Sürdürülebilir büyüme zamanın değerini bilmekten geçer

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Büyüme milli gelir artışının yaklaşık ölçütüdür. Vatandaşın huzurunda büyümenin karşılığı; iştir, aştır, ekmektir, yaşamaktır. Bazen huzur ölçütüdür. Bazen deyimlerine dek uzanır ve “büyüme varsa (para varsa) huzur vardır” şeklini alır. Peki bizim milli gelir hesaplarımızda son değişikliklerden sonra durum ne ? 

Bir de bilimsel karşılığına göz atalım: Büyüme ya da GSYH artışı ulusal hesaplar sistemimizin odak noktasıdır. İçerde üretiyor olduğumuz her mal ve hizmetin oluşturduğu toplam katma değer karşılığıdır. Hesaplamalarda üretim, harcama ve gelir şeklinde üç yöntem kullanılır. Baz alınan yöntem üretimdir. Üretim yöntemi, üreticilerin yarattıkları değerlerden kullandıklarını düşer. Harcamaysa tüketime ve yatırıma yönelen harcamalarla ihracat, ithalat farkından oluşur. Hane halkları ve devletin nihai tüketimi, sabit sermaye yatırımları, net mal ve hizmet ihracatı bu yöntemin ana bileşenleridir. Son yöntem geliri oluşturan bileşenler maaşlar, ücret gelirleri, işletme karları ile devletin çeşitli vergi geliridir. Bu üç farklı yönteme karşın tahminler ilk olarak üretime göre yapılır. Harcama ve gelir yöntemleri buna göre uydurulur. Zincirlenmiş hacim endekslerinin hesapladığı GSYH, enflasyon etkisinin arındırır.

Dünyadaki modernize istatistik sistemlerine uyumu sağlamak adına TUIK hesaplama yöntemini revize etti. Yeni şekliyle milli gelirimiz, küresel 2016-18 dönemi ortalamalarına göre yüzde 1.17 daha yüksek tempoyla gelişmektedir. Bu düzey korunmalıdır. Çünkü Türkiye ekonomisine yönelik uzun vadeli araştırmalarda vurgulanan yüzde 4.5 büyüme, küresel rekabetteki konumumuzu koruya orandır. Sürdürülebilirliğin önündeki en büyük engel; büyümenin bir artıp bir aralan trendi yani, oynaklığıdır. Bizdeki 2016-18 ortalamasındaki oynaklık, dünya ortalamalarının üçte biri kadar düşüktür. Büyümenin stabil seyrinde Japonya, Kanada ve ABD’den daha iyi; Çin, Hindistan, Meksika, Yeni Zelanda, Tayvan, Avusturalya’dan kötüyüz. Yapacak işleri olan ülkeler jeopolitiği, yeniden yapılanma yükünü, küresel rekabeti; hallaç pamuğu gibi atarlar. Bu durum Anadolu insanımızın çalışkan yüreğinde, “zamanın değerini yapacak işi olanlar bilir” sözüyle bütünleşir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar