Madam Butterfly ya da kültür ve sanatın politik ekonomisi

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Yıllar önce Madam Butterfly ve Türkiye'de kadın işgücü konulu bir konferans verdiğimi hatırlıyorum. Birçok okurunda bildiğini düşündüğüm "Madam Butterfly" adlı opera, İtalyan besteci Giacomo Antonio Domenico Michele Secondo Maria Puccini, kısa ismi ile Giacomo Puccini tarafından bestelenmiştir. Puccini, 1858 <http://tr.wikipedia.org/wiki/1858> yılında İtalya'nın Lucca <http://tr.wikipedia.org/wiki/Lucca> kentinde doğdu, 1924 <http://tr.wikipedia.org/wiki/1924> yılında Brüksel <http://tr.wikipedia.org/wiki/Br%C3%BCksel>'de öldü.

Madam Butterfly, Giacomo Puccini <http://tr.wikipedia.org/wiki/Giacomo_Puccini>'nin üç perdelik bir operası. İlk olarak 1904 <http://tr.wikipedia.org/wiki/1904>'te sahnelendi. ABD en çok sergilenen 20 opera yapıtı arasında yer alıyor.

Eserin öyküsü oldukça hüzünlüdür. Günümüzde kadının ezilmişliğini göstermesi açısından sahnelenmesi ve seyredilmesi gereken bir opera eseridir. Öykü kısaca şöyle: Madam Butterfly (Cio-Cio-San) kendisini kocasına adamaya hazır, genç bir geyşadır <http://tr.wikipedia.org/wiki/Gey%C5%9Fa>. Butterfly 15 yaşında, Japonya <http://tr.wikipedia.org/wiki/Japonya>'ya gelen Amerikan subayı Pinterkon ile evlenir ve bununla da kalmayıp dinini değiştirir. Dinini değiştirmesi ile bunu kendi kültürlerine bir hakaret olarak gören Butterfly'ın ailesi onu reddeder. Pinkerton evliliklerinden bir süre sonra evi terk eder. Bu arada hamile olan Butterfly, senelerce sabırla Pinkerton'u bekler. Bu sırada Pinkerton Amerika'da evlenmiştir. Butterfly'ın yanında üç yaşına gelen oğlunu almak için Japonya'ya gelir. Pinkerton'un kendisine ihanet ettiğini gören Butterfly ise ailesinden kalma hançer ile intihar eder.

Ülkemizde ilk defa 1940 yılında sahnelenen Madam Butterfly, Genç Cumhuriyet'in kültür politikasının sayesinde Türk izleyicisinin karşısında çıktı. Ülkemiz opera sanatçıları da oyunu defalarca başarı ile sergilediler. Hatırlıyorum birkaç yıl önce İtalyan Kültür Merkezi'nin desteği ile Ankara'da yeniden sahnelenmiş ve zevkle izlemiştim.

Bu yazıyı okumaya başladı iseniz, Ömer Hoca, dünya ekonomisinde bu kadar sorun var iken bizi neden Puccini ile uğraştırıyor, diye söyleniyor olabilirsiniz. Bunun nedeni okuduğum bir kitap.

Eski öğrencim, şimdi meslektaşım olan Sacit Hadi Akdede'nin "Kültür ve Sanatın Politik Ekonomisi" adlı kitabını yeni okuyup bitirdim. (EfilYayınevi, 2011, www.efilyayınevi.com). Hocaların da, öğrencilerinden öğrenecekleri çok şey olduğuna hep inandım. Sacit Hadi Akdede, yazdığı kitap ile bunu bir kere daha kanıtlamış oldu. Akdede'nin kitapta yaptığı bir saptama var ki, köşeme kısaltarak ta olsa almadan geçemeyeceğim. Akdede ne diyor:

"Sanatçıyı bir kültürel ve sosyal sermaye faktörü olarak düşünür ve kültürel sermaye birikiminin artışını da, sanatçı yetiştirme ortamının geliştirilmesi olarak algılar ve yorumlarsak, bu ortamın yaratılması için gerekli yatırımların ve harcamaların yapılması sadece piyasa mekanizmasına bırakılamaz. ….Bütün bu harcama ve yatırımlar kültürel sermaye birikimini ve aynı zamanda sanatçılar arasında üretimsel rekabeti arttıran bir ortam yaratır. Bu ortamın yaratılması öncelikle devletin işidir; piyasa mekanizması bu ortamı yaratamaz. Çünkü bu ortam kamu malı özelliği göstermektedir ve yarattığı dışsallıklar için bir pazar oluşturmamaktadır".

Sacit Akdede'nin kitabını okurken, bir taraftan da Puccini'nin Madam Butterfly'ını dinliyordum. Yazı böyle çıktı. Kitap da, opera da sona erdi. Sonra aklıma tekstilcilerin marka yaratamama sorunu geldi. Moda neden Roma'da, Paris'te ve Londra'da yaratılır? Galiba sorunun yanıtı sanatta, kültürde, yaratıcı eğitimde gizli. Bu da bizi tekrar Puccini'ye götürüyor.

Bence "Kültür ve Sanatın Politik Ekonomisi" kitabını siz de okuyun, işin nereye kadar uzandığını yakalayın.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019