‘Mala mülke değil, insana yatırım yapmak lazım…’

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI emre.alkin@dunya.com

Bu hafta sayfamızın konuğu Darüşşafaka Cemiyeti Başkanı Talha Çamaş. O hem bir kahraman hem de Türkiye’nin yeni kahramanlar yetiştirmesi için emek harcayanlara liderlik eden bir insan. Söyleşimiz sırasında bazen güldük bazen duygulandık. Talha Bey’in söyledikleri beni çok etkiledi. Paylaşmasak olmazdı. 

aehg.jpg

►‘Darüşşafaka nedir?’ diye sorsam derin bir ‘of’ çekmezsiniz inşallah… 

Asla. Bizim görevimiz bir anlamda cemiyetimizi anlatmak. Kısaca izah edeyim. Tam 152 yıl önce yürekleri eğitim için çarpan, o dönemin şartları sebebiyle genç yaşta şehit düşen ya da vefat eden babaların geride bıraktıkları çocuklarının maddi imkansızlık sebebiyle yitip gitmelerini önlemek amacıyla bir araya gelen bir avuç insan başlatmış bu hareketi. 

►Yani mala mülke değil, insana yatırım yapmak istemişler 

Kesinlikle. İlk önce bir avuç bürokrat, genç asker ve eğitimci bir araya gelip Çemberlitaş’ta birkaç dersliği olan eski bir okul binasını temizleyip ders vermeye başlıyorlar. Abdülaziz’in meşhur Avrupa Seyahati tam bu döneme rast geliyor. O dönemde Galatasaray Lisesi, Robert Kolej, Kandilli Kız Lisesi gibi okullar sivrilirken, Yusuf Ziya Paşa ve arkadaşları Darüşşafaka hareketini Sultan’a anlatıp Fatih’teki okul arazisini alıyorlar. Okul o kadar ileri vizyonla kuruluyor ki, PTT’nin temelleri bile Darüşşafaka mezunları tarafından atılıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında Darüşşafaka öğretmen de yetiştirmeye başlıyor. Hatta Darüşşafaka mezunları, üniversite mezunu gibi kabul ediliyor. Vakıfl aşmak yerine cemiyet haline geliyor. Okul başardıkça bağış geldiği için, eğitim kalitesi hep yüksek kalıyor. 

►Darüşşafaka ‘vefa’ mıdır?

Hem vefadır hem de vefalıdır. Hem okuluna hem de insanlığa karşı sorumluluğunun farkındadır Darüşşafakalı. Tabii ki bağışçılara karşı da. Biz tüm bağışçılarımızın mutlu ve kederli günlerinde yanında oluruz. Mezunlarımız ileriki hayatlarında kazandıkları maddi ve manevi her türlü imkanı okulları için seferber ederler. 

►Darüşşafaka nasıl eğitim veriyor? 

Biz üç unsura dikkat ediyoruz. İlki akademik başarı, ikincisi bireysel gelişim ve nihayetinde üçüncüsü sağlıklı bir kampüs içinde yaşam. Anne veya babasını kaybetmiş 5. sınıfa geçecek çocuklara sınav yapıp, başarılı olan ilk 120 öğrenciyi alıyoruz. Bu yıl 2.289 öğrenci sınava girdi. Kazananlar sağlık kontrolünden geçerler ve maddi durumları bizzat evlerinde kontrol edilir. Hali vakti yerinde olan ailelerin çocukları sınavda birinci bile olsalar alınmaz. Bugün yüzde 70 Anadolu yüzde 30 İstanbul’dan geliyor öğrenciler. İş Bankası’yla ‘81 İlden 81 Öğrenci’ projemiz var. Şu ana kadar 70 ile ulaştık. 

► Sportif rekabette de iyi durumdasınız diye biliyorum.. Sanat ve teknolojide durum nasıl? 

Darüşşafaka Spor Kulübü. Basketbol Darüşşafaka ile özdeşleşmiş. Yakın zamanda Doğuş Grubu ile stratejik ortaklık yaptık. Birinci lige yeni çıkmamıza rağmen play-off ’da yer aldık. Demin bahsettiğim gibi, akademik faaliyetlerin yanında her çocuğun spor, sanat ve kültürel faaliyetlerle uğraşması için çabalıyoruz. Bir ‘robot kulübümüz’, mekatronik, genetik laboratuvarı, Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle kurulan ‘tekno-girişimcilik’ merkezimiz var. Beş kızımız ‘120+1’ diye bir teknoloji şirketi kurdular. Mıknatıslı ayakkabı bağı ürettiler. Kazanacakları parayla okula bir öğrenci daha alacaklar. Onlara sözümüz var. Bu yıl Bayer’in bir bilim yarışması oldu. İlk üç sıranın ikisini öğrencilerimiz kazandı. 

►Nasıl yönetiyorsunuz Darüşşafaka’yı? 

15 kişilik bir yönetim kurulumuz var. Bu kuruldan 10 kişi Darüşşafaka mezunudur. Her ay iki defa toplanırız. Başkanlık divanı, Başkan, iki Başkan yardımcısı, Sayman Üye ve Genel Sekreter olarak her hafta toplanır. Başkan iki dönemden fazla görev yapamaz. Yani en fazla 6 yıl. Yönetim toplantıları gündemli, verimli ve nezaket içinde geçer. Herkes bilgi ve görgüsünü aktarır. “Her şey çocuklar için” deriz. Hiçbir giderimiz Cemiyet tarafından karşılanmaz. 

‘Aziz Nesin babası ortaya çıkınca ayrılmış okuldan…’ 

► Ünlü mezunlar var mı aklınıza gelen ?

Tabii. Ahmet Rasim var. Gazeteci. Aziz Nesin var. Ancak mezun olamamış. Babası öldü diye bilinirken, bir gün babası çıka gelmiş. İlginç bir hikaye. Bir çocuk için üst üste travma tabii. Matematik dehası Salih Zeki. Çok bürokrat var. Tekin Aral var. Büyük karikatürist. Tolga Aşkıner. Tiyatrocu. Bülent Şenver, Zekeriya Yıldırım ve Coşkun Ulusoy gibi bankacılar. Saff et Karpat gibi girişimci ve profesyonelller... Medipol Üniveristesi Rektörü Prof. Dr. Sabahattin Aydın, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Başkanı Prof. Dr. Selçuk Mercan gibi tıp biliminde öne çıkan birçok isim var. Buradaki kader arkadaşlığı ve kardeşlikten başarıya ulaşan yolda çok mezunumuz var. Ben de babamı ilkokul 2. sınıfta kaybettim. Annemin yaptığı en doğru hareket benim bu okula girmem için çabalaması olmuş. Eşini kaybetmiş genç bir annenin evladı için ne kadar önemli bir hamle. 

►Darüşşafakalıyı uzaktan bakınca anlar mısınız? 

Hemen anlarım. Yürüyüşü bile kendini belli eder. Özgüveni artan bir çocuğun hali tavrı farklı olur. Rekabetçi dünyaya çıkacak bir çocuğu yetiştirmek için ilk önce özgüven diyoruz. Eskiden iyi bürokrat yetişirdi şimdi iş adamı da yetiştirmek için çabalıyoruz. Burada mucizeler de yaratılıyor. Hatırlarsanız, 8 yıl önce Güneydoğu’da bir töre katliamı olmuştu. Oradan kurtulan kızlar burada harikalar yaratıyor. Mesela bir kızımız Türkçe’yi zor konuşurken, şimdi İngilizce’de hem burada hem yurt dışında rakip tanımıyor. 

‘Olmasa da olur diyelim… Bağış yapalım...’ 

►Zor şartlarda büyüyenler daha başarılı oluyorlar. Hali vakti yerinde ve analı babalı büyüyen çocukları nasıl motive edeceğiz ?

Haklısınız. Bu benim de aklımı kurcalıyor. Maalesef Darüşşafaka’nın alım şartları belli. Belki de İngiltere’de olduğu gibi yatılı okul sistemi yaygın hale gelmeli. Bilemiyorum. Çocukların soyları, zenginlikleri veya sahip oldukları yerine akademik, sportif veya teknik başarıları ile büyüyecekleri bir ortam yaratmalı. Maalesef bugün okul binaları bile buna elverişli değil. Her çocuk bizim ve mutlaka herkesi kazanmamız lazım. Bir yol bulmak lazım. 

Son olarak: ‘Olmasa da olur’ kampanyasını anlatır mısınız? 

Fakir fukaraya ve dini vecibeler dahilinde yaptıkları bağışlar haricinde de yardım yapma alışkanlığı kazanmak gerekiyor. Bizim bağışçılarımızın büyük kısmı dar ve orta gelirliler. Hatta öğrenciler bile var. Küçük katkılardan büyük gelişmeler olabiliyor. Örneğin, fazladan bir eksik kravatla hayatınızda bir şey değişmez ama bir çocuk için çok şey değişir. ‘Olmasa da olur’ kampanyamız bu açıdan çok önemli. Destek veren sanatçılara, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar