Pes etmeyen bir kadının marka öyküsü

Yasemin SALİH
Yasemin SALİH İYİLİK FABRİKASI yasemin.salih@dunya.com

Esin Öney, Güney Kore’deki uluslararası tasarım yarışmasından ödülle döndü. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde Yazı İşleri Müdürü olarak görev yapan Öney’in hikâyesi filmlere konu olacak cinsten. İki çocuk annesi Öney, tasarımcı olmak için ailesi ve ona inanmayan eşinin "boşver" dediği hayallerinin peşinden koştu. Tasarımını yaptığı giyilebilir çantalar Essin markasıyla ünlü isimlerin dikkatini çekti, şimdi online sitelerde çok satıyor.

Yolunuz her hangi bir şekilde bir mahkemeye düşmüşse, bu hikâye gözünüzde kolaylıkla canlanacaktır. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nde bir ofis düşünün. Hakkının peşine düşen birçok özgün fikir sahibi, patent, tescil gibi hukuki yollarla emeğini korumak için aşındırır o koridorları. Avukatlar, dava edilenler, dava edenler, kavgalar, korunan haklar, korunamayan haklar... Bu ortamda belki de kimsenin dikkatini çekmeden dosyaları inceleyen bir memur. Evli, çocukları var. Kendisi gibi düzenli geliri olan bir eşi, yolunda giden bir hayatı var. Ancak her baktığı dosyada, her gördüğü yeni tasarımda içi cız eden bu kadın memurun içinde fırtınalar kopuyor. “Ben de bunları yapalirim, o yeneteği taşıyorum” diyor. Sonunda mahkemeye gelen bir tasarımcıya fikirlerini açıyor. Sultanahmet’te belediyenin düzenlediği kurslardan birine kayıt yaptırıyor. Bu hikâye, sonu Kore’de düzenlenen uluslararası tasarım yarışmasında kaldırılan bir ödülle bitiyor. Ancak geçtiğimiz hafta bir araya geldiğimiz İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi Yazı İşleri Müdürü Esin Öney için son diye bir şey yok. Hedefi hâlâ ona inanmayan, yaşadıklarını bir tesadüf olarak gören eşini vazgeçmeyeceğine ikna etmek, Essin adıyla yarattığı markasını dünyaya duyurmak...

MÜBAŞİR BABANIN KIZI KENDİNİ AŞTI

“Babam mahkemede mübaşirdi. Beni de kız meslek lisesi çocuk gelişimi bölümüne vermişti. Ama liseden sonra adliyede bir görev boşalınca beni oraya yerleştirdi. Herkesin beklentisi, mesaisi belli bir işi, eşi, çocukları olan, düzenli yaşayan, aile bütçesine katkı sağlayan ama görevlerini de asla aksatmayan bir çalışan anne profili çizmemdi. Kimse sürpriz beklemiyordu” diyor hikâyesini anlatırken Esin Öney. Hayatı boyunca hiç “yerinde sayan bir karakterde” olmadığı için üniversite eğitimi alamamak içine dert olmuş. Bu arada kendisinden beklendiği gibi evlenmiş, çocuk doğurmuş, çok da iyi bir "çalışan anne" modeli çizmiş çevresinde.

İçinde tutamadığı sanata yatkınlık, Esin Öney’e göre genlerinden geliyor. “Biz Elazığ, Ağınlıyız. Bizim oralar sanatçılarıyla ünlüdür” diyor.

Anlattığına göre mahkemede taklit ürünlerin toplatılması ve yargılanmasına yönelik tüm marka davalarının onun elinden geçmesi, tasarımcılar ve avukatlarla kurduğu yakın ilişki Öney’in dolaylı olarak hayatını değiştirmiş. Önce açık öğretim fakültesinde kamu yönetimi bölümüne girmiş. Sanata yakın olmak için Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nde açılan katiplik görevine başvurmuş ve üniversite diploması alır almaz müdür unvanı almış.

YETER Kİ HAYAL ET

Bir tasarımcının tavsiyesiyle gittiği Sultanahmet’teki Özbekler Tekkesi’nde bulunan İstanbul Tasarım Merkezi’nde endüstriyel tasarım dersleri almaya başlamasını ailesi ve iş arkadaşlarının önceleri yadırgadığını anlatıyor. Görüştüğü tasarımcılar ona cesaret vererek “Sadece hayal et” deyince cesaretlenmiş Öney. Heyecanla anlattığı o günlere dönerek, “Kursun sonlarına doğru benden çocuk oyun kompleksinde kullanılmak üzere araçlar geliştirmemi istediler. Bu, bir nevi bitirme tezi gibiydi. Çocuklarım olduğu için parklarda en büyük derdin güvenlik ve eşya unutmak olduğunu biliyordum. Ben de yelek ve montlara monte edilebilen bir çanta tasarladım. Su geçirmeyen kumaş, omuzdan kaymıyor, ergonomiyi rahatsız etmiyor, çocuğun oynamasını engellemiyor. Hocalarım fikri çok beğendi ve geliştirelim dediler. Ürünüm tescile değer görülünce sevinçten havalara uçtum” diyor.

Mahkemedeki hakimlerin de büyük desteği olmuş Öney’in yolculuğunda. Fikrine patent almak, onu korumak için bütün hukuki yöntemleri, kolaylıkları göstermişler. Örneğin daha patent başvurusu sonuçlanmadan fikrin çalınmasını önlemek için “Projeni ayrıntılı olarak yaz, iadeli taahhütlü olarak kendine postala. Asla zarfı açma. Çok eski bir yöntemdir ama zarfı verdiğin her hukuki ortamda fikir senindir” diye ufk unu açmışlar.

Bu arada evde neler mi oluyor? “Başkaları da bulmuştur, ne sanıyorsun” diye kendisine inanmayan eşi, Esin hanım 2010’da Türk Patent Enstitüsü’nden “faydalı model” belgesini almayı başarınca da fikrini değiştirmeyerek, "sadece bir hobi" fikrinde ısrar ediyor.

GALATASARAY STORE SİPARİŞ VERDİ

"Faydalı model" belgesini alır almaz kazanca dönüştürmeyi kafasına koyan Esin Hanım'ın ise durmaya niyeti yok. Bir yandan işte ve evde mesai harcarken bir yandan da numunelerini koyduğu çantasıyla kapı kapı pazarlama yapmaya başlamış. Bu turların sonunda Galatasaray Store yöneticileri fikri çok beğenip sipariş verdiğinde bir engeli daha aşmanın sevincini yaşadığını söylüyor. Sarı-kırmızı renklerde ürünler diktirmesi hiç de kolay olmamış ama ne gam!

Bu sırada gelen bir telefon yeni bir kapının açılmasını sağlamış Öney'e: “Türk Patent Enstitüsü’nden arayıp, bir fikir ve buluş fuarı olacağını söylediler. Bana da stant vereceklerdi. Hemen marka başvurusu yaptım. Essin adıyla logomu çalıştım. Yine bana mahkemeden tanıdığım tasarımcılar destek oldu. Topkapı’dan aldığım ikinci el mankenlere ürünlerimi giydirip fuarda standımı açtım. Çevremde dahiyane buluşlar vardı, kendimi çok kötü hissettim. Belki de eşim haklıdır, hayal görüyorum dedim kendime. Sonra fuarda yabancı jüri üyeleri standıma geldi. İngilizce konusunda kız kardeşim yardımcı oldu. Ürünü anlattık, gittiler. Arkasından TRT ekibi geldi, çekim yaptı. Üç günlük fuar sonunda tekstil alanında endüstiyel ürün ödüllerinde bronz madalya aldım. Bu hayallerim için bile çok fazlaydı.”

TASARIM MİLLİ TAKIMINDA

Fuarda gelen madalyadan sonrasını “çorap söküğü gibi gerisi geldi” diye anlatıyor Esin Öney. Türk Patent Enstitüsü bu kez de, Güney Kore’de yapılacak “Kadın Buluşçular” fuarına katılmak üzere Türkiye’yi temsil edecek üç tasarımcıdan biri olarak seçildiğini bildiren bir haberle çıkıyor karşısına. Bu kez daha profesyonel hazırlandığını belirten Öney, orada gördüğü ilgiden oldukça mutlu kalmış. Kore’deki jüri değerlendirmesinde dünya ikincisi olan Öney’e, Endonezya ve Lübnan tasarım kurulları “özel ödül” verince herkesin dikkatini çekmiş. Hayatının en inanılmaz anı olarak nitelendirdiği bu fuarı da şöyle anlatıyor Öney: “Üç kadın toplam 10 ödülle döndük Türkiye’ye. Diğer iki kadın kendi alanında akademisyendi. Bu ödül bana yeni kapılar açtı. KOSGEB’e başvurdum, sonuç bekliyorum. Ürünlerim hepsiburada.com, Trendyol gibi e-ticaret sitelerinde satılıyor. Üniversitelere hikâyemi anlatmak üzere davet ediliyorum. Simay Bülbül, Kültür Bakanlığı desteğiyle Kapadokya’da gerçekleştireceği ‘Muhtelif’ adındaki Türkiye’yi anlatacak tasarım organizasyonuna beni de davet etti. 60 ürünle bu etkinlikte yer alacağım.”

Bugünlerde Esin Öney’in yeni heyecanları var. Patent başvurusu yaptığı yeni tasarımları için yanıt bekliyor. Hayali ne mi? Bir organizasyonda tanıştığı ünlü tasarımcı Hüseyin Çağlayan ile ortak bir projede yer almak, defile düzenlemek. O zaman kendine "tasarımcı" diyeceğini söylüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar