Organik tarımın ekonomisi - II

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

 

II. Dünya Savaşı sonrası yetişen nesiller, yaşamlarında yüzyılın endüstriyel açılımlarını ve bu dönüşümlerle şekillenmiş bir endüstriyel tarımı bulmuşlardır. İlk başlarda tam anlamıyla bir plastik tarım keyfi yaşanmaktadır: Ucuz, bol gıda; müşterilerini şımartan, talebe yüzde yüz esneyebilen bir üretim; yetiştirici, üretici ve satıcı için katastrofik olayların hasada elinin uzanmadığı dört mevsim bir verimlilikti. Sonsuzun sınırlarına uzanan bir tarım yaratılmıştı. Dünya savaşının kıtlık etkileriyle baş etme mücadelesindeki hane halkı, endüstriyel tarımın hayat öpücüğüyle toparlanmıştı. Savaş sonrasının tarımı, kabuğundaki tırtılından rengarenk kanatlarıyla çıkmış bir kelebek gibiydi. Bu kelebek, organik tarım doğana dek, daldan dala uçmuştu. Yaşam döngüsündeki son evreye girerken, ömründen, geride kalanlar; artan çevre ve sosyal maliyetler, denizlere biriken kimyasallar, yerküre yüzeyine biriken kirlilikler, yer altı suları sızıntıları, tarım ilaçları, metan gazları, ozon yoğunlaşmalarıydı. Tüm bunların ötesiyse, küresel ısınmaydı.
Organik tarımı destekleyen taraflar ve gelişmeler neler?
Geleneksel tarımı endüstriyel tarıma taşıyan motifler, ne oluyordu da şimdilerde organik tarıma ilgi patlamasına dönüşüyordu. Endüstriyel tarım, üretim süreçlerini iyileştirdikçe hane halkının gıda masraflarını azaltıyor, böylece daha önce satın alma gücü zayıf halk kitlelerin tüketim taleplerinin rüzgarıyla; girişimci, özel sektör ya da kamu sektörünün şişirilen yelkeni, şimdilerde geniş coğrafyaların büyük hacimli endüstriyel üretimleri hızla organik tarıma çevriliyordu.
Girişimci açısında organik tarım:
I. Yatırımcının endüstriyel tarımdaki talebini gözetleyen buluşlar hakimdi. GDO'lu üretim, hormon destekli dört mevsim hasat, tarım ilaçları dayanıklılığı ve verimlilik geometrik arttırdı. Yatırımların amortisman süreleri; cep telefonları, bilgisayarlar kadar kısa sürelere indiler. Girişimcinin yatırımlarını finanse eden nakit akışkanlığı sık sık tıkanmaya, iflaslarsa hızla artmaya başladı.
II. Girişimcinin rekabet yenilgisi endüstriyel tarımdaki her yeni buluşla biraz daha sıradanlaştı. Yeni tasarımlardan yorgun girişimciye, organik çözümü sağlam bir kurtarıcıydı.
Kamu açısında organik tarım:
I. Sağlık harcamaları hızla arttı. Hükümetler üzerinde savurganlık ekonomisi nüksetmesinde etkili olduğu ölçümleniyordu. Ulusal sağlık politikaları popülizmden beslendikçe, endüstriyel tarım adeta vücuttaki parazit olmuştu.
II. İş saati kaybı ve verimlilik düşüşleri, yaşanan iş kesintileriyle bir araya geldiğinde, organik tarıma talebine yönelmişti.
Özel sektör açısında organik tarım:
I. Sağlıksız gelişim sadece üretimde kesilmelere neden olmuyordu: Aynı zamanda, yetişmiş uzman kadroları ekonomiden bir anda uzaklaştırabilen kanserle desteklenebiliyordu.
II. Üretimin toplam maliyeti yükselen giderlerle hızla artınca, organik tarımın çekiciliği öne çıkar olmuştu.
Sağlık açısından organik tarım, standartlar ve sıkı denetimler sayesinde ana
fonksiyonlarının dışına da çıkabilmiştir. Hormon, tarım ilacı ve kontrolsüz tarımdan uzaklaşan yönleriyle, önemli bir tarımsal ekonomi talebi yaratmaya başlamıştı. Bu süreç, uzun vadede organik tarım gibi süreçleri kontrol edebilen bir endüstriyel talebe (kontrollü inorganik tarıma) yakınsamaktan kendini alıkoyamayacak ve bu sayede de geniş halk kitlelerine ara bir çözüm sunabilecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar