmaya başladım. Allah rahmet eylesin Vitali Bey’den çok ekmek yedim. Hem çalışıyor hem de öğreniyordum. Bir arkadaşımın teknesine giderken ürettiğim pareolar bir anda rağbet gördü. Bu sefer ürün gamı iyice genişledi. Kendimi pret-aporter’de buldum. Kendi adıma bu işleri yapmaya karar verdim. Ve sonunda birçok kişinin başına gelen benim de başıma geldi… 

►Battınız mı yoksa? 

Hem de nasıl batmak! Genç yaşta batınca insan çok şey öğreniyor. Açıkçası, Cüneyt Cankurtaran’ın nasihatleri de etkili oldu durumu atlatmamda. “Kızım sen kötü bir şey yaptın diye batmadın. Başını dik tut. Birinci kural şu: Alacaklıdan kaçma. Herkesin telefonuna çık ve durumunu anlat” demişti. Ben de öyle yaptım. Alacaklıları tek tek ziyaret ettim. Durumumu anlattım. Çok iyi hatırlıyorum, alacaklılardan biri olan Edi Bey beni dinledi. Sonra “Tamam kızım, şimdi git içerden kumaşlarını seç ve al” dedi. Ben şaşırmıştım. “Ama daha borçlarımı ödemedim ki” diye cevap verdim. “Kızım çalış kazan ki borçlarını öde” deyince gözlerim dolmuştu. Hakikaten de öyle oldu. Tüm borçlarımı ödedim. Ayağa kalktım tekrar. Tam 19 yaşındayken iş kurmuş olan bir kız için büyük macera. 

►Bu tecrübe sizi değiştirdi mi? 

Geliştirdi desem daha doğru. İşe bakışım daha doğru bir çizgiye oturdu. Nişantaşı’na tekrar geldim ve bu atölyeyi açtım. “İnsanlara özel çalışayım, tek tek çalışayım” dedim. Keyif aldığım insanlarla çalışmaya karar verdim ve işletmemi ayakta tutmaya devam ettim. Bir işi çok iyi yaparsanız ekmek yersiniz. Ayrıca kocasına sormadan bir harcama yapmak bile bir kadına güzel gelen bir şey. 

►Kocanızdan daha fazla kazansanız tavrınızda değişiklik olur muydu? 

Asla. Aksine, ona güzellikler yapmak isterdim. Benim için hayat değişmezdi. Ancak şunu belirtmeliyim: Kocamdan daha eğitimli olsaydım işler farklı olurdu. Benim için eğitim ve zeka çok önemli. Bir adama saygı duymak için bunlar gerekli. Para pul değil. Kıyafet gibi, insanın da kumaşı iyi olmalı. 

►Peki ÇABA Derneği nereden çıktı? 

Kendimi tamamen işe verdiğim bir dönemde Monik İpekel Hanım geldi. Bana “Seni sana benzeyen insanlarla tanıştıracağım” dedi. Meraklandım. ÇABA Derneği’ne girdim. Giriş o giriş. Dernek yararına ünlülerin oynadığı bir tiyatronun kostümlerini tasarlayarak başladım. Sonra da hayatımın önemli bir parçası oldu. Kardeşim Özlem Cankurtaran ve ben ÇABA’ya dört elle sarıldık. Burada gönül dostlarımız arttı. Hep beraber büyüdük. 

►Tarkan sizin defilenizde şarkı söyledi sanıyorum geçenlerde… 

Bir mucize oldu diyebilirim. Samimiyetimize inandı. “Farkındalığı olan çocuklar yetiştirmeye” çabaladığımızı gördü. “Tamam, varım” dedi. İnanılmaz bir gece oldu. Kendisine bir kere daha teşekkür ederim. ÇABA’da ne için çabaladığımızı fark etti ve gönülden destek verdi. Altın kalpli bir insan gerçekten. Daha önce Sezen Aksu sahne almıştı bir organizasyonumuzda. O da altın kalpli bir insan. Hayranıyım açıkçası. Ona elbise dikmek benim için büyük bir onurdur. Bir numaram Sezen’dir. Şimdi de Tarkanımız oldu. Özetle, samimiyeti kaybetmeden az zamanda akla hayale sığmayacak işler yaptık. 

‘TASARIMCI OLMAK İÇİN HAYATA GENİŞ AÇIDAN BAKMAK LAZIM’ 

►Erkekler “bize niye bir şey yapmıyorsun” demiyor mu? 

Çok diyen oldu ama benim tercihim olmadı pek. Halbuki erkek giyiminden para kazanmak daha kolay. Yine de istemedim. Ben bildiğim işi yapmaktan hoşlanıyorum. Ben Givenchy’nin Başkalfası Seyfi Amca’dan okula gider gibi öğrendim bu işi. Başka iş yapmayı düşünmedim. Ekmeğimi böyle kazanıyorum. Unutmadan: Her tasarımcı para kazanır diye bir kaide yok. Çok çalışmak lazım ve derinleşmek lazım. 

►En büyük hayaliniz ne? Bir dünya starını giydirmek mi mesela? 

Bir dünya starını giydirmek gibi hayalim olmadı. Güzel olur tabii ama büyük beklentiler içinde olmamayı hayat bana öğretti. Halimden memnunum. Şu an en büyük hayalim Florya’da bitirmekte olduğumuz inşaat. ÇABA Derneği’nin belki de en önemli projesi bu. Çok heyecanlıyız. Rize’de okul açacağız. Bunu hayal ediyorum mesela. Benim hayallerim başka yerlerde. İz bırakabilmek için illa bir starı giydirmek gerekmiyor. ÇABA ile yaptığımız işler büyük iz bırakıyor ama. 

►Son olarak, kendinizi nasıl tarif edersiniz? 

Ben çok sevdiği bir faaliyeti meslek olarak yapma lüksüne sahip olmuş bir kadınım. Gençlere “Hukuk okuyun” diyorum yine de. Bana çok şey kattı. Belki de bu sayede moda tasarımcısı oldum diyebilirim. Tasarımcı olmak için hayata çok geniş bir açıdan bakmak gerekiyor. Okumadan, öğrenmeden ve çalışmadan olmaz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar