Sınav yarışını kazanan gençlere hayatı çözmeyi öğretiyorlar

Yasemin SALİH
Yasemin SALİH İYİLİK FABRİKASI yasemin.salih@dunya.com

Gençlikle ilgili araştırmalar, içinde bulunduğumuz sistemin onlara büyük haksızlık ettiğini ortaya koyuyor. Hâlâ genç bir ülke olan Türkiye’de başarısı sınav sistemiyle test edilen öğrenciler, bu yarışı önde bitirmek için önemli fedakârlıklarda bulunuyorlar. Araştırmalar spor, tiyatro, satranç, sanat gibi konularla neredeyse hiç tanışmayan bir kesim olduğunu, hobilerin çok küçük bir grupla kısıtlı kaldığını, onların da sınav dönemlerinde başarılı olabilmek için bu uğraşlarına ara vermek zorunda bırakıldığını ortaya koyuyor. Sonuçta üniversite sınavında dereceye girse de derinlerine bakıldığında geride kalan 12 yılı sadece test çözerek geçiren gençlikle karşı karşıya kalıyoruz. Bu tabloyu ülkenin sorunu olarak değerlendiren Anadolu Vakfı, kurulduğu 1979 yılından itibaren bursla desteklediği başarılı gençlerin iç dünyalarını da zenginleştirmek için önemli bir çalışmaya imza atıyor. Altı yıl önce başlatılan Mentorluk Programı’yla burs alan öğrencilere bir de iş dünyasının öne çıkan isimlerinden hayat dersi veriyorlar.

İHTİYAÇTAN YOLA ÇIKTIK 

Bu yıl altıncı döneminde olan Mentorluk Programı’nı Anadolu Vakfı Genel Müdürü Selim Güven’den dinledik. İşin Anadolu topraklarındaki karşılığı “mentor-mentee” değil de “usta-çırak” ilişkisi olarak tanım bulduğundan biz de öğrencilerimize çırak, onlara destek olan tecrübeli kişilere de usta dedik. Bugüne kadar toplamda 44 bin saat mentorluk desteği verildiğini, 563 usta ve çırağın sisteme dahil olduğunu anlatan Güven, programın bir ihtiyaçtan doğduğunu vurguluyor. Vakfın bugüne kadar 27 bin öğrenciye burs verdiğini hatırlatan Güven, “Bu süreçte sayısız yetenekli gençle temas ettik. Yılda 60 bin genç burs için başvuruyor. Bunlar Türkiye’nin en başarılı gençleri ancak yaptığımız mülakatlarda çok önemli bir eksiği fark ettik. Bu çocuklar o güne kadar sadece test çözmüş, sınav başarısına odaklanmışlar. Bir ideali, hobisi yok çoğunun. İşte o zaman neden yetenekli gençlerle onlara ihtiyaç duyan şirketlerin bir araya gelemediklerini anladık. Bir uyumsuzluk var ve bunu çözmek için yola çıktık” diye anlatıyor süreci.

YABANCI DİL BİLMİYORLAR 

Selim Güven’in dikkat çektiği ikinci bir konu da yabancı dil meselesi. Burs mülakatlarında gençlerin sadece hayatı değil, yabancı dili de öğrenemediklerini tespit etmiş Anadolu Vakfı uzmanları. Bu nedenle destekler arasında onları dil öğrenebilecekleri bir programa yöneltmek de var. 

Mentorluk Programı’nın ustaları, genellikle Anadolu Grubu çatısı altındaki deneyimli isimler. Her bir usta yılda en az sekiz kez çırağıyla yüz yüze görüşme yapıyor. Bunun dışında sürekli bir iletişim söz konusu. Selim Güven, bunun hayat boyu sürecek bir net work de sağladığını vurguluyor gençlere. Programla hayatı değişen, özellikle işe girdikten sonra gönüllülük çalışmalarına yönelen birçok genç olduğunu ifade ederek, “Aslında ustalarımız da çıraklardan besleniyor. 

Usta-çırak eşleşmesini uzun araştırma ve karşılaştırmalardan sonra yapıyoruz. Bazen hobilere birlikte yöneliyor, birlikte vakit geçiriyorlar. Modern dans eğitimine başlayan, farklı yönlerini keşfeden birçok bursiyerimiz oldu” diyor. Usta ve çırak buluşmasından önce tüm süreci yöneten bir de danışman var: Şebnem Ergül. O da iki tarafa birbirlerinin güçlü ve zayıf yönlerini tanıtıyor, usta ile çırağın hangi ortamlarda buluşurlarsa birbirleriyle daha güçlü bağlar kurabileceğini tespit edip, taslak program oluşturuyor. 

DIŞARIYA DA AÇILDIK 

22 ustayla yola çıkan program, yeni döneminde 93’e yükseltmiş rakamı. Programa ilgi artınca vakıf yönetimi, Anadolu Grubu’nun dışına da açılma kararı almış. Türkiye Taşıt Araçları Tedarikçileri Derneği (TAYSAD) ve Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) çatısı altındaki iş insanları ve üst düzey yöneticiler de var artık usta listesine. Ayrıca daha önceki yıllarda çırak olup hayata atılan ve başarılı olan gençler de şimdi “usta” olarak alttan gelenlere aynı desteği vermeye gönüllü olmuşlar. Şimdi sırada yeni anlaşmaların da olduğunu söylüyor Selim Güven. Örneğin Oyak Renault, Merkez Bankası gibi kuruluşların yöneticileri de usta olma talebinde bulunmuşlar. Selim Güven, genellikle bir öğrenci için bir yıl süren mentorluk programının iki taraf da isterse ikinci yıla da devam edebildiğini vurguluyor ve hemen ekliyor: “Hedefimiz çırak sayısını artırmak değil, bu yeteneklerin hayata bakışını değiştirmek, onlarda fark yaratmak.Bu nedenle yeni işbirliklerine açığız.”

EĞİTİM VE SAĞLIĞA ODAKLANDI

1979’da eğitim ve sağlık alanları başta olmak üzere, Anadolu insanına destek vermek için Anadolu Grubu’nun kurucuları olan Kamil Yazıcı ve İzzet Özilhan tarafından kurulan Anadolu Vakfı, bugüne kadar 27 binin üzerinde gence burs verdi. Her yıl devlet üniversitelerinde lisans eğitimini sürdüren ihtiyaç sahibi ve akademik açıdan başarılı 750 öğrenci bu burstan yararlanıyor. Vakıf ayrıca, bugüne kadar 50’nin üzerinde eğitim kurumu, yurt, spor salonu, hastane ve sağlık ocağı yaptırarak ilgili bakanlıklara teslim etti. Sağlık alanında da çalışmalar yürüten Anadolu Vakfı, 2005’ten bu yana Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Projesi ile topluma destek oluyor. Bu kapsamda 44 bine yakın ihtiyaç sahibi hastaya 133 binin üzerinde muayene, 9 bin 500 ameliyat olmak üzere toplamda 540 binin üzerinde bedelsiz sağlık hizmeti sağlandı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar