Lüleburgaz tam bir "orta sınıf" kenti

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Lüleburgaz Doğu Trakya’nın tam orta yerinde bir yerleşim yerimizdir. Çorlu-Muratlı sanayileşme eksininde yer alır. Büyükkarıştıran’da oluşmuş üretim tesislerindeki çalışanların bir bölümü burada yaşar. Avrupa’yı ülkemize bağlayan otoyol yakınından geçer. Bugün nüfusu 100 bini aşmış nüfusuyla, birçok ilimizden daha büyük nüfusa sahiptir.

Lüleburgaz Belediye Başkanı Makine Mühendisi Emin Halebak’ı başkanlığa ilk seçildiği günlerden beri tanıyorum. Bu kentimiz son 15 yılda büyük değişikliklere tanıklık etmiştir. Son ziyaretimizde, yapılan eserlerin bir kısmını görme fırsatımız oldu.

Emin Halebak’ı halk üst üste 4 dönem belediye başkanlığına seçtiğine göre, yöneticilikte bir sırrı olmalı diye düşünüyorum.

Bu yazı, yazarlığın erdeminin ölçülerinden biri olduğuna inandığım “çapraz sorgulamadan” geçirilmiş yargılardan oluşmuyor. Paylaştıklarımız ilk gözlemlerdir; subjektiflik dozu yüksek olabilir. Lüleburgaz bir “pilot alan”; zaman içinde gözlemlerimizi derinleştirebilir; daha somut, daha ayrıntılı ve daha net gözlemler yapabiliriz.İlk gözlemlerin zihnimizde yarattıklarını paylaşmak önemli bir adımdır. Hiç gözlem yapmamanın yanında atılan adım büyük bir başlangıçtır.

Merakları olan insan

Halebak’ı tanıdığım ilk günden bu yana “merakı, öğrenme isteği, okuma ve sorgulama yetkinlikleri”dikkatimi çekiyor. Anladığım kadarıyla insanlara üstten bakmayan, kendi sınırlarını iyi bilen bir insan. Sokakta sizinle rahat yürüyor; hemşehrileriyle selamlaşıyor; sataşıyor… Bu çok önemli bir insani özellik. Yaptığına inanmış olmanın yarattığı özgüvenin dışa yansıması olarak algılıyorum.

Lüleburgaz Belediye Başkanı'nın zihninde bir uygarlık tasarımı var: Çok sesliliğe, çeşitliliğe, gerçek demokrasiye yürekten inanıyor.

Açık toplantılarda kendisine ve başkalarına yöneltilen eleştirilere, “Öteki söylediklerinizin hepsine katılıyorum, ama benim için söylediklerinize katılmıyorum” diyebilecek kadar egosu şişkin olanlardan değil. En azından benim gözlemim bu doğrultuda.

Kadın yılı, bisiklet yılı, inovasyon ve tasarım yılı gibi temalı ve uzun soluklu gelişme yaratacak olan etkinlikleri medeniyet tasarımının doğru bir iz üzerinde ilerlediğinin göstergesi.

Gazi Üniversitesi ile işbirliği yaparak Garaj Akademi’de tasarım, kodlama ve yazılımla gençlerimizi tanıştırma, gelecek yaratma çabası da anlamlı. Gelecek dijital dönüşümde ise, bir yerel yönetici daha anlamlı ne yapabilir ki? Kent insanını geleceğin iş ve aş alanlarını yaratan bir dönüşüme dokundurma, gençlere kapılar açma tam anlamıyla bir değer üretimidir.

Eğer yolunuz düşerse Sanat Akademisi’ne uğrayın. Geçmişin değerlerine ideolojik ve fetiş haline getirilmiş bir anlayışla saplanmadan “gelecek yaratma” çabasının önemli adımlarına tanıklık edeceksiniz. Bilincin üç temel bileşeninden biri olan “geleceği planlamaya” yapılan yatırımın önemini, değerini ve anlamını düşünerek yapılanları değerlendirebilirsiniz.

Tiyatro imkanlarından operaya uzanan “dünya vizyonunun” Trakya’nın orta yerinde nasıl yakalanabileceğine tanıklık edin; başka yerlerdeki iç karartıcı “ideolojik saplantıları” ülkemiz ve ulusumuz açısından değerlendirin.

Şehrin hemen kıyısında otogara uğrayın. Önce yapıların insanı ezmeyen, tam tersine cezbeden rahatlığını görün. Asıl önemlisi yayayı, kasabalara ulaşımı, köylere ulaşımı, kentlerarası ulaşımı dikkate alan bütünsel anlayışın hayata yansıması.

Lüleburgaz ve çevresindeki bütün iş yeri yönetimleri eğitimden sanata, kütüphaneden diğer donanıma “yer yok” bahanesinin ardına sığınamaz. Çok düşük maliyette sunulan alanlar hazır durumda. Bu yapılar oluşturulmuş, şimdi hepimize düşen ortak görev yapıların içine hayat doldurma, o yapıları değer üreten alanlar haline dönüştürmek olmalı.

Bisikletten futbola çocuklara akredite ve belgelendirilmiş alanlar sunmanın, çalışan annelere kreş hazırlamanın anlamı ve değeri üzerinde de düşünün. Bir eksik gördüm, o eksiği de Halebak’ın kısa zamanda tamamlayacağını düşünüyorum: Yaşlı bakım merkezleri…

Tam bir orta sınıf kenti

Lüleburgaz tipik bir orta sınıf kenti… Kişi başına gelir ülke ortalamasını katlıyor… Aileler çok çocuk yapma yerine az, ama iyi eğitimli çocuk yetiştirmeyi yeğliyor. Şimdi bu dengeli nüfus gelişimini fırsata dönüştürme zamanı olduğunu düşünenler çoğunluğu oluşturuyor. Başkan Halebak da bu eğilimin farkında ve bilincinde.

Ayrıntı ve somut bilgiler paylaşmak için daha uzun zaman ve daha çok emek harcayarak yerinde incelemeler yapmalıyız. Ayrıca, yapılanları destekleyen insanlar kadar, muhalif olanların da bakış açılarını paylaşmalıyız.

İlk izlenimlerimin bir sentezini yaparsak, beş alanın altını çizebiliriz: Birincisi, sosyal içerikli mühendislik anlayışı yapılara sinmiş gibi gözüküyor. Yapılan işlerde kalite, dayanıklılık, güvenlik ve konfor yanında işlevsellik de ön planda tutulmuş.

İkincisi, yerel yönetim hizmetlerinde iş ve işlemlerin kolaylaştırılması, kent insanının nakit ve vakit kaybına uğramaması gözetilmiş, e-devlet anlayışının ilk adımları atılmış, bakış açıları da dijital dönüşüme uygun olduğu için sağlıklı gelişmelerin önü açık gibi...

Üçüncüsü, kent merkezinde araç trafiği engellenmiş. Gerekli park imkanları yaratıldıktan sonra kentte yaya alanı genişletilmiş. Engelliden yaşlıya ve çocuklara yapılan işlerde yaşam kolaylığı sağlama ilkesine sadakat gösterilmiş.

Dördüncüsü , kentin fiziksel gelişimi kadar “kent bilinci” yaratmak için her alanda konferanslar, seminerler, söyleşiler ,müzik ve spor etkinliklerine özen gösteriliyor. Biz de oraya “Çınaraltı Sohbetleri” için davet edildik.

Beşincisi de Başkan Emin Halebak, “Yaptığım her iş doğrudur; yerindedir” demiyor. Tam tersine, “ Kendimizi sorgulamalıyız ki sağlam adamlarla ilerleyelim” diye açık yürekle “eleştiri” bekliyor. Çünkü O çok sesliliğin ve çeşitliliğin demokrasinin özü olduğuna inanıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar