Munzam karşılık oranlarının düşürülmesi para politikasının gevşemesi mi?

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Haftaya Merkez Bankası’nın sürpriz olmayan kararıyla başlıyoruz. Merkez Bankası hafta sonu Resmi Gazete’de yayınlanan bir tebliğ ile Türk lirası munzam karşılık oranlarını aşağı çekti. Yeni düzenlemeye göre 1 yıla kadar olan mevduat ve katılım fonuna uygulanan oran 1 puan, 1 yıl ve daha uzun vadeye uygulanan oran 0.5 puan düşürüldü.

Sürpriz olmayan dedik. Çünkü Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, 14 Şubat günü Anadolu Ajansı’yla yaptığı röportajda, finansal istikrarı desteklemek için likidite ve zorunlu karşılık araçlarının kullanılabileceğinin işaretini vermişti.

Bu yönde atılabilecek bir adımı piyasaların parasal gevşeme olarak görebileceğinin farkında olan Başkan Çetinkaya yazılı açıklamasında likidite adımlarının finansal aktarım mekanizmasını desteklemek amacıyla atılabileceğini ve para politikasıyla ilişkilendirilmemesi gerektiğini vurguladı.

Ancak piyasaların tepkisi Merkez Bankası’nın istediği gibi olmadı. Açıklama sonrası Türk Lirası dolara karşı 5 kuruş değer kaybederken, 10 yıllık devlet tahvili faizi yaklaşık 20 baz puan yükseldi.

ABD-Çin görüşmelerinde mutlu sona yaklaşıldığı beklentisiyle dolar küresel olarak değer kaybettiği için munzam karşılık oranlarının düşürülmesi nedeniyle Türk Lirası’ndaki satış ve uzun vadeli tahvillerdeki yükseliş muhtemelen devam etmeyecek.

Piyasaların kısa vadeli tepkisi  bizim için çok da önemli değil Ama munzam karşılık oranının düşürülmesi para politikası açısından bir sinyal olarak alınmalı mı sorusunun tartışılması gerektiğini düşünüyoruz.

Enflasyonda kalıcı bir düşüş görülene kadar sıkı para politikasını sürdüreceğini söyleyen bir Merkez Bankası’nın munzam karşılık oranlarını indirmesini bir çelişki olarak görmüyoruz. Kredi kanallarının daraldığı ve politika faizinin çok yüksek olduğu bir ortamda Merkez Bankası munzam karşılık oranlarını düşürebilir.

Ancak önemli olan politika faizi ve munzam karşılık oranlarına bütünlük içinde bakabilmek.
Sıkı para politikasının anlamlı olması için Merkez Bankası’nın piyasalara net borç verici olması gerekiyor. Munzam karşılık oranlarının düşürülmeye devam edilmesi bir süre sonra para politikasının etkisini sınırlayacak bir faktör olarak karşımıza çıkacaktır.

Merkez Bankası’nın makro ihtiyati tedbirlerin bir parçası olarak munzam karşılıklarını aktif olarak kullanmadığı 2002-2009 döneminde Türk Lirası yükümlülüklere uygulanan karşılık oranı %6 düzeyindeydi.

Yapılan son düzenleme ile üç aya kadar Türk Lirası mevduat ve katılım fonuna uygulanacak munzam karşılık oranı %7’ye düşürüldü. Vade uzadıkça bu oran 6 ay için %4.0’e, 1 yıla kadar %2.0’ye, 1 yılın üzeri için %1.0’e düşüyor.

Dolayısıyla sıkı para politikası görüşüne zarar vermeden Merkez Bankası’nın Türk Lirası munzam karşılık oranlarında yapabileceği ilave indirim için çok da fazla yeri yok. 2002 sonrasında görülen en yüksek enflasyon şoku ile mücadele eden Merkez Bankası’nın munzam karşılıklarda yapabileceği ilave indirimin 100 baz puanı aşmaması gerektiğini düşünüyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019