‘Normalleşme’ sürecinde Fed’in zor görevi

Osman ULAGAY
Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Ekonomi Gazetecileri Derneği Medya Takip Merkezi tarafından hazırlanan “2017 yılında ekonomi başlıklarının medya karnesi”, kısaca “Fed” diye anılan ABD Merkez Bankası ile ilgili haberlerin medyamızda ne kadar ilgi gördüğünü gösteriyor. Geçen yıl ülkemizdeki yazılı ve sözlü medyada yer alan “Fed” ile ilgili başlık sayısı 125,728’i bulmuş, TC Merkez Bankası ile ilgili başlık sayısı ise 51,931’de kalmış bu karneye göre. Fed ile ilgili başlık sayısı, daha yaygın ilgi görmesi beklenebilecek olan istihdam, ithalat, enflasyon ve faiz gibi konularla ilgili başlık sayısının da açık farkla önünde.

Fed’de Jerome Powel dönemi başlıyor şimdi. 13 Şubatta yemin ederek göreve başlayan Fed’in çiçeği burnunda başkanı merakla beklenen ilk açıklamalarını dün, bu yazının yazılmasından sonraki saatlerde, ABD Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi üyelerine yaptı. Yarın da ABD Senatosu’nun Bankacılık Komitesi üyelerine hitap edecek olan 65 yaşındaki yeni Fed Başkanının bu iki toplantıda söyleyeceği her söz mercek altına alınacak. Powel’ın, kendinden önceki başkanlar (Bernanke ve Yellen) gibi tanınmış bir ekonomist değil, ekonomi öğrenimi görmemiş bir hukukçu olmasının da onunla ilgili değerlendirmeleri etkileyebileceğini düşünüyorum. .

Tehlikeli görev: ‘Normalleşme’

Powel, ABD ekonomisinin ve dünya ekonomisinin son on yılına damga vuran, merkez bankalarının başrolde olduğu anormal dönemden çıkış sürecinin hız kazandığı çok kritik bir noktada göreve başlıyor. ‘Normalleşme’ döneminin farklı sorunları beraberinde getirmesi kaçınılmaz görünüyor.

Şimdi bir ‘normalleşme’ sürecinden söz edilmesi, 2007’den bu yana dünya ekonomisinde ve finans sisteminde çok anormal bir dönemin yaşanmış olmasından kaynaklanıyor. ABD’de ve dünyada çöküşün eşiğine gelen finans sistemini ayakta tutabilmek ve durma noktasına gelen dünya ekonomisine can suyu sağlamak için başta Fed olmak üzere merkez bankaları göreve çağrıldı bu dönemde. Benzeri görülmemiş bir likidite bolluğu yaratılarak faizlerin sıfıra yakın bir düzeye düşmesi ve orada kalması sağlandı.

Fed’in bilançosunu 4 trilyon dolara tırmandıran ve Avrupa Merkez Bankası’nın yoğun desteğiyle güç kazanan bu operasyon küresel finans sisteminin ayakta kalmasını ve dünya ekonomisinin resesyondan kurtulmasını sağladı ama önemli bir sonuç daha doğurdu, 2009’dan sonra ABD ve dünya borsalarında hızlı bir yükselişin yaşanmasına yol açtı. Özellikle gelişmiş ülkelerde reel ekonomideki canlanmanın sınırlı kalması ve deflasyon tehdidinin aşılamaması bu anormal dönemin uzamasına neden oldu. Küresel tahvil piyasaları ve borsalar da bu anormal dönemin yıllar boyu süreceği varsayımıyla yön buldu. Bu arada Donald Trump’ın ABD Başkanı olması da bu süreci etkiledi. Borsalar yeni rekorlar kırarken bu şenliğin 2018’de de süreceğine inananlar kumar oynamaya devam etti.

Bu arada dünya ekonomisinde geçen yılın ikinci yarısında belirginlik kazanan ‘senkronize büyüme’ sürecinin başlamış olması bu anormal dönemin sonuna gelindiği izlenimini güçlendiriyordu. Önümüzdeki dönemin işsizliğin daha da azalacağı, enflasyonun başını kaldırmaya başlayacağı ve faizlerin yükselmesinin hız kazanacağı bir dönem olacağı anlaşılmaya başlanmıştı.

Powel ne yapacak?

Şimdi gelinen noktada ortaya çıkan durum Fed’i zorlayacak bir paradoksa yol açıyor. Trump’ın özel sektöre bahşettiği cömert vergi indirimlerinin ve maliye politikasındaki genişleme eğiliminin yatırımları da uyararak ABD ekonomisindeki büyümeyi hızlandırması halinde ücretlerdeki ve enflasyondaki artışın sürmesi kaçınılmaz hale gelecek. Bu durum ise Fed’in faiz artırma sürecini hızlandırmasını zorunlu hale getirecek. Yani anormal dönemde coşan borsalar için şenliğin sona erdiği anlamına gelecek. Bu yıl Şubat ayının ilk günlerinde ücret artışlarındaki ve 10 yıllık ABD tahvilinin getirisindeki küçük kıpırdamalar bile borsalarda bir panik yaşanmasına yol açtı. Bunun temel nedeni ‘normalleşme’ döneminin yaklaşmakta olduğunun giderek anlaşılmasıydı.

Geçen yıl yapmış olduğu bir açıklamada, Fed’in aşırı gevşek para politikasının finansal balonlar yarattığını belirterek, “piyasalarda risk alanların para kaybetmesini önlemek Fed’in görevi olmamalı” demiş olan Powel’ın şimdi Fed Başkanı olarak neler söyleyeceği ve nasıl bir çizgi izleyeceği merak ediliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar